Polis aradığında sanki ölmediğini,bana,bize geri döndüğünü söyleyecekmiş gibi açtım telefonu.Ama kalbim bana bunları düşündürsede aklım durmadan mani oluyor,gerçekleri tekrar tekrar gösteriyordu bana.Engel olamıyordum işte.Kalbimin atış hızına,yok yere umutlanmama,heyecanlanışıma,ve kalbimin bana oynadığı oyunlara...
-Beni duyuyor musunuz?Pardon beni duyuyor musunuz???
-E-evet.
Aklıma gelenlerle polis memurunun seslenişini bile duymamışım.
-Yanlış ihbar sonucu size jennie kim'in öldüğü haberini verdik.Çok üzgünüm.Jennie Kim hala yaşıyor olabilir,dediğim gibi yanlış ihbar ama hala bulunamadı.
Gözlerimden mutluluk gözyaşlarımın akışına engel olamadım.Akıyordu,durmadan akıyordu gözyaşlarım.Her bir nefes alışımda,verişimde,göz kırpışımda.Dünyaya sığmıyordum sanki o an.Çaresizlik ve umutsuzluğun esir aldığı bedenimde şimdi kahkaha sesleri yankılanıyor ve ben hala titreyen dudaklarım,akan yaşlarım,ve bedenimden bağımsızlığını ilan edecekmişçesine çarpan kalbimin atışına engel olamıyordum.O sırada ani bir gök gürültüsüyle yağmur başladı.Gözlerimi kapadım.Ellerimi hafifçe açıp yağmurun gözyaşlarımla karışmasını ve bedenimi ıslatışışını hissetmeye başladım.Telefonum çalıyordu.Duyuyor ama umursamıyordum.Denize atlamak karşı kıyıya kadar kilometrelerce yüzmek istiyordum.Ancak öyle atardım şu anda üzerimdeki enerjiyi.Solan ve yaprak döken ağaç yeşermiş,çiçek açmıştı içimdeki..Hala çalan ve bankta ıslanan telefonu aldım elime.
-Alo
-Jungkook nerdesin?
Arayan Jimin'di ve telefonu açarkenki ses tonuma hayli şaşırmış gibiydi.
-Eve geliyorum bekleyin.
Dedim ve telefonu kapattım.
Jısoo'nun ağzından;
Perişan olmuştuk hepimiz.Çok yıpranmıştık ama jennie artık yoktu.İçim parçalanıyordu.O beni anlayan tek kişiydi aramızda.O bunların hiçbirini haketmiyordu.
Kapı çalınmaya başladı,çalınmaya dediysemde neredeyse kıracaklardı kapıyı.Jımın açtı ,jungkook gelmişti.Yüzünde güller açıyordu.Nasıl bu kadar mutlu olabiliyordu anlamıyordum.Böyle düşünüyordum taki ağzından o sevinç dolu cümleler dökülene kadar.-JENNİE YAŞIYOR!!
Jungkook'un ağzından;
Hepsi bana bakıyordu.Şaka yapıp yapmadığımı anlamaya çalışıyorlardı herhalde.
-Şakaysa komik değil!
dedi Lisa sert bir sesle
Hala çok mutluydum.Ve bağırarak
-Şaka değil gerçekten yaşıyor!O hayatta!
Olayları anlatmıştım.Yanlış ihbar olduğunu,hala bulunamadığını...
Jennie'nin ağzından;
Gelen adam oydu.Bana o gün orda tecavüz etmişti.Kendimi çok kötü hissediyordum.Utanıyordum,çekiniyordum,istemiyordum.Kirlenmiş ve ne kadar duşa girersem gireyim temizlenemeyecekmiş gibiydim.O dokunduğu yerleri falçatayla kazımak istiyordum,dokunan ellerini ise bedeniyle beraber canlı canlı yakmak..
Geri yukarı çıktığında,kapıyı açık bırakmıştı.Yukarı çıkamazdım belki ama en azından konuşulanları duyabiliyordum.Biriyle telefonda konuşuyordu sanırsam ve öğrendiğim şeyle aklıma ilk jungkook geldi.Beni öldüm gibi gösterip kaçıracaklarmış.Yerime ise o lanet pisliğin tecavüz edip öldürdüğü gencecik bir kızı koyacaklarmış.İnsan ailesini seçemiyor işte.Ne kadar endişeleneceklerdir benim için kim bilir..Bir yandan annemin ne halde olduğunu bir yandan da beni götüreceği yerde bana ne yapacağını düşünüyordum.
