3. BÖLÜM

110 15 0
                                    

Karşım kenan ile senem' i el ele görünce bedenimi buz kapladı. İstemsizcede olsa donakaldım. Kenan' ın beni fark ettiğini görünce kendime gelip hızlı adımlarla yürümeye başladım. Sıla da bana yetişemediği için arkamdan koşuyordu. Allahın taksileri normalde bu yoldan hep geçerdi fakat şu anda geçmeyeceği tuttu. Tam o anda omzuma bir el uzandı ve beni kendine çevirdi. Karşımda kenan' ı görünce o iğrenç suratına tokatımı bastım. Ben o tokattan sonra gidecekken birde yüzsüz gibi kolumu tutup bana "maral" dedi. "Sakın ismimi o pis ağzına alma." dedim ve yüz ifadesi değişti. Yüzü tazmanya canavarını andırıyordu. "Maral bence bir açıklamayı hak ediyorum." dediğinde o kadar sinirlenmiştim ki ne dediğimi bilemeyecek hale geldim. "Bana bak hem sevgilini koluna takarak gözüme sokuyorsun hemde benden senin gibi pisliğin açıklama yapmasını istiyorsun. Defol git burdan kenan, defol." diye bağırmaya başladım. Sıla kenan' ı ittirip benim koluma girdi ve bir an önce oradan uzaklaştık.
***
Sıla' ya yorgun olduğumu ve yatmak istediğimi söyleyip odama geçtim. Ondan uzaklaşmak için buraya gelsem bile yeniden beni bulmuş ve bir kez daha kalbimi paramparça etmeyi başarmıştı. Hâlâ utanmadan bir açıklama yapmaya çalışması beni çileden çıkarıyordu. O kızdan da, ondan da nefret ediyorum. Hafifçe gözlerim kapanmaya başladığı sırada telefonumun çalması ile irkildim. Telefonda "Annem" yazısını görünce komidinin üstünden telefonu alıp açtım. Annem o tatlı ve bana huzur veren sesi ile "Nasılsın kuzum, napıyorsunuz?" diye sormuştu. "İyiyim annecim siz nasılsınız?" dedim. Sesimden yorgun olduğumu anlamış olmalı ki bana nolduğunu sormuştu. Annem ile babamın kenan yüzünden zaten yeterince moralleri bozulmuştu. Bu yüzden kenan' ın geldiğini söylemeyip yorgunum diye geçiştirdim. Annemle konuşmamı bitirdikten sonra odama sıla geldi ve bana hiçbirşey söylemeden sarıldı. Sonrasında elleri ile yüzümü kavrayıp "Ben senin her zaman yanındayım. O adam için emin ol kendini üzmeye değmez. Ona yaşatabileceği en büyük intikam hayatını dolu dolu yaşamaktır. Bunu unutma." dedi ve yanağıma öpücük kondurup bana sarılmaya devam etti. Sıla ile küçücük yatakta birlikte uyumaya karar verdik. Tıpkı önceki yıllarda ki gibi.
Bütün bedenimin ağrıdığını hissedebiliyordum. İlk başta nerede olduğumu anlamadım fakat sonradan benim yerde sılanın ise benim yatağımın üstünde olduğunu çakmıştım. Benim küçük kardeşim beni aşağıya ittirip kendisi mışıl mışıl uyumuş demek ki. Çok ağrıyan belim ile zorla ayağı kalkmayı başarmıştım. Canım kardeşimden bunun acısını alacaktım. Komidinin üzerinden telefonumu alıp youtubeye girdim. Sılanın en sevmediği şarkıyı açtım ve birden şarkının nakaratında çığlığı bastım. Sıla yataktan öyle bir kalktı ki dili geri kaçtı sandım. Sıla bana çok kızgın surat ifadesiyle "Napıyorsun ablacım? Ruh sağlığın yerinde mi acaba?" diye bağrınca yataktan kalkıp beni kovalamaya başladı. İkimizde uzun zaman sonra bu kadar çok gülmüştük. Sıla ile birlikte yemek hazırlamak için mutfağa girdik. Sıla bana dönüp "Canım abl..." daha sözünü bitirmesine izin vermeden "Tamam sen otur ben yaparım." dedim. Sıla sırıtarak sandalyeye oturdu. Ben salatalık doğrarken sılanın birden telefonu çaldı. Sılanın yüz ifadesi değişince gidip telefondaki ekrana baktım. "Kenan" yazısını görünce sıla' ya "O telefonu açmiyacaksın" diyerek emir verdim. Sıla "Açacağım ve haddini