Zihnimde ki Ruh

1.8K 101 43
                                    

Bedenimi koskoca bir çığlık denizine hapsetmiştim ben. Kimsenin görmediği, kimsenin duymadığı ve kimsenin duymak istemediği ucu bucağı görünmeyen kara bir çığlık denizi. Yaşadığım şeyler normal olan şeyler değildi biliyordum, çok uzun olmayan bir süre önce psişik güçlerle donatılan meta bir insan olduğumu öğrenmiştim. Ve yanındayken sınırsız hislerle dolu olduğum çocuk, insan üstü bir varlıktı, bir şeytan ! Kulağa öylesine imkânsız geliyordu ki...

Her şey bir yana, Rosa'ya olan biteni anlatamıyor olmam beraberinde daha büyük problemler getiriyordu. Zaten anlatsaydım da hiç bir şey değişmeyecek, aksine şimdi olduğundan da daha kötüye varacaktı. İçim bunları kaldıramamakta direnirken, dilime prangalar vurulmuş gibi sessiz sessiz oturup bekliyordum bir psikiyatri kliniğinin kapısında sıramı.

Ellerimi göğsümde birleştirmiş, ayağımı düzgün bir ritimle yere vurup içeri geçen ve geçmek için bekleyen insanlara göz gezdiriyordum. Kimi fazlasıyla anormal davranışlarla deli olduğunu alalen belli ederken kimisi de benim gibi sessizce oturmuş içeri girmeyi bekliyordu yüzlerinden düşen bin parçayken.

Doktorun yanına girenler en az yarım saat içeride kalıyordu, zaman geçtikçe göğüs kafesime doluşan büyük bir ağırlık tüm vücudumu ele geçirmeye çalışıyordu. İnsanlar böyle sıkıntılara nasıl katlanıyordu ?

"Veronica Parker !"

İsmimi duyduğum an ayağa kalktım bir an bile düşünmeden, elbette ki benim için her şey o kapalı kapının ardında başlayacaktı. Gitmek için zerre rızam olmasa da Rosa'yı yeterince kırdığımı bilmek bana bunu yaptırıyordu.

"Gelmemi ister misin, yoksa burada beklemem daha mı iyi olur ?"

"Burada bekle !"

Samimi bir şekilde gülümsedi Rosa, gerçekten samimi. Onun kadar gerçekçi olmayan, fakat gerçekten içimden gelen bir gülümsemeyle karşılık verip doktorun kapısına iki defa vurdum. Her hangi bir karşılık beklemeye ihtiyaç duymadan bembeyaz kapının altın renkli kolunu büyük tereddütlerle açtım. Ne söyleyecektim, ne anlatacaktım ?

"Hoşgeldin Veronica."

"Teşekkürler."

"Otur, lütfen rahat ol."

Odanın içi klinikten çok lüks bir odayı andırsa da, duvara asılı bir iki bilgi dolu poster doktor odası olduğunu açıkça ortaya seriyordu. Doktorun masası oldukça düzenliydi, her bir kağıt parçası özenle yerleştirilmişti. Masanın karşısında, karşılıklı konulan iki tane deri kaplamalı kahverengi koltuk vardı, sağ taraftaki koltuğa kendimden beklemediğim kadar rahat bir tavırla oturdum.

"Bunu en başta söylemek istiyorum, lütfen rahat ol. Karşında duran en yakın arkadaşınmış gibi her şeyi anlatabilirsin."

"Imm, peki anlaştık," dedim tavırlarıyla sevecen olmaya çalışan doktora. "Fakat benim yakın arkadaşım yok ki bay ? Adınızı bilmiyorum bay doktor ?". Böyle ukala bir kız değildim, fakat bu doktora karşı içimden saygılı olmak gelmiyordu.

"Pekala Veronica, ben Jonathan, doktor Jonathan Whip. Şimdi bana problemini anlatır mısın ?"

"Memnun oldum bay Jonathan, isminiz güzelmiş. Bana..." durup doktora doğru eğildim. Sinir bozucu şekilde gülümserken doktor Jonathan sakinliğinden ödün vermeden beni izliyordu. Muhtemelen onu ziyarete gelen her hasta tuhaf davranışlar sergiliyor, ukala cevaplar veriyordu ve ben belki de ona göre en normaliydim. Yüce Tanrım, ben zaten normaldim !

"Bana çocukluğumu hatırlatıyor."

"Anlıyorum, bana bir şeyler anlat lütfen Veronica."

"Ne gibi ? Bir problemim olduğunu zannetmiyorum, belki de siz bir şeyler anlatmalısınız."

Şeytan'ın Aşk'ıWhere stories live. Discover now