# Bölüm 7 #

8.5K 160 183
                                    


Güneş'ten;

Yarım saat sonra lunaparka gelmiştik.
Çok eğlenceliydi. Ortalıkta koşuşan çocuklar, bazı aletlerden korkan çocuklar nasıl annesine , babasına sarılıyorlardı. Bi an durmuştum. En son ne zaman gitmiştim lunaparka?
Ne zaman bu kadar eğlenceli bir yere gülerek girmiştim? Hemen bunu Selinaya atmalıydım. Telefonumu elime aldım. Ama acı gerçek bir kez daha yüzüme tokat gibi çarpmıştı. Ağlamak istemiyordum. Biliyorum o şuan benim yanımda. Bana gülümsüyor. Kendimi toparlayıp Berkaya yetiştim. Berkayın elinde 20 bilet vardı sormadan edemedim;

- Beko bune böyle? Çok para ödemişsindir 20 bilet ne her alete bincek miyiz?

- Neden olmasın sarı kuşum.
Diyip göz kırptı.

- Tamam peki. Önce neye bineceğiz çok seçenek var?

- Höm.. Hız trenine ne dersin sarı civciv.

- Olabilir Borkoy.
Birlikte kahkaha attıp oraya doğru yöneldik. Önce boy testinden geçtik.
Sonra en öne ikimizdede ön koltuğa oturduk. Yavaş yavaş gitmeye başladı.
Ben hemen gözlerimi kapadım. Çok korkuyordum fotoğraf mı çekilsem?
Yok. Yok şimdi uçar gider aman allah.
Biraz ilerdedikten sonra yokuşa geldik ve gözlerimi tekrar sımsıkı kapandım. Ve püff diye aşağı indi. Ben hem çığlık atıyordum hem de berkaya vuruyordum. Yarım saatin sonunda allaha şükür bitmişti ve tekrar yavaşlamıştı. Hemen aşağı indim. Berkayda arkamdan geldi. Sonra gezinmeye başladık. Çarpışan arabaya, atlı karıncaya, gondola, korku trenine bindik. Akşam olmuştu ve herkes evlerine gidiyordu. Bizde arabaya doğru ilerledik. Bende o arada instgrama hikaye atıyordum. Daha ilk günden 500 takipçim vardı. Hepsi okuldandı tanımadığım,  profili olmayan,  kişileri kesinlikle direk engelliyordum. Hesabım gizliydi.
Arabaya bindik ve eve doğru benzini kökledik. Yolda giderken Berkay;

- Eee eğlendin mi Sarı civciv?

- Evet ilk kez bu kadar çok eğlenmiştim. Teşekkür ederim. Böyle yerlere daha sık gitmeliyiz.

- Olur. Fakat ben yarın çalışıyorum. Hafta sonu gidelim istersen?

- Nereye gidincez ki?

- Nereyi istersen? Sinema, müze, alışveriz merkezi,  Buz pateni?

- Höm. Sinema olsun ya. Ama bak bekom beni mutlu etmeye çalışıcaksın diye izin falan yapma kırılırım. Bu arada ne iş yapıyorsun?

- Şey... Bilmen önemli mi?

-Yani o kadar önemli değil ama merak ettim canım. Ajan mısın yoksa?

- Hayır. Mafyayım canom.

Biraz durdum. Borada mafyaydı. Acaba hiç konuşmuşlukları, birlikte bir şeyler yapmaları olmuş muydu?
Sustum. Berkayda ısrar etmedi. Ama bunu soracaktım. Merak ediyordum. Acaba berkaya bağlanmakla hata mı yapmıştım? Aklımda çok soru vardı?
Kafamı cama yaslayıp dışarıyı seyretmeye başladım. Bora peşimi bırakmış mıydı? Daha 2 gün olmuştu ama ses seda yoktu. Sanki hiç kaçırılmamış, işkence görmemiş, gibi davranıyordum. Bora beni yakalarsa diye geçirdim içimden bu sefer herşey benim için biterdi. Bırak gezinmeyi hayatımı bir yatağa bağlardı benim. Buna izin veremezdim. Sonuna kadar direnmekten başka çarem yoktu. Sonunda eve gelmiştik. Hemen odaya çıktım. Çok yorgundum.
Telefonum titriyordu. Bu saate kim arıyordu? Hemen telefonumu aldım ve ekrana baktım. Yabancı bir numaraydı Yoksa Bora mıydı?
İlk çalmasında telefonu kapatım.
İkinciyi aradı ve açmak zorunda olduğumu hissetim yavaş yavaş açtım ve karşındakinin konuşmasını bekledim. 2 3  saniye kadar sustu ve konuştu.

- Alo, Alo güneş sen misin?

- E-evet benim sen kimsin ?

- Ben Berke. Selinayın eski sevgilisi hatırladın mı?

İşkence OdasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin