*22

672 35 33
                                    

  Sabah kalktığımda, koltukta uyuyakaldığımı fark ettim. Tuvalete gidip, işlerimi hallettim. Sonra mutfağa geçip, bir bardak su içtim. Kenarda duran çöp poşetini mutsuzlukla elime alıp, ofladım. Kapıyı açıp, kenara koydum. O sırada merdiven kenarında uyuyan kişi ile unutamadığım dün geceyi, yeniden ve yeniden hatırladım. Yanına oturdum. Pişman olacağım şeyler yapabilirdim ama şuan umurumda değildi. Ona baktım. Dün gece söylediği şeyler yine zihnime bir şimşek misali çarptı. 

  Gözyaşlarım gözlerimden dökülürken, silmekle uğraşmadım. Boynu tutulacaktı, yine. Omuzunu dürttüm. Hareketlenirken, hafif araladığı gözleri ile bana baktı. "Hı! Eflal? Sen ne zaman geldin?" dediğinde, gözlerimi devirdim. "Kalk! Sonra da kendine gel." dedim. Boynunu tutup, bir sağa bir de sola doğru kafasını yatırıp, boynunu çıtlattı. Dağınık saçları ve mahmur gözleri ile bana baktı. İçimden gülümsemek geçti, kendimi zor tuttum. Nasıl olabiliyor da hem sözleri ile kalbimi yakıp, hem de bedeni, varlığı ve ruhu ile tenimi yakıyordu. 

  Aklına gelen şeylerle, ellerini yüzüne götürdü. Ellerini aşağı doğru kaydırıp, yanaklarını aşağı doğru çekti. Sonra kendine gelmeye çalışır gibi başını iki yana salladı. Sanırım artık kalkmalıydım, bu yerden. Bana döndü ve ellerini dizime koydu. Ellerini iterken, teninin tenime değişi parmak uçlarımı yaktı. Bedenim cayır cayır, onun için yanıyordu. Ruhum ise ruhu için. Gözyaşlarım akmaya devam ederken, "Özür dilerim. Sinirli olduğum da, insanları bir anda, hiç düşünmeden benden uzaklaştırmak için kırdığımı biliyorsun." dedi. Gözlerine öylesine bakar gibi baktım. "Bana böyle bakma! Bu hissiz bakışların, içimi yakıyor. Canı yanan tek kişi sen değilsin ve tek sende değildin." dediğinde, ilk defa ağlamak dışında bir tepki gösterdim ve güldüm. 

  "Öyle mi dersin?" dedim. "Evet, öyle!" dedi. "Söylesene ortaokul sonda o flört ettiğin kızlar için geceleri uyumayıp, ağlayan kimdi? Ya da ortaokul mezuniyetinde o kızla dans ettiğin için ağlayıp, dışarı çıkan kimdi? Lisedekilerden hiç bahsetmiyorum. Ha, mezuniyet gecesi o kızla birlikte olmaya giderken, hıçkıra hıçkıra ağlayan da ben değildim! Aa, Buket ile geçirdiğiniz her saniyenizde canı yanan da ben değildim. Buket bana gelip, neler yaptıklarınızı anlattığında da benim canım yanmıyordu. Sen her gece o salak kız için ağladığında da, hiç canım yanmıyordu. Aa, sarhoş olduğun geceleri unuttum dimi? A, bir de sırf boynun tutuldu diye ağlamışlığım da var! Sonrakileri de bahsetmiyorum! Şimdi bana gelip, benim için çekmediğin acılarınla benim acılarımı kıyaslama!" dedim. Gözlerinden akan gözyaşları ile güldüm. "Artık çok geç!" dedim. O ise hızlıca, "Hayır, hayır! Hiçbir şey için geç değil!" dedi.

  Yine güldüm. Parmaklıklardan tutunup, kalkmak için kaldırdığım elimi tuttu. Canımı acıtmadan sıktı ama ellerimi çekemiyordum bir türlü. "Zorlama!" dedi. Devam etti de, "Bak lütfen! Sensiz olmuyor işte, yapamıyorum. Lütfen, yapamıyorum! Olmuyor ya, yarım gibi hissediyorum. İçimdeki o acı hissi geçmiyor." dedi. Kaşlarım havaya kalkarken, "Ha diyorsun ki! Ben sensiz yapamıyorum ama başkaları olmadan da yapamıyorum!" dediğimde, kaşlarını çattı. "Hayır, öyle değildi. Biz arkadaştık resmen! Hiçbir şey olmadı ya, hiçbir şey!" dediğinde, güldüm. "Ama bir sevgiliye sahiptin ve sahipsin." dediğimde, "Hayır. Biz hala sevgili değiliz. Ayrıca sevgili gibi de değildik. Ya bana hesap sormak yerine bir kendine baksana! Sen neden başka biriyle oldun?" diye sordu. 

