-71-

54.6K 2.4K 587
                                    


"Nevra abla şu sarı tokalardan da takalım mı?"

Nevra elinin altındaki saçları bırakmadan küçük kızın yanağına bir öpücük kondurdu ve gülen gözlerle "olur." dedi.

Şeyma kıkırdayarak "Ahmet!" dediğinde odanın ortasında arabalarla oynayan iki çocuk kendine dönmüştü.

"Şu tokaları verir misin?"

Ahmet elindeki arabayla beraber ayağa kalkıp onun dediğini yaparken Selim de ayaklanmıştı.

Ahmet, Şeyma'ya tokaları uzattığında Selim hızlı davranarak bir başka toka verdi ve "akıllım, sarı istedi."  Dedi.

"Yoo sarı istemedi."

"Sarı toka istedi, konuşurlarken duydum."

Ahmet gözlerini büyütüp "sen başkalarının konuşmalarını mı dinliyorsun?" dediğinde Selim dudaklarını büzüp "özel değildi ki." diye mırıldanmıştı.

Nevra gülerek "çocuklar." dediğinde Ahmet ve Selim kendine dönmüştü. Selim'in eline uzanıp, sarı tokaları aldı ve Şeymanın saçının önüne taktı.

Şeymayı hemen yanlarındaki aynaya çevirirken konuşmaya başlamıştı. "Neden kavga ediyorsunuz? Alt tarafı bir toka."

"Ama Nevra abla sizi dinlemiş! İki kişi arasında konuşurken diğerleri dinlemez. Öğretmenimiz söylemişti."

Ahmet'in kendinden emin bir şekilde söylediği şeyle Selim omuz silip "hayır, yanlış biliyorsun." demişti.

Nevra'nın kaşları havalanırken Şeyma saçlarına bakarak gülümsüyordu.

Çok güzel olmuştu.

"İki kişi, özel bir konuşma yapıyorsa dinlenmez. Nevra abla, Şeyma ile özel konuşsaydı bizim odada ne işimiz vardı?"

Nevra, olaya el atması gerektiğini anlayınca iki çocuğu da kendine doğru çekti ve bir kolunu Ahmet'e, diğerini de Selim'e attı.

İkisinin de yanağından sırayla öptükten sonra "böyle ufak şeyler için atışmayın." dedi. "Selim doğru söylüyor. Eğer özel olsaydı biz kız kıza ayrı bir yerde konuşurduk."

Başını Ahmet'e çevirip burnuyla saçlarını karıştırdı. Küçük çocuk huylandığını belli ederek gülerken Nevra'da güldü. "Arkadaşını uyarman güzel Ahmet ama önce emin olup daha sonra da kibar bir dille dene bunu olur mu?"

İki çocuk kafa sallarken gözleri Şeyma'ya kaymıştı.

Güzel kızın bir eli saçlarında, örülen yerleri görmek için çabalıyordu.

Hastaneden çıkar çıkmaz buraya gelmiş ve çocukları görmek istemişti. Onları o kadar çok özlemişti ki...

Derin bir nefes alıp, içgüdüsel bir şekilde Selim'in saçlarının üzerini öperken telefonundan gelen sesi duydu.

Hemen yan taraftaki çantaya uzanıp telefonunu çıkarttığında çocuklarda ondan uzaklaşmaya başlamıştı.

Onların bu olgun halleri çok hoştu. Çok sevimli, sevilesi geliyordu genç kıza.

Telefona bakarken ekranda yazan isimle ayağa kalkarak pencereye doğru yaklaştı.

Gözleri dışarıda dolanırken telefonu açıp kulağına dayamıştı bile. "Efendim?"

"Nerdesin? Niye hala gelmedin?"

Duyduğu sözlerle yüzünde bir gülümseme oluşurken adamın onu evde beklediğini hatırlamıştı.

ASENAWhere stories live. Discover now