"Şuraya girelim mi?"
Lisa beni sürüklerken kolumu elinden kurtardım. "Girmediğimiz yer kalmadı. Kore'nin tüm mağazalarını keşfettik sayende. Hem Jennie bizi bekliyor, unuttun mu?"
"İyi," dedi dudaklarını büzüp.
Adımlarımızı hızlandırıp buluşacağımız kafeye girdiğimizde köşedeki masada oturan Jennie'yi görmüştük. Dudağına sürdüğü ruja aynada bakarken başını bize çevirdi ve gülümsedi.
"Nerede kaldınız? Ekildiğimi sandım."
Derin bir nefes verip göz ucuyla Lisa'ya baktım. "Sence?"
"Anlaşıldı," dedi kıkırdayıp.
Siparişlerimizi verdikten sonra derin bir sohbete dalmıştık. Jennie gülerek başından geçen bir olayı anlatırken bir an duraksadı ve bana baktı. Ardından aklına bir şey gelmiş gibi gözleri kocaman açıldı. Benim de gülüşüm yavaşça solarken ona kaşlarımı kaldırıp baktım.
"Ne?"
"Jungkook seni fotoğraflarını beğendi!" demesiyle etraftaki birkaç kişinin ilgisi buraya dönmüştü. "Hemen anlat bana, anlat neler oluyor. Birkaç tane beğenmiş hem de."
Omuzlarımı şişirecek kadar derin bir nefes aldım. Lisa bu olaylar yaşanırken yanımda olduğundan Jennie'ye göre daha sakindi.
"Bilmiyorum," diye itiraf ettim. "Aslında ona rahatsız olduğumu söyledim ama yine-"
Jennie'nin içtiği kahve boğazına kaçmış olacaktı ki ardı ardına öksürmeye başladı. Lisa hızla yanına gidip sırtına vururken ben de çantamdan bir şişe su çıkarmıştım.
Öksürükleri durduğunda şişeyi aldı ve bir yudum su içti. "Mesaj mı attı?"
"Ben attım aslında."
"Cevap aldığına göre o da mesaj atmış oluyor."
Ağzım aralık bir şekilde ona bakakalırken gözlerimi devirmeden edememiştim. Lisa'da sırıtmaya başlamıştı.
"Bir hafta oldu bana niye anlatmadınız bunu ya!"
"Her şey o kadar hızlı gelişti ki..." Elimi çeneme koydum ve dalgınca konuştum. "Benim de aklım almıyor."
Lisa ciddi bir ifade takındı. "Takipçi sayın bir haftada beşe katlandı."
"Nefret edenlerim de," dedim alayla. Gerçekten inanılmaz nefret yorumları alıyordum. Sırf bu yüzden yorumları kapatmıştım.
Birkaç şey daha tartışıp konuyu kapattığımızda Jennie ve Lisa hiç anlamadığım bir konu üzerinde konuşuyor, bense çektiğim fotoğraflara bakıyordum.
Üstte beliren bildirimle kalp atışlarım hızlandı. Bildirimi silmek isterken yanlışlıkla üstüne tıkladım ve mesaj sayfası açıldı.
jjungkook: nasıl bir gün?
rosieroses: çok normaldi ta ki bana mesaj atana kadar
jjungkook: :D neden?
rosieroses: neden mi
rosieroses: sadece internette müzik videolarını gördüğüm dünyaca ünlü bir grubun üyesi bana bir haftadır mesaj atıyor
rosieroses: bu anormal
jjungkook: bence kendini bu kadar şartlandırmamalısın
jjungkook: tanınmış biriyim diye istediğim kişiyle konuşamaz mıyım
rosieroses: benimle konuşmak mı istiyorsun?
jjungkook: evet
rosieroses: neden?
rosieroses: adını bile bilmediğin biriyle neden konuşmak isteyesin ki
jjungkook: güzel bir zevkin var, çektiğin fotoğraflar güzeller
rosieroses: teşekkürler :)
jjungkook: :)
jjungkook: şimdi çıkmam lazım
jjungkook: iyi geceler
rosieroses: iyi geceler?
rosieroses: saat öğlen 1
jjungkook: amerika'da olduğum için öyle yazdım
rosieroses: ah anladım
rosieroses: o zaman sana iyi geceler
jjungkook: sana da
jjungkook: iyi günler
Uygulamadan çıktım ve başımı kaldırdığım gibi bana bakan ikiliyle karşılaştım.
"Beni mi izliyorsunuz?"
Lisa kulağıma doğru eğildi. "Jungkook ile mesajlaşmaya o kadar dalmıştın ki ne sesimizin çıkmadığını ne de yüzünde oluşan gülümsemeyi fark etmedin."
İstemsizce elim dudaklarıma gittiğinde kaşlarım çatıldı. Gülümsemiş miydim? Aptal gibi görünüyor olmalıydım.
"Ne konuştunuz?" Lisa yüzüne muzip bir ifade ekledi.
"Öyle bakmayı kes. Uyuyacakmış iyi geceler yazdı."
"Bu saatte?"
"Amerika'daymış şu an. Turları falan var herhalde."
Lisa, "Evet, dünya turları olduğunu duymuştum," derken Jennie ikimizin de bu sakinliğine bakarak başını iki yana sallamış ve, "Yemin ederim aklımı kaçıracağım," demişti.
Ona gülüp bir şeyler söyledikten sonra hesabı istemiş ve kafeden ayrılmıştık.
Gün boyunca birlikte takılmış ve oldukça eğlenceli vakit geçirmiştik. Bu bana iyi gelmişti çünkü bu aralar sadece Lisa ile dans provaları yapıyor ve duş alıp uyuyordum. Rutinin dışına çıkmak ikimizi de rahatlatmıştı.
Jennie taksiye binip evine gittiğinde biz de Lisa'nın arabasıyla eve geçmiştik. Ev arkadaşıydık ve sürekli Jennie'ye de bizimle yaşamasını teklif ediyorduk ama annesini yalnız bırakmak istemediğinden kabul etmiyordu.
Günün yorgunluğunu tüm bedenimde hissederken gözlerimi sıkıca yummuş ve yatağın içine girmiştim. Ne kadar bugün güldüğümü kabul etmesem de, şu an gülümsüyor oluşumu kabul ediyordum.

YOU ARE READING
under his heart
Fanfiction"don't smile on me, light on me." 290519 • viamane [rosekook]