  "Benden ne istiyorsun ha? Senin için seni evde bekleyen öylece bir kadın olarak kalmamı mı? O mesajları attığın gece artık karar vermiştim. Hayatımı senin ellerine verip, bir yerlere çekiştirmeni ve yerle bir etmeni beklemeyecektim. Öyle de yaptım! Sen yokken mutluyum." dedim. Evet, doğruydu. O yokken çevremdeki insanlarla ve uğraşlarımla mutluydum ama onunlayken hissettiğim mutluluğu hiçbir şeyde bulmamıştım. Sanırım bi' babam bizi terk etmeden önce lunaparka gittiğimizde o derece büyük bir mutluluk yaşamıştım. Arın güldü. "Bensiz yapabiliyorsun yani? Ben hiçbir zaman bensiz yapabilme duygunu düşünmek istemedim. O kalbine benden başka biri girsin istemedim ve bunları düşünüp, çıldırmak istemedim. Ya da ruhunu bir başkasına açmanı hiç istemedim. Evet, bencilim ama kim bencil değildir ki?" dediğinde, güldüm. "Sen bir başkası ile oldun! Ben de olabiliyormuşum işte!" dediğimde, sinirle ayağa kalktı. "Ben bir başkası ile olmadım işte. Ben ölü gibi gezerken, yine bu evde, bu yatak odasında öylece ağlıyordum. O kız ile sevgiliyken de, o da biliyordu. Her gece, her gece buraya gelip, eve girip, ağlayıp, durduğumu biliyordu. Benden senden başka kimseye haksızlık yapmadım. Evet, üzgünüm. Evet çok üzgünüm. Hatta sana aşık olmayı beceremediğimi söyledim ya, o gece! Ben sana köpek gibi aşık olmuşum zaten! Özledim! Her şeyi geçtim, sabah kalktığında o paytak paytak yürüyüşlerini hatta o sesi bile özledim. Sen yokken nefes alamadım ama yaşadım işte! Senin yaşadığın gibi yaşadım. Ha, bence benim yaşamama da yaşamak denmezdi ama!" dediğinde, ne diyeceğimi bilemedim. 

  Üzerime doğru eğildi, yaklaştı ve yaklaştı. Nutkum tutulmuştu. Elimi göğsüne koydum ve ittirdim. "Yapma! Yapma!" dedim. "Ne yapmayayım?" dedi. Güldüm ve ağlamamın şiddetlenmesine daha da sinirlendim. "Bunları yapma! Beni kendine daha da bağlama! Beni yeniden bu bataklığa sürükleme! Hiçbir şey güzel olmayacak, her defasında yine batacağız. Her defasında yine mutsuz olucaz. Her defasında yine ben kırılacağım. Her defasında yine beni yine yerle bir edip, terk edeceksin. Herkes gibi sende terk edeceksin!" dediğimde, güldü. "Terk etmeyeceğim. Ha bir gün seni terk edersem, zaten o gün ben kendimi çoktan terk etmişimdir. Ben sensiz yapamıyorum işte, ben bunu anlayalı baya oldu." dedi ve devam etti. "Seni bir daha kırmak istemiyorum. Hem batalım ne olacak! Ben sensiz bir hayat yerine seninle batacağımız bir bataklığı tercih ediyorum! Herkes mutlu olmak zorunda değil! Mutlu olmayalım, mutsuz olalım ama yine küsmeyelim. Yine o yatağa beraber yatalım! Hem ben seni yerle bir edeceksem, çoktan yerle bir olmuşumdur! Sensiz yapamamışımdır, belki de! Olmayacak, diyorum. Olmayacak! Artık gerçekten değişeceğim. Seninle geçirdiğim her salisenin önemini anladım ben!" dediğinde, "Bilmiyorum! Hiçbir şey bilmiyorum! Lütfen git!" dedim. Gülümsedi ve hızlıca alnıma bir öpücük kondurdu. Garip bir ifade ile bana bakarken, arka arkaya gitti. Tam düşeceği sırada duvarlara tutundu ve merdivenlerden indi.

  Dudaklarını tutuyordu. Ne yapacağımı bilemedim! Yine öylece ağladım. 

00.00 PM/ textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin