dokuzuncu yıldız demeti

333 72 71
                                    

martin, kulaklarına taktığı kulaklıklar ona en sevdiği şarkıyı iletirken başını duvara yasladı ve gözlerini kapattı. elindeki telefonu avucunun içine hapsetmiş sıkarken, aslında tam da o an fark etti.

yalnızlığına karşı çıkacak biri gelmişti.

ama hâlâ yalnızdı.

bu nasıl olabiliyordu? kitaplar, köpekler, şaraplar ve müzik dışında bir şey, bir insan onun yanında nasıl durabiliyordu? bu gerçek miydi? belki de yalnızca ona inanmak istiyor, gitgide kendini kandırıyordu.

lettresajuliet: güzel martin,

lettresajuliet: kalorifer dairesine gel.

martin'in kaşları aldığı mesajla çatılırken, yavaşça ayağa kalktı ve ilk defa ağlamamak için kendini tutmadan yürüdü o kalorifer dairesine. onu neyin beklediğini hiç bilmese de, kalbi büyük bir hızla yumrukluyordu göğüs kafesini.

kalorifer dairesinin kapısının yakınlarına geldiğinde, içeriden gelen müzik sesini duydu. az önce kulaklarını dolduran o en sevdiği şarkı çalıyordu. can't help falling in love. kalbi göğsünün içinde uyuştu, buruştu ve gözlerinin dolduğunu hissetti.

bu defa sevinçtendi.

kalorifer dairesinin içine girdiğinde, onu gördü: sarı saçları loş ışığın altında öyle güzel, öyle öpülesiydi ki... şarkının kaynağı bir plaktı, ara sıra hoş cızırtılar çıkararak odayı dolduran müziği dinlerken gözünden bir yaş aktı. bu odada, diye düşündü. ilk defa, mutluluktan ağlıyorum.

romeo ona doğru döndüğünde martin'in sol gözünden akacak olan yaş tanesi elmacık kemiğinde asılı kaldı. romeo'nun elinde beyaz bir gül vardı, gözlerini güle indirdiğinde çiçeği tutan ellerinin nasıl deli dehşet titrediğini görmüştü. romeo ona doğru adımlarken, martin onun güzel yüzünü izledi. uğruna şiirler yazılabilirdi.

"evrendeki tüm çiçeklerden daha güzelsin," diye fısıldadı romeo beyaz gülü martin'in kulağının arkasına yerleştirirken. "bir çocuğu uyutmak için anlatılan masallar gibisin, martin. bana masallar oku."

martin onun bir ölü kadar beyaz olan yüzüne narince dokundu, ardından parmakları saçlarını buldu ve romeo'nun sarı saçları juliet'in parmakları arasından akıp gitti. şarkının son saniyesinde, dudakları birleşti.

sonsuzluk gibiydi.

🌻

bir dahaki bölüm final

tanrı'nın işiWhere stories live. Discover now