Ara

90 9 4
                                    

27 Nisan 2014, 23:45

Clary'nin sesi hala Harry'nin kulaklarında yankılanıyor. Bilmediği pis, leş kokulu derenin kenarında oturuyor ve yağmur damlalarının kirle kaplı vücudundan akıp gitmesine izin veriyor.

Sağ elini ceketinin cebine sokmuş kasetle oynuyor. Yanındaysa çoktan dinleyip bitirdiği kaset kutusu duruyor.

Koyu kıvırcık saçları yüzüne düşerek görüş açısını kapatıyor. Ama zor zor olsa da görebiliyor. Dışarısı zifiri karanlık, etrafındaki ağaçlarsa ayışığının geceyi aydınlatmasına izin vermiyor.

Her insan bir gece vakti ormanda bulunmaktan korkar ama o korkmuyor. Hele ki şu son zamanlarda Harry hiçbir şeyden korkmuyor çünkü etrafındaki herkesten ve her şeyden çok uzakta, aklındaki Clarissa ile birlikte.

Clarissa'yı evine ilk getirdiği zamanı hatırlıyor. Ailesi onun kırılgan vücudunu, güze sesini, sevimli karakterini ve melodik kahkahasını çok sevmişti. Herkesi kendine çeken bir güzelliği vardı. Tanrım, fazlasıyla nefes kesiciydi. Harry daha önce böylesine güzel birini görmüş olduğunu düşünmüyordu.

İnsanların ondan neden nefret ettiği, neden onu kullandığı ya da ihanet ettiği bilinmez bir gizemdi. Çözmek için büyük bir heyecan duymadığı bir gizem bu, çünkü sürekli ona kızı hatırlatıyor. Harry'nin artık bu Clarissa Mason konusunu kapatması lazım.

Ceketinin cebinden son kaseti çıkarıyor ve incelemeye başlıyor. Kafası hafifçe eğildiği için saçındaki yağmur damlaları kasetin üzerindeki yazıya damlıyor. Bir süre için kaseti nehre fırlatıp atmayı düşünüyor, tüm kasetleri, sonuncusunu dinlemeden. Sonuncusunun onunla ilgili olduğunu biliyor ve kızın ne söylediğini duymak için kendisini hazır hissetmediğini düşünüyor. Sonuçta kız kendi ölümünden onu suçluyor.

Kaydettiği tüm kasetleri dinlediğinde kızın hiç "Seni seviyorum" demediğini fark ediyor. Onu hep sevdiğini, hep onu düşündüğünü, onun kendisi için birçok şeyi ifade ettiğini söylüyor ama doğrudan hiç bu kelimeleri kullanmıyor.

Peki ya Harry sadece onu sona ulaştıracak bir araç olduysa? Kimse onun yanında değilken kızın yanında olan oydu, kız güzel olmadığını hissettiğinde ona güzel olduğunu söyleyen oydu, kızı hep dinlemişti, kimse onu dinlemezken o kızı dinlemeyi arzuluyordu. Harry tam da onun ihtiyacı olduğu kişiydi.

Ve kız tüm bunlardan yararlanmıştı. Peki ya Harry'nin yanında olmasının sebebi onu diğer insanlardan daha fazla umursayan biri olduğu için miydi?

Daha önce hissettiği öfkenin daha da artmasıyla son kasedi nehre fırlatıyor. Yaptığı şey için memnun ama daha da uzağa atmayı başaramadığı için kendine kızıyor. Kasedi hala dinleme şansı var.

Bir yarısı kızın kendisi için neler söylediğini öğrenmek istiyor ama diğer yarısı kasedi almaması gerektiğini söylüyor. Ayağa kalkıyor ve kutudaki tüm kasetleri kırıyor. Her kayıt, önündeki kirli akıntıya dökülüyor.

Harry kendisine söyleneni yapıyor, bir daha dinlememesi için hepsini yok ediyor. Bu ona acı veriyor çünkü bir daha asla kızın sesini duyma şansı olmayacak. Ama aynı zamanda bu rahatlatıcı bir şey çünkü artık omuzlarında ağır bir yük kalmadığını hissediyor.

Tüm kasetleri akıntıya bıraktıktan sonra kutuya tekme atıyor, kutu parçalanıyor, nehre düşüyor ve hepsi akıntıyla birlikte sürükleniyor. Harry hızla koşuyor, kasetlerden ve Clary'nin sesinden uzaklaşmak için hızla koşuyor.

Altıncı kaset hala, kirli kayalıkların arasında yerde duruyor. Ona doğru yol alan kaset akıntıya yakın bir yerde duruyor ve Harry, kızın onun hakkında neler söylediğini bilmek istiyor. Duyacakları karşısında hissedeceği korku kasetleri geride bırakma korkusuyla aynı raddede.

Lost Tapes ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin