❂ 37 | Her Şeye Rağmen

2.4K 198 250
                                    

❂

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Biz Yenilmezler'iz. Birbirimizden nefret etsek bile konu dünyayı korumaya gelince her şeye rağmen birlikte oluruz.

- Alp Dağları, İsviçre | Kasım, 2015 -

Bulunduğu kuzey eksenin de kışın günlerin kısa olduğu bilgisinden, meridyenler arasındaki dakika farklılıklarına kadar kafasında hesap yapıyordu Selene Stark. Havanın buz gibi oluşundan çıkardığı iki sonuç vardı; ya kutba çok yakın bir konumdalardı ya da getirildiği yerde rakım yüksekti. Hesaplarında yanılmıyorsa alıkoyulmasının üzerinden en fazla dört saat geçmiş olmalıydı. Merkezden ayrılırken saatine baktığında ikiye yaklaşmak üzere olduğunu hesap ederse New York'ta şu anda saat akşam altı civarındaydı. Rumlow doğruyu söylemişse ve gerçekten İsviçre'delerse; aradaki saat farkını düşünürse bulunduğu yerde saat gece yarısına yaklaşmalıydı. İsviçre'nin zaten soğuk bir ülke olduğunu biliyordu ama bu kadar soğuk olmaması gerekiyordu; Alp Dağları'nda olmalılardı; tabii Rumlow İsviçre konusunda doğruyu söylediyse.

Gözlerini bulunduğu penceresiz gri ve kasvetli odada dolaştırdı. Pencere olsaydı hangi saatte olduklarını anlayabilir ve gerçekten dağlarda mı tutulduğunu çözebilirdi. Eski tahta masanın üzerinde odayı aydınlatan büyük bir mum vardı. Önünde oturursa kırılacakmış gibi duran, masadan daha eski bir sandalye duruyordu. Odanın köşesindeki yerde ise rahatsız edeceği her halinden belli olan geniş bir minder ve battaniye vardı.

Odanın özellikle boşaltıldığını bilmesi için kimsenin söylemesine gerek yoktu, kafasındaki siyah çuval çıkarılır çıkarılmaz anlamıştı. Grant onun için hazırlığını önceden yapmıştı; öyle ki kablolarla uğraşma ihtimalini göze alarak odaya kamera bile yerleştirmemiş, odanın aydınlık kalması için gaz lambası verme riskine bile girmeden bir mum bırakmıştı. Bir şeyler karıştırmasına karşın adamın ona en ufak bir malzeme vermeyeceği açıktı ama elbet açıklarını yakalayacaktı. Eline sadece birkaç parça malzeme geçmesi gerekiyordu.

Kafasında hesaplar yaparken gözünü kapıya çevirdi. Yirmi beş santim kalınlığında sadece dışarıdan açılabilen bir demir kapıdaydı. Bulunduğu taraftan kapının herhangi bir parçasını sökebilmesinin mümkün olması için demir bir kola ihtiyacı vardı. Normal ellerin o kapıyı aşma çalışması sadece kendini yormak olurdu ve bunu yapmayacaktı. Buradan kurtulmak istiyorsa duygularına kapılmadan kendi çıkarlarına odaklanmalıydı, tıpkı babasının Afganistan'da yaptığı gibi. Odanın ağır havasından bunalmış bir halde derin bir nefes aldı.

Kapıdan gelen sesle dikkat kesildi. Çarkların dönüşünü beyninin içinde hesap ederken kapının anahtarla açılmadığına emin oldu. Direksiyonla bağlantılı, ucuz kasalarda kullanılan sayı şifreli kilit vardı. Kapı gürültüyle açılırken gözlerini kapıdan gelen yoğun ışığa çevirdi. Koridordaki soğuk hava dalgasıyla beraber Zemo, elinde kalın şişme beyaz bir montla odaya girdi.

PANDORA ║ StarkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin