4✦Sen Mi Çaldın?

13.8K 973 364
                                    

Masanın üzerinde bize ait olan dosyaları toparlayarak çantama koydum. O sırada Jungkook ve Jimin de karşı tarafla görüşerek Japonca bir şeyler konuşuyorlardı. Ben ve mantığım bunu asla anlamayacaktık.

Toplantının yapılmış olduğu restorant'dan çıktık ve onlar önden ben bir adım gerilerinden otele doğru yürüyorduk.

Jimin yüzünde ki keyifli sırıtışla sanki bu anı bekliyor gibiydi.

"Jimin, dostum hadi bazı şeyleri sonraya bırak ve gel benimle aynı odada kal? Ha?"

Jimin, Jungkook'u pek kaale almış görünmüyordu. Otelden içeriye girdim ve asansörlerin önüne vardığımızda, Jungkook şansını deneyerek yine sorunca Jimin gözlerini irice açtı.

"Hayır" diyerek asansöre binmeden kenardan geçerek, otelin bar kısmına doğru ilerledi.

"Of Jimin, of!"

Yüzünde endişeli bir ifade oluşmuştu. Gerçekten aynı odada nasıl kalacaktık? Sadece bir yatak ve yatağın hemen karşısında rahat olmadığını fazlasıyla belli eden bir koltuk vardı.

Koltukta uyumaktan başka çarem yoktu, ki zaten benim için sorun değildi. Rahat ve yumuşak yataklarda yatarak büyümemiştim ben, alışkındım.

"Yanlış anlama Ji Sun, seninle alakalı bir durum değil. Kişisel algılama sadece ikimizinde rahat olmasını istiyorum o yüzden."

Jungkook'un konuşmasıyla düşücelerimden ayrılmıştım. Gerçekten anlayışlı birisiydi.

"Anlıyorum Bay Jeon."

Asansörden indiğimizde çantamdan kartı çıkartarak odanın kapısının açılmasını sağladım. Ve beraber odaya girdik.

Şuan bu büyük ve güzel otelin kafesinde kahvaltı ediyorduk. Sadece Jungkook ve ben. Çünkü dün akşam Jimin gittiğinden beri hala sesi soluğu çıkmıyordu.

Dün gece mi? Dün gece ise odaya girdikten sonra Jungkook duş almıştı ve bende onu beklemiştim. Tabii yatağın hemen karşısında ki koltukta oturarak beklediğim için banyodan çıktıktan sonra vücudunu görmüştüm.

Evet hani şu dizilerde olur ya, dizinin yakışıklı çocuğu banyodan belinde ki havlu ve kaslı vücudundan akan damlalar ile çıkar ve kızı mest eder. Tıpkı öyle olmuştu işte. Hatta benim aniden utanarak gözlerimi kapatıp, Jungkook'un karizmatik gülüşüne kadar.

Neyse işte sonuç olarak, Jungkook benim koltukta yatmama asla izin vermeyerek benim yatakta yatmamı sağlayarak, kendisi o rahatsız edici koltukta yatmıştı ve "Sorun değil yarın buraya tek kişilik yatak getirtmelerini sağlayacağım." demişti.

O gerçekten... Fazla iyi, mükemmel... Ve bilmiyorum anlatamayacağım şekildeydi. Benim korkum ise şirket dışında hayatlarımız birbirine zıt olduğu Jeon Jungkook'a gönlümü kaptırmaktı. Bundan gerçekten korkuyordum, ben aşık olmaktan korkuyordum.

"Yemeyi düşünmüyor musun?"

Karşımda bütün yakışıklılığı ile -yemek yerken bile yakışıklıydı- yemeğini yiyen Jungkook'un sorusuyla bütün düşüncelerimden sıyrıldım.

"Yok, yok yiyorum" diyerek çatalımı tabaktakilere batırarak yemeye başladım. O sırada Jungkook'un telefonu çalmıştı.

Telefonu açarak önce normal şekilde konuşurken, konuşmanın devamında kaşları çatılmıştı ve bakışları benim üzerimdeydi.

Çatalımda kalan son lokmayı ağzıma atarken o telefonu kapatmıştı.

"Ji Sun sen..."

Anlamayan bakışlarla ona bakarken Jungkook garsonu çağırarak Japonca bir şeyler söyledi, garson kafasını sallayarak hızla uzaklaşınca Jungkook tekrar bana döndü.

Şüpheli bakışları yüzümde gezince, ürperdiğimi hissetmiştim. Neler oluyordu böyle?

"Efendim, bir sorun mu vardı?"

Garson elinde ki dizüstü bilgisayarı Jungkook verdiğinde bakışlarını benden çekti.

"Onu birazdan göreceğiz, Ji Sun."

Bilgisayardan dikkatle bir şeyleri incelerken, benim içime kötü bir his düşmüştü. Kötü bir şey yapmamıştım ama?
O sırada Jimin neşeli bir şekilde yanımıza gelmişti.

"Günaydın güzel insanlar" diyerek tabağımdan bir lokma alarak ağzına atmıştı.

Benim aklım Jungkook'daydı ama. Onu kim aramıştı ve benim hakkımda ne söylemişti?

"Jimin şuna bakar mısın?"

Jungkook, Jimin'e bilgisayardan birşey gösterdiğinde Jimin bilgisayara odaklandı. Birkaç saniye sonra ise bakışları ciddileşip bana dönmüştü.

"B-bir problem mi vardı?"

Endişe içinde konuştuğumda Jungkook beni sert bakışları altında ezerken bilgisayarın kapağını sertçe kapattı.

Dirseklerini masaya yaslayarak bana doğru eğildi.

Gerçekten gerilmiştim.

"Ji Sun?"

Yutkundum.

"Buyrun, Bay Jeon?"

"Benim bir aydır çizmek için uğraştığım yaz koleksiyonu iki hafta önce kaybolmuştu hatırlıyor musun?"

Kafamı hızla onaylarcasına salladığımda, o sert sesini yumuşatmadan devam etti.

"O koleksiyonu sen mi çaldın?"

Ortalığı karıştırdım hayırlı uğurlu olsun jxjcjdjcjdj

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Ortalığı karıştırdım hayırlı uğurlu olsun jxjcjdjcjdj

Bu arada size bir sorum var, kitaptaki ki şu mesajlaşma olaylarını kaldırsam mı diyorum? Sadece şirket üzerinden mi gitse? Sizce?

Bay Jeon • JJKWhere stories live. Discover now