Geliyor!Seri adımlarla aşağı iniyordu.Beni bağlı olduğum sandalyeden çözsede hala ellerim ve ayaklarım bağlıydı.Bir arabaya bindik.Kurşun geçirmez camlardan yapılmış,filmlerde gördüğümüz gibi büyük ve siyah bir jipti.Beni arkadaki altı kişilik üçerli koltuklardan en köşeye oturtmuşlardı.O sırada pürdikkat baktığı telefonu çalmaya başladı.Açmadı ve telefonu hiç düşünmeden önce yere atıp kırdı sonrada pencereden dışarı attı.Demekki işler gerçekten filmlerdeki gibi yürüyormuş.
O sırada önünden geçeceğimiz yan yoldan gelen polis aracını gördüm.Bir tane daha ve bir tane daha...Kurtulmuştum sanırım.Arabalar içinde olduğum jipin önünü kesmişti.Kısa süren çatışmanın ardından.O da üç adamıda vurulmuş.Bir ambulansla hastaneye kaldırılmıştı.Biride gelip beni çözmesinin ardından.-Jennie Kim dimi?
-E-evet
Beni tanıyor olmasına şaşırmıştım doğrusu.
-İyi misin?
-Hayır.
İyi olmak yaralanmak yada hayati risk taşımak değildi sadece nasıl olsa.Fiziken ve ruhen pis hissediyordum kendimi.Gözlerimden akan yaşlara ve titreyen sesime bile engel olmaya çalışmadan;
-Beni kirletti,bana tecavüz etti..
Dedim ve ağlamam dahada şiddetlendi.Bağırıyor,o lanet olası adama söyleniyor,aynı zamandada bütün yanında kaldığım günlerin acısını çıkarırcasına ağlıyordum.
Beni sakinleştirmeye çalışıyordu.Benden yaklaşık dört beş yaş büyüktü.Ve gerçekten ilgileniyordu.Normalde sevmem çok polisleri ama bu iyi birine benziyordu.Ardından ağlamamın dinmesiyle arabadan çıktık.Karakola gidip ifade vereceğimi,küçük bir sağlık testinin ardındanda beni bırakabileceklerini söylediler.
Jungkook'un ağzından;
Güzel bir haber olmasını dua ederek yine o beni tanıyan polis memurundan gelen aramayı cevapladım.Bulunmuştu.O sırada mutlu olmak veya dışarı çıkıp mutlu gözyaşları dökmek için uygun bir zaman değildi.Salona koştum herkes orda oturuyordu.Bu süreç boyunca hep beraberdik zaten..Girdiğim an Jimini yakalarından tutup sarsmaya,ve bağırmaya başladım;
-BULUNMUŞ!Şuan karakolda..
Herkes anında ayaklandı ve tek bir arabaya doluştuk.Onu görecektim sonunda.On sekiz yaşımı geçmediğim için normalde araba kullanırken huzursuz olurdum ama şuan içim kıpır kıpırdı.O hayattaydı.Artık emindim.
Karakola gittiğimizde hemen başkomiserin kapısını tıkladık onun yerini hemen söyleyeceğini ümit ederek.Kapıyı çaldım hızla.-Geel
Sesini duyunca içeri girdim.Diğerleri arkamda kapıyı açıp içeri girmemi bekliyordu.Kapıyı açtığımda masanın iki yanındaki sandalyelerden birine oturmuş kafasını önüne eğmiş,ve sessiz sakin oturuyordu.
-J-j
Tam kelimeler ağzımdan dökülecekken eğdiği kafasını bana doğru çevirdi.Baktı,baktı..Her geçen saniye yüzündeki içten gülüş dahada artıyordu ve sonunda oturduğu yerden hızla kalkıp boynuma sarıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ғʀɪᴇɴᴅ ᷯ ͤ ᷠ ᷜ ͦ ͦ ᷜ
FanfictionToz pembeydi hayatım,taki bazı şeyler değişene ve ben büyüyene kadar...