bildireceğim." dedi ve ben daha hayır diyemeden telefonu açtı. Hemen hoparlöre aldı. Dikkatlice konuşmalarını dinliyordum. Kenan sıla' ya "Sıla nasılsın?" diye sormuştu. Sıla da bunun üstüne "Bence nasılsın faslını geçecek yerdeyiz kenan." dedi ve 2 saniye sessizlik oluştu. Ardından yeniden söze başlayan kenan "Pekâlâ, haklısın. Sıla benim maral ile görüşmem lazım. Beni dinlemek zorunda en azından açıklama yapmam lazım." dedi. Ben o kadar sinirlenmiştim ki tam bir şey söyliyecekken sıla beni durdurup "Seni dinlemek zorunda öyle mi kenan? Bak normalde bu kadar kaba değilim ama gerçekten sabrımı taşırıyorsun hayvan herif kapat lan!" dedi ve suratına kapattı. Her defasında günümü zehir etmeyi başarıyordu. İstanbul' da rahat vermediği yetmedi İzmir'de de rahat bırakmıyor. Sıla' ya "yemek yemek istemiyorum sen dışarıdan söyle ablacım." dedim. Odama gitmek için mutfak kapısına yöneldiğimde sıla beni kolumdan tutup "Hayır abla! Sende yiyeceksin o adamın sana zarar vermesine izin vermicem. Şimdi yarım bıraktığın işe geri dön." Sıla haklıydı. Bu yüzden yarım bıraktığım salatalıkların başına geri döndüm...
Sıla son yumurtasını ağzına tıkmaya çalışırken ben bulaşıkları makinaya diziyordum. "Hadi geç kalıyoruz daha ilk günden" diyerek odama giyinmek için koştum. Sıla üzerine çiçek desenleri olan bir elbise ben ise üzerime beyaz bir tişört altıma ise siyah etek giydim. Sılanın odasına gittim fakat sıla yatağına uzanmış ve oldukça üzgün görünüyordu. Masadaki halinden eser yoktu. Sılanın yanına yaklaştım ve "Sıla bir sorun mu var? Masada böyle değildin." dedim. Sıla yatağından doğrulup "yok bir şey abla. Benim sabahtan dersim yok şimdi hatırladım. Sen git ben sonra gelirim." bu konunun çok üstünde durmadım ama bir şey olduğuna kalıbımı basardım. Sıla ile vedalaşıp evden çıktım. Duraktan dolmuşa bindim ve okulun önünde indim. Benim derse girmemden beş dakika sonra sonra murat hoca girmişti. Dersi dinlemem gerekiyordu ama yaşanan olaylar derse odaklanmamı engelliyordu. Kenan ile birbirimizi o kadar seviyorken neden ya? Neden? Sadece iki gün kalmıştı düğünümüze. Son karşılaşmamızdan sonra aklımda sürekli kenan vardı. Hiç unutamadığım an beni ilk öptüğü andı. "Aynada son kez kendime baktıktan sonra kenan' ı dışarıda beklettiğimi fark edip kapıya koştum. Kenan ile ilişkimiz yeniydi. Birlikte akşam yemeğini yiyecektik. Kenan' a doğru doğru ilerledim. Arabada beni bekliyordu. Bindim ve kenan bana dönüp "Hoşgeldin sevgilim." dedi. Sevgilim demesi bile başımı döndürüyordu. "Hoşbuldum sevgilim" dememle gaza bastı. Beş dakika içinde varmıştık. Beni çok şık bir restoranda getirmişti. Kenan arabadan indi ve benimde inmemi bekledi. Bende indikten sonra kapıyı kilitledi. Kenan bize cam kenarında boğaz manzaralı bir masa hazırlatmıştı. Yerlerimize oturduktan sonra yanımıza garson geldi ve siparişlerimizi verdik. Bugün ne yaptıklarımızdan bahsederken zaten çok uzun bir sohbetin içine girmiştik. Yemek yerken yeri geldiğinde kahkalarla gülüyor yeri geldiğinde gözlerimizin içine uzun uzun bakıp hayallere dalıyorduk. Güzel manzara eşliğinde yemeklerimizi bitirdikten sonra dışarı çıkmak için ellerimizi birleştirdik. Arabaya binip kenan' ın beni eve bırakması kısa sürmüştü. Emliyet kemerimi çözüp dışarı çıktım. Kenan yanıma geldi ve ellerimi tuttu. "İyi geceler sevgilim" dedi. Ellerini yavaş yavaş yüzüme çıkarttı, yanaklarıma koydu. "Seni seviyorum." dedi ve kor dudaklarını dudaklarıma bastırdı.

