.1.

34 3 2
                                    

Gözlerimin içine son kez bakmaya çalışıyormuş gibi yakınlaştı. İlk defa bu kadar solgun görüyordum onu. Gözlerinde ki karanlık kuyu beni de içine çekiyordu. Kıpırdamak istiyordum. Belki de sevdiğim kişiden uzaklaşmak. Bu derin bakışlar sert ve tehditkar olsaydı belki bu denli korkmayacaktım. Karanlık kuyu diyordum fakat öyle beyazdı ki eskiden gözbebeklerinden yansımama ulaşıyorken şimdi bütün duyguları çekilmiş gibiydi. Ellerim titriyordu. Gücümü toplayıp elimi yanağına götürdüm. Gülümsedim. "ü-üşüyor olmalısın." Cevap yoktu. Yanağına dokunduğumda gerçekten anormal derece de soğuk olduğunu hissedebilmiştim. Sanki derin dondurucudan çıkarılmış bir insan gibiydi. Veya da morgda bekletilmiş bir vücuttu karşımda duran. Gözlerim açıktı fakat görüşüm buğlanıyordu. Gözlerimi öpmesini bekledim. Yapmamıştı. Sımsıkı sarılıp bağırarak ağlamak istiyordum. Elden ne gelirdi ki, içim parçalanıyordu. Gardımı düşürmemeliydim. Gözlerimi sildim. Ne yapmam gerektiğini gerçekten bilmiyordum. Düşünmeye çalışıyordum ama düşünebildiğim tek şey sevdiğim insanın ellerimden kayıp gideceğiydi. Aniden gelen kapı çarpma sesi ile irkildim. Kafamı sağ taraftan doğrultunca gelenin tanıdık biri olduğunu görmem beni rahatlatmıştı. Fakat neden bu kadar sinirli ve saldırgan duruyordu anlamamıştım. Sağ elinde sımsıkı tuttuğu Glock 22 gen 4 dikkatimi çekmişti. Bu tabancayı ona sevdiğim vermişti. Yavaş adımlarla ona ilerlemeye başladım. ''Neden bu kadar sinirlisin?'' Sesimin bu kadar net çıkması beni de şaşırtmıştı doğrusu. Daha fazla yakınlaşmak istiyordum. Sormak istediğim yığınlarca soru vardı. Ah, ne yazık ki engellenmiştim... 

Sırtımdan başlayarak bütün bedenime işleyen soğuk, titrememe sebep olmuştu. Bana sarılıyordu ya da sadece polyanacılık oynuyordum. "Kızı bırak yoksa vururum!" "bunu aklının ucundan bile geçirmemeliydin ne dediğinin farkında mısın? O, o benim hayatım." "Şu an da iyi değilsin." "İyi olmayan biri varsa o da sensin. Ne o, yoksa onun sana verdiği tabancayla onu mu vuracaksın. Bu saçmalık!" "Sesini kontrol et lütfen. Canavarın kollarındasın anlamıyor musun?" "c-canavar mı?.. Asıl canavar sensin. Koynumuzda bir yılan gibi gezdin" Gözlerinde ki ifade de neydi öyle? İçimi acıyordu? Artık neyin doğru neyin yanlış olduğunu kavrayamıyordum. Tek istediğim eski sakin günlerimize geri dönmemizdi. Boğazımda düğümlenen kelimeler nefes almamı engelliyordu. Bayılacak gibiydim. Hırlamalarını duyabiliyordum ama aldırmıyordum. Enseme deyen meltem misali nefesi eskisi gibi eritmiyordu. Adeta buz tutuyordum. Duyduğum ses içim de tuhaf duygular yaratıyordu. 

''Nami.. Nami öldür beni, öldür beni Nami..''

Nereden geldiğini kestiremediğim sesin sahibi o'ydu. Oysa dudakları hiç kıpırdamıyordu. Zihnimin içinde gittikçe çoğalan sesler sinirlerimi bozmaya başlamıştı. Sıkıça gözlerimi kapattım ve açtım. Duvardan akan kan damlaları kabuslarımda ki gibiydi. Burnuma gelen çürük et kokusu midemi bulandırıyordu. Hızla terliyordum. ''Nami! Nami! Kendine gelmelisin. Dayan lütfen geliyorum'' Bize doğru yaklaşıyordu. Büyük bir güçlükle ''gelme..'' demiştim. Kemerim de duran hançeri sıkıca kavradım. Ne yapmak istediğimi anlamış olmalıydı. ''Peki'' dedi. 

''Öldür beni, öldürmelisin Nami''

Gözlerimde biriken yaşları tutmama gerek yoktu artık. Tüm cesaretimi toplayıp hançeri çıkarmaya çalıştım. Kollarım hala onunkilerle tutsaktı. 

Onu gerçekten öldürebilir miydim ki...

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 30, 2019 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

BeyazWhere stories live. Discover now