o t u z d o k u z

5.3K 310 48
                                    

Titrek bir nefes alırken, heyecanla yerimden kıpırdadım. Bakışlarım annemim üzerinde dolanırken neredeyse nefes alamayacaktım.

Annem güldü. "Sakin ol, bir şey olmayacak."

Ellerimle yüzüme yelpaze yaparken, sırıtmaya başladım. "Babamı göreceğim. Ve eşini de."

"Ben bile bu kadar heyecan yapmadım, Alina." derken yüzündeki gülümseme, daha çok gülmeme neden olmuştu.

Araba dururken, annem şoförle bir şeyler konuşsa da umursamadan hızla kendimi dışarıya attım. Havayı ciğerlerime doldururken gözlerimi kapattım ve kendimi sakinleştirmek için zaman tanıdım.

"Alina?"

Uzun zamandır duymadığım sesi duymamla hızla gözlerimi açtım ve arkamı döndüm. Babam kocaman sırıtma ile bana bakarken, kollarını iki açtı. Hiç düşünmeden ona doğru koştum ve sıkıca sarıldım. Onun da kolları belime dolanırken bir süre öyle durduk.

Birebirimizden ayrılırken, yan evim bahçesindeki bir kız gülümseyerek bizi izliyordu. Ben de ona gülümsedim ve yeniden babama döndüm.

"İnanmıyorum." dedi babam, yüzümü avuçlarken. "Gerçekten buradasın."

Gülümserken hızla başımı salladım. "Buradayız."

Babam alnıma bir öpücük kondururken tekrar sarıldı. Derin derin nefesler alıp verirken, gözlerim tekrardan bize bakan kıza kaydı. Dikkatle bize bakarken, yüzünü saran gülümseme daha da çok gülümsememe neden oluyordu.

"Çok korktum, Alina." diyerek geri çekilen babam direkt gözlerime baktı. "Beni kabul etmeyeceksin diye, karşı çıkacaksın ve kırılacaksın diye çok korktum."

Gülümseyerek ellerini tuttum. "Bu benim haddim değil, baba. Bu kimsenin haddi değil."

"Oh be," diyerek yanımıza gelen annem bize bakıyordu. "Sonunda kabullendin."

Babam şaşkınlıkla bana baktı. O daha sormadan ben başımı sallarken tekrardan sarıldı ve saçlarımın arasına ufak bir buse bıraktı.

Ardından anneme sarıldı ve kısa bir konuşmanın ardından tekrar bana döndüler.

"Sizi tanıştırmak istediğim birileri var." derken elimi tuttu ve eve doğru ilerlemeye başladık.

"Birileri?" dedim kaşlarım çatılırken fakat daha bana cevap vermeden evin kapısı açıldı.

İri bir adam, kucağında küçücük bir erkek çocuğu ile dışarı çıkınca gözlerim irice açıldı. Babam elimi bırakmadan tek koluyla küçük çocuğu kucağına aldı ve bana doğru döndü.

"Bu küçük yakışıklı," dedi alnına ufak bir öpücük kondururken. "Kardeşin Jon."

Gözlerim şok içinde açılırken elimi babamın elinden çekerek onlara doğru yaklaştım. Küçük elinin içine parmağımı koymamla sıkıça kavradı ve bir çığlık atmasıyla hepimizi güldürdü.

"Bu arada," diyerek araya giren sesle beraber kafamı kapıda duran kişiye çevirdim. Aksanlı Türkçesi ile o kadar karizma duruyordu ki hayranlıkla baktım. "Ben Kurt."

Uzattığı elini sıkmak yerine kollarımı boynuna doladım ve samimi bir şekilde sarıldım. Herkesin bana şaşkınca baktığını bilsem de umurumda değildi.

Usulca geri çekildim. "Memnun oldum, ben de,"

"Alina." demesiyle dudaklarımı birbirine bastırıp başımı salladım. Bakışları babama kaydı. "Bahsettiğinden daha güzelmiş. Kapımıza erkekler dizilir artık." demesiyle gülmeden edemedim.

"Sanırım sadece erkekler olmayacak." derken elimi enseme atarak tek tek hepsine baktım.

Hepsinin yüzünde kocaman bir gülümseme oluşurken, hafifçe başımı eğerek güldüm.

Annem yanıma gelerek kolunu omzuma attı. "İki babası olan bir kızsın, bence kimsen olmayacak korkularından." dedi.

Kurt, kapıyı tamamen açarken içeriye girmemiz için bekledi.

"Yok canım," dedim masum masum gülerken. "Onlar hiçbir şey demezler bence."

Babam, kucağındaki çocuğu Kurt'a verirken yanıma geldi. "Nasıl da hayalperest bir kızım var." demesiyle gözlerim irice açıldı.

Onlar benim şaşkınlık içinde bakmamı alayla gülerken, ben içten içe şaka yapmalarını umut ediyordum.

OyunTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang