avam tabular, çığlık müzesi ve kirli bebek(ler)

1K 148 67
                                    

yirmi üç gündür annemi izliyorum,
genç bir kızken ördüğü çantasından çıkan kâğıt paralarla nasıl cilveleştiğini ve taksi şoförüne uzattığı elinin titreyişini.

bu taksi biraz kirli, arka camların köşesinde kanlı parmak izleri var.

şoförün yüzüne bakamıyorum,

bakarsam ve okursam dudaklarındaki açlığı,
günlerce temizlenmemiş duran dişlerinin gıcırtısı doluşur kulağıma,
annemin terli avuç içleriyle kapattığı dizleri,
ve hazzı arttıran (!) bembeyaz süt bacakları
adeta bir resim sergisinin ortasına dikilmiş
tutkunun yolsuzlaştırılmış tablosu.

tanrı, kadehini yudumluyor olmalı ki bu saatlerde
annem hâlâ korkuyor.
sanatçı o mu, yirmi üç gündür bana aynı tabloyu çizen.

niçin severler bu kadar ihaneti ve yalanı,
kirli bir bebeğin çığlığı şarapta bir kan damlası olursa ve annemin örme çantasında saklarsam kadehlerimizi;
ben mi tanrıya, tanrı mı bana yalan söyledi?

bu taksi biraz kirli, arka koltuklara çürük elma kokusu sinmiş.

annemin çığlıkları, kasıklarımdaki sancı,
yaşım suç ve annem yirmi üç gündür obje.

ağ(a)rıyorum,
tırnaklarımı geçiriyorum annemin şişen karnına.

ben kirli bir bebeğim,
yolsuz spermin savunmasız yumurtayı delmesiyle ve bir kadının kanayıp bir adamın inlemesiyle bir daha susmayacak kalemim.

yirmi üç gündür,
mürekkep yetmiyor satırlarıma ve

tanrı'nın kulağınıza fısıldadığı "kadın"
benim.

*

vücudunuza ve beyninize zarar vermelerine izin vermeyin.

bizim kalemimiz,
yırtılan bir zarın içindeki sarayda saklı.

rly

yırtılan zarın içindeki sarayWhere stories live. Discover now