17 yaşındaydı melike.Adım adım yaklaşıyordu hayallerine.En büyük hayali ise Hukuk fakültesini kazanıp Avukat olmakdı.
Yokluktan geliyordu yoksulluktan.Babası gece gündüz çalışan bir inşaat işçisiydi annesi ise el işi yapıp satarak üç beş kuruş para kazanan bir ev hanımı.Kenar bir mahallede müstakil bir evde yaşıyorlardı.
Bir tane de kardeşi vardı.Ali...
O da bir evin bir oğlu.2 yaş küçükdü ablasından.Fen lisesinde okuyordu doktor olmak istiyordu.
Babası benim kızım diye başlardı söze öve öve bitiremezdi melikesini.Annesinin de gözünün nuruydu ilk göz ağrısı,biricik kızıydı.
Binbir hevesle gitti eve.bütün arkadaşlarının dershaneye yazıldığını söyledi babasına.
"Bende gitmek istiyorum baba derslerimi pekiştiririm daha çok çalışırım kazanırım ilk yılımda hukuk fakültesini.Nolur kırma beni sözüm söz sana avukat olunca ben size bakıcam"dedi.çocukdu.
Sarıldı babası kızına."tamam"dedi.
Nerden bilebilirdi ki binbir hevesle yazıldığı dersaneden akşam eve dönerken tecavüze uğrayıp hayatının mahvolacağını?
Ne mi yaptı melike?
Sustuu.
Küçüktü.
Korktu.
Sustuu.
Susmamalıydı melike.Ama sustu...
YOU ARE READING
MELİKE
Non-Fiction17 yaşında gecenin bir yarısı dersaneden dönerken 40'lı yaşlarda ayyaşın biri tarafından tecavüze uğradı Melike... Hadi gelin hep beraber dinleyelim melikenin hikayesini.Bekliyorum hepinizi...