SILA' DAN

Bir telefonla ayrılmıştı Mert benden. 2 yıldır çıkıyor olmamıza rağmen sadece bir telefon etmişti. Ablama çaktırmamaya çalışsamda üzgün olduğum belli oluyordu. Üstelik anlaşamadığımız için değil, bir kız için ayrılmıştı. Ablama kendi dertlerimle yük olmak istemediğimden dolayı okula gitmem gerekiyor. Üstüm hazır olduğu için direkt evden çıktım. Ben dalgın dalgın yürürken ani bir fren sesiyle peş peşe gelen acılar. Bilincimi kaybederken hatırladığım esmer bir adamın bana doğru geldiği...

MARAL' DAN

Kampüsün çıkışında sıla' yı bekliyordum ve gelmeyince onu aradım. 20. Arayışımda sonunda telefonu açmıştı. "Sıla sen neredesin acaba? Yarım saattir seni bekliyorum." "Sıla şu an hastanede" diyen sese "siz kimsiniz ve noluyor?" dedim. "Sıla şu an merkezdeki hastanede." dedi ve "lütfen hemen gelin!" diyede ekledi. Bir tepki veremiyordum. Ağlayamıyor, üzülemiyordum. Resmen donup kalmıştım. Fakat şu an donmamın sırası değildi. Hemen bir taksi çağırdım. Hastaneye ulaşmak bir ömür sürmüştü sanki. Ücreti ödeyip taksiden indikten sonra hastanenin içine koştum. Danışmanın oraya gidip "Burada Sıla demir diye bir hasta var nerede şu an?" kadın kayıtlara bakıp "Evet geldi şu an ameliyathanede" hangi katta olduğunu öğrendim ve ameliyathanenin olduğu yere koştum. Ameliyathanenin olduğu yere geldiğimde kapıda esmer bir çocuk duruyordu. Polislerle konuşmasına şahit oldum. "Evet ben çarptım ama kornaya bassamda beni duymadı. Frene bastım ama çoktan çarpmıştım." bu ses kulaklarımda yankılanırken o adamın yanına gidip yakasına yapıştım. Neye uğradığını şaşıran adama "Eğer kardeşime bir şey olursa seni bitiririm. Hapislerde çürüttürürüm." diye bağırırken polisler beni çektiler. Gözümde yaşlar süzülürken doktor ameliyathaneden çıktı. Doktor "Durumu çok ağır. Yoğun bakıma alıyoruz..."

—Hikayeyi beğendiyseniz lütfen oy verin!!
—Birde yorumlarda görüşlerinizi belirtirseniz çok sevinirim!!
—HEPİNİZİ ÇOK SEVİYORUM ❤

CEYLAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin