closer

941 50 155
                                    

2008, Güney Kore.
Incheon.

10
9
8
Göğsüm yükseliyor, belim yay gibi kıvrık. Parmakları saçlarımı kavramış halde, dudakları yüzümde geziyor.
7
6
Karnım kasılıyor, ses çıkarmamam için dudaklarıyla dudaklarımı örtüyor.
5
4
3
Sırtına tutunuyorum, tırnaklarım tenine geçiyor. Yüksekte hissediyorum, ama aslında sadece onunla sevişiyorum.
2
1
0
Orgazm.







Yanıma kendini bıraktığında uyuşukça sokulmuştum boynuna; onun uzun, ince parmakları saçlarımı geriye taramaya başlamıştı. Bunun uzun sürmesini hep istiyordum, birkaç dakika daha uzun sürmesi için dünyaları verirdim ama o bu konuda benden daha aklı başındaydı, gerçek dünyayı görüyordu.

Yarım dakika sonra sırtımı yatak başlığına yaslamış, karşımda giyinişini izliyordum. Sütyeninin kopçası için yanaştığında kıkırdadım istemsizce, kancaları birbirine geçirirken belinden öptüm, birkaç kere daha tekrarladığımda odağım beli olmuştu ve o ismimle beni uyarmasa sıkılana kadar sürdürürdüm bunu. Kalan tek kancayı da geçirdiğimde geri çekildi, kazağını üzerine geçirmiş ve eline aldığı kıyafetlerimi bana giydirmeye başlamıştı hemen sonrasında.

Onu uğraştırıp benimle biraz daha ilgilenmesi için fazladan zaman oluşturmaya çalışıyordum, başarıyordum da. Bacak içlerimi, karnımı, omuzlarımı defalarca kez öpmüştü giydirirken ona yardımcı olmam için; bazen kendi bilerek oyalanmıştı hatta. Sonunda düğmeli pijama üstümü de giydirmeyi bitirdiğinde yanıma yeniden uzandı, bu sefer giyiniktik ve kıyafetleri soğuktu.

Dudaklarıma uzandığı her seferinde karşılık verdim, kazağının içine elimi sokup karnıyla oynadım uzun bir süre. Artık dakikaları uzun süreler olarak görmeye başlamıştık ikimiz de, özellikle her an içeriden birinin çağırması ya da daha kötüsü odaya dalmasının muhtemel olduğu zamanlarda. "Geldiklerinde yine beraber uyuyakalmışız gibi mi davranalım?" Başımı salladım, gülerek çenemi sıkıştırdı parmakları arasında. Hala parmaklarımda hissettiğim karnının sıcaklığına bir kez daha dokunmak için hareketlendiğimde elimi sımsıkı tutarak engelledi, "Gelmelerine az kaldı." diye fısıldadığında az önce huysuzlukla bağırmak için açtığım ağzımı geri örtmek zorunda kaldım.

Hiçbir şey konuşmadan, yalnızca onun arada denk düştüğü her yerimi öpmesi ve benim de saçlarıyla oynamamla beş uzun dakika geçirdik. Kulağımız hep salondan gelen seslerdeydi, çeyrek saat sonra da yalandan uyuyor gibi davranmaya başlamıştık. Güldüğüm belli olmasın diye boynuyla göğsü arasına saklamıştım yüzümü, onun ise sanki saniyeler içinde gerçekten uykuya dalmış gibi nefesleri yavaşlamıştı. Kapı yavaşça açıldığında iki kadından sevimli olduğumuza dair mırıltılar duyuldu, kıkırdamamak için yanak içlerimi ısırdım. Uzaktan "Sooyoung, uyan hadi." diye seslenseler de hemen uyanmış gibi yapmadı, yapmadık. İkimizin üzerine düşen gölgelerden yatağın başına geldiklerini anladığımda homurdandım, kıpırdanıp doğrulurken yanımdaki kız fazla gerçekçi duran uyku halini bozmamıştı. Gözlerimi kaşıyarak doğrulurken dudakları kıvrılmış kıza takıldı gözüm, onu sürekli izlersem uyanık olduğunu anlayabilirlerdi; bu yüzden dizlerim üzerinde ilerleyip birbirinden ayrılmayan iki kadına sarılmıştım. Sanırım bir dahakine sağda, kapıya yakın tarafta, ben yatmalıydım, dengemi sağlayamadığım an üzerine devrilmem an meselesiydi.

"Bom anne." Annemi bırakıp onun annesine sarılırken annemin homurdandığını duydum, doğuranın kendini olduğunu söylüyordu ama duymazdan gelmeyi tercih ettim. Mayışık hissettiğimden bu sıcak sarılmada uyuyakalmam an meselesiydi, yine de konuşmaya çabaladım. "Hep böyle biz uyurken uyandırıyorsunuz, gitmeyip kalsanıza böyle yapacaksanız." Nasıl saç seveceğini annesinden öğrenmiş olmalıydı, hareketleri tamamen aynıydı. Aynı uzun, ince parmaklar saçlarımı severken "Güzel kızım benim." diye mırıldandı, yerimizde hafifçe sallanırken sonunda ilk çekilen ben olmuştum. "Sooyoung kalsın mı burada? Lütfen anne, Bom anne." İki elimi çenemin altında birleştirirken fark etmeden onun bacaklarının üzerine oturmuştum, kıpırdandığında hemen kalksam da o da uyanmış gibi yapmıştı. Gözlerim hala iki kadın arasında gidip gelirken alışık oldukları bu isteğe iç çektiler, aynı anda kafalarını iki yana sallamış ve gülüşmüşlerdi. "Hafta sonu kalır, olur mu güzel kızım benim?" İstemesem de başımı salladım, o da benim gibi yanıma oturduğunda yanağımı omzuna yaslayıp gözlerimi kapatmıştım.

closer || joyriWhere stories live. Discover now