1. Bölüm: Şanlı Tenna'nın Çöküşü

86 23 20
                                    


O gece karanlığa güvenerek yola çıkan o araba, belki de cihanın en önemli şahsiyetlerini taşımaktaydı. Arabadaki dokuz prens ve bir büyücü, birazdan hayatlarında yaşamadıkları kadar büyük bir dehşetle karşı karşıya kalacaklardı. Yola çıkıldıktan kısa bir süre sonra baskına uğradılar.

Baskını yapan kişi, tilkiyi andıran sol tarafı kırık bir maske takıyordu. Hem her sırra vakıf hem de her rakibi alt edebilecek kudretteydi. Atların, omuzlarındaki büyük bir yükle çekmeye çalıştığı arabanın karşısına öyle bir çıkmıştı ki hayvancıklar dehşete düşüp etrafa kaçışmaya başlamıştı. Maskelinin tek bir el hareketiyle araba parçalara ayrıldı. Sonuç olarak dokuz prens ve başlarındaki büyücü Tenna, saklanacak hiçbir yerin bulunmadığı o açık alanda dövüşmek zorunda kalmıştı.

Tenna: Ne olursa olsun sizi koruyacağım, efendilerim. Sakın birbirinizden ayrılmayın!

Prens Bafer: Babam, "En büyük savaşını başkasının canını korurken değil, kendini kurtarmaya çalışacakken vereceksin." derdi. İşte o gün geldi.

Prens Zerih: Ülkemiz ve kaçırılan kardeşlerimiz adına, bu düşmanı alt edeceğiz!

Tenna: Prenslerim, hayır. Beni dinleyin, birbirinizden ayrılmayın!

Prens Nardon: Adaletimizin kılıcını bu caninin başına indirmek için... Hücum!

Tenna: Efendilerim, durun! Büyüye bu şekilde karşı koyamazsınız! Bir arada durmalıyız. Hatta mümkünse savaşmadan kaçmanın bir yolunu bulmalıyız.

Prens Kaliher: Kaçmak mı? Düşman ayağımıza kadar gelmişken Dokuz Krallık'ın intikamını alma fırsatını tepemeyiz.

Hiçbiri Tenna'yı dinlemedi. Kalplerini sarıp sarmalayan intikam ateşi, mantığa karşı ağır basmıştı. Hepsi gelişigüzel bir şekilde hücum etmeye başladı.

Parmak şaklatmasıyla bile fırtına kopartan maskeli adama karşı doğru düzgün karşılık verebilen tek kişi Tenna'ydı. Tek başına dokuz prensi korumak zorundaydı. Prensler maskeli adama hücum ettikçe geri savruluyor ve şiddetli bir şekilde yere çakılıyordu. Artık hiçbirinin karşılık verecek hali kalmamıştı.

Kırık maskeli adam, yerde yatan prenslerden Zerih'in yanına gitti. Yanındaki kırık kılıcını aldı ve eliyle kolayca bükerek bir kenara fırlattı. Ardından, prensin sağ koluna ayağını bastırmaya başladı.

Kırık Maskeli Adam: Şu işe bakın... Koskoca bir krallığın saygıyla önünde eğileceği Prens Zerih, şimdi benim önümde yatıyor.

Prens Zerih: Kardeşlerimizin intikamını biz alamasak da bir gün babalarımız alır. Hiçbir krallık, senin gibi bir haine boyun eğmez.

Adam, prensin söylediklerini umursamadı. O sırada kendisine doğru koşmakta olan Tenna'ya döndü ve hâkimiyetini ilan eden nitelikteki sözlerini söyledi.

Kırık Maskeli Adam: Hepsini birden kurtaramazsın, büyücü. Ya kendini kurtaracaksın ya da onları. Büyücüler, imkânsızı gerçekleştirebileceklerini sanıyorlar. Böyle bir vazife için seni seçme sebepleri bu muydu yoksa?

Tenna: Benim görevim korumak. Kaybettiklerim olsa da geriye kalanları korumak zorundayım.

Tenna yüreğindeki korkuyu saklamayı başaramadı. Maskeli de bu korkuyu fark etmiş olacak ki yankısı bile iç yakan bir kahkaha patlattı.

Kırık Maskeli Adam: Öyle mi? Bakalım kimler geriye kalacak.

Gözlerini bile zar zor açık tutabilen Prens Zerih'in yüzüne tükürdü. Ayağını kolundan çekip başına bastırmaya başladı. Sağ elini, avcunun içinde karanlık bir enerji oluşana kadar açık tuttu. Tenna'nın hamle yapmasına izin vermeden elindeki enerjiyi prense fırlattı. Prens, acı dolu çığlıklarının ardından can verdi.

Uyuyan KalplerWhere stories live. Discover now