2

16.8K 977 1.5K
                                    

Jimin'den:

"Artık eve gidelimmi ? Çok sıkıldım."

Yaklaşık 3 saattir taehyung , ben ve taehyungun kız arkadaşı bi kafede oturuyorduk.
Onlar flörtleşiyor ben ise onları izliyordum. Gerçekten çok sıkılmıştım.

"Tamam jimin hadi kalkalım jisoyu da eve bırakırız hem"

isminin jisoo olduğunu öğrendiğim kız itiraz edecek gibi olsa da taehyungun bakışlarından dolayı susmak zorunda kalmıştı.

Çekingen ve utangaç bir kızdı aynı zamanda hem olgun hem çocuksuydu , böyle kızlar da olabiliyormuş demek ki.

Ben hiç bir kıza o gözle bakamadım. Eşcinseldim ve ailemle sırf bu yüzden görüşmüyorduk. İlk zamanlar üzülsem de şimdi aldırış etmiyordum.

Taehyung sıkıntılı bir şekilde yanımıza gelmişti , yaptığı telefon konuşması biraz onu sıkmış gibiydi. Soracağım soruyu jisoo sormadan hemen ben atlayıp sordum.

"Neyin var taehyung?"

bakışları hemen beni buldu ve birşey düşünür gibi gözlerini etrafta gezdirdi.

"Jimin bir arkadaşım var ve beni evine davet etti lütfen sende gel seni onunla tanıştırmak isterim."

zaten tüm gün sıkılmıştım. Acaba arkadaşı kimdi ki belki eğlenceli olabilirdi.

"Tamam olur , taehyung"

rahatlamışcasına nefes verdi. Neden böyleydi sanki zorla birşeyler yapıyormuş gibi bir hali vardı.

Tanışalı bir hafta olmasına rağmen ona alışmıştım ve bakışından tavırlarından anlayabiliyordum.

Taehyungun arabasına binip jisooyu eve bıraktık daha sonra taehyung ve ben taehyungun arkadaşının evine gidiyorduk. Acaba arkadaşı kız mıydı ? Erkek miydi ? İsmi neydi ? Kaç yaşındaydı ? Taehyunga sormam gerekirdi.

"Taehyung" dedim ve cevap vermesini bekledim.

Bana bakmadan yola odaklanmış bir şekilde

"efendim jiminiee " dedi.

Böyle demesi hoşuma gidiyordu.

" arkadaşının adı ne ? Kız mı ? Benim geleceğini biliyor mu ? Ayıp olmasın sonra?"

Davetsiz misafir olmak istemiyordum.
Hem kaba davranabilirdi. Belki taehyungla görüşmek istemiştir. Taehyung da beni tek bırakmamak için götürüyordur.

"Öncelikle sakin olmalısın ve teker teker soru sormalısın. "

beni rahatlatmak için güldü ve devam etti.

"Arkadaşım erkek ismi Jungkook ve senin geleceğini biliyor. Bu kadar yeterli mi ?"

ismi Jungkook güzel bir isme benziyor.

"Yeterli teşekkürler"

10 dakikalık bir yolun ardından lüks bir villanın önünde durduk. Arabadan indim ve şaşkınlıkdan açılmış küçük ama şuan koca olan gözlerimi evin üstünde gezdirdim.

"Burası harika" diye mırıldandım.

Ev gerçekten güzeldi. Evin tam önünde Ne küçük ne büyük orta boylu bir havuz vardı. Evin dışı siyah beyazdı beyaz renk daha hakimdi. Ve evde tahminimce en az 6 adet çalışan vardır belki de fazladır çünkü aşırı büyüktü.

Eve girmemizle cam kapı birden açıldı ve içerden beyaz önlüklü orta yaşlarda kızıl saçlı kadın kapıyı açtı ve

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Eve girmemizle cam kapı birden açıldı ve içerden beyaz önlüklü orta yaşlarda kızıl saçlı kadın kapıyı açtı ve

"bay jeon da sizi bekliyordu" dedi.

Biz de içeri girdik. Evin içi dışından da güzeldi evde her eşya beyaz rengindeydi. Tam benim tarzımdı aslında ev ama maalesef bu kadar zengin değildim.

"Hoşgeldiniz" sesimi kalın sesin geldiği yöne çevirdim. Uzun boylu kahverengi saçlı beyaz gömlek ve mavi takım elbiseli bir adam vardı.

"Ben Jeon Jungkook " dedi ve elini uzattı.

hemen kendime gelip uzattığı eli tutup gülümseyerek

"bende park jimin" dedim

gerçekten yakışıklı bir yüzü vardı. Kasları gömleğinden bile belli oluyordu. Bana yaptığı gibi taehyungla da el sıkıştı. Arkadaşlar ise neden böyle yapmışlardı. Biraz garip gelse de sorgulamadım.

"Size yemek hazırlattım otursanıza"

diyerek beyaz masa da tek boş yer kalmayacak kadar dolu olan masaya baktım ve ağzım sulandı.

Jungkook sofranın başına ben ve taehyung ise karşı karşıya oturmuştuk.
Yemeği çok yemiş olmalıyım ki lavaboya gitme gereği duydum. Taehyung ile sohbet eden Jungkooka seslendim.

"Jungkook " bakışları beni bulduğunda gözlerinde bir parıltı sezdim ama hemen kaybolmuştu

"evet ? "

cevap vermemi beklermiş gibi bakınca bende sorumu sordum.

"Lavabo ne tarafta" dedim.

Cevap pek gecikmedi.

" üst katta sağdan ikinci kapı sakın sol odalara girme özel eşyalarım var."

bu ne kabalıkdı işim gücüm yok senin odalarını karıştırıcam sanki.

" merak etme girmem" dedim ve masadan kalkıp merdivenlere yöneldim.

Sağdan ikinci mi? demişti birinci mi? unutmuştum birinci odaya girdim. Simsiyah bir yatak odası vardı. Evin her tarafı beyazdı ama burası simsiyahtı duvarlar , yatak , yorgan, çarşaflar içim ürpermişti. Bu adam burada nasıl uyuyordu?

Buranın lavabo olmadığını öğrendiğime göre artık diğer kapıya yönelecektim ki önümü döner dönmez jungkooku görmem ve çığlığı basmam bir olmuştu.

Ağzımı kapatıp lavabo olduğunu tahmin ettiğim yere soktu beni. Evet gerçekten de lavaboydu. Elini ağzımdan çeker çekmez.

"Korkuttun beni" dedim.

Derin bi nefes aldı sanki kokumu içine çekermiş gibi. Bu düşünce içimi ürpertse de sesimi çıkarmadım.

"Park jimin sen benimsin ve artık benden başka kimseyle yakın olamazsın bu bir uyarı değil tehdittir canını yakarım."

dedi ve beni ittirip lavabodan çıktı. Ağzım açık bir şekilde arkasından baka kalmıştım.

Philophobia | JikookWhere stories live. Discover now