~25~

799 96 42
                                    

Bir yandan telefondan Doyoung'u ararken, bir yandan evden çıkmak için aşağı iniyordum. İstemsizce ağlamaya başlamıştım bile, Doyoung ne yapıyordu hiçbir fikrim yoktu. Yağmur da yağmaya başlamıştı. Kapıya yaklaşınca açılmayan telefonu bırakıp hırka giydim ve bir çantaya da hırka koydum. Ardından koşup su ve biraz atıştırmalık da koydum çantaya.
Acıkmış ve susamış olabilirdi.

"Yoonoh ne oldu?"

Annem kolumu tutunca kibarca itip endişeyle kapıya bakarken mırıldandım.

"Anne gitmem lazım! Geç olmadan dönerim lütfen izin ver gideyim."

"Geç kalma, telefonun hep açık olsun!"

Bunlar evden çıkarken son duyduğum şeylerdi, hızla etrafa bakınarak koşmaya başladım. Bir yandan Lucas'ı aradım, Doyoung orada değildi.

Parklara, kafelere her yere bakıyordum ama yoktu. Hiçbir yerde bulamıyordum, çok endişeliydim.

Bir arkadaşımızı arayıp bir onu arıyordum, en sonda telefon açıldı.

"Doyoung neredesin sen?!"

İstemsiz bağırdığımda boğazını tazeleyip mırıldandı.

"Sen neredesin?"

"Sen söyle!"

"Bir parktayım, neresi olduğunu bilmiyorum!"

"Hemen konum at bana, geleceğim!"

"Olma-"

"Hemen!"

Telefonu kapatıp biraz soluklandım, ardından mesaj geldi.

Kendi evinden çok uzaklaşmıştı ama okula yakındı, ıssız bir parktaydı. Genellikle tercih edilmezdi bir yere gitmek istendiğinde.

Hızla oraya doğru koşmaya başladım, çok üşüdüğünü düşünebiliyordum. Hava gerçekten serindi ama üzerimde hırka olduğundan sadece yüzüme sert hava çarpıyordu. Parka girince istemsiz seslendim, biraz sonra kıpırdanmalar duydum.

"Jaehyun buradayım!"

Islanmamak için bir ağaca yaslamıştı ama yine de az da olsa ıslanmıştı, üzerinde ince bir kazak vardı. Yaz mevsimindeydik ama hava arada dengesini bozuyordu.

Hızla çantamdan yanıma aldığım hırkayı çıkartıp üzerine örttüm ve kollarını ovmaya başladım. Hem kan akışını hızlandırmayı amaçlıyordum hem de sürtünerek ısı yaratmayı.

"Yoonoh ben-"

"Konuşma!"

Şu an konuşacak durumda değildim, hızla suyu çıkartıp ona verdim.

"İç biraz."

Suyu içmeye başladığında atıştırmalıkları çıkartıp iki paket açtım. Ağzına biraz tıkarak yanına geçtim ve sıkıca sarılmaya başladım.

"Ne yapacağız şimdi?"

"Eve gideceğiz."

Kalkıp yavaşça ilerlemeye başladık, hırkayı giydirip önünü kapatmıştım. Eve yaklaştıkça yavaşlamaya başladı.

"Annene ne diyeceğiz?"

"Gerçekleri anlatacağız, anlayacağını biliyorum."

"Rahatsızlık vermiş gibi olacağım."

"Saçmalama Dong."

Evin kapısında durduğumuzda kapı biz tıklamadan açılmıştı.

"Jaehyun içeri geçin! Çok ıslanmışsınız."

İçeri geçtiğimizde annem ikimize de kıyafet verdi, biz giyinirken ise sıcak çikolata yapıp saç kurutma makinesi getirmişti. Önce Doyoung'u ısıtmıştı makineyle, ardından beni kuruturken Doyoung'u peteklere yollamıştı. Ben de peteklere geçtiğimde sıcak çikolataları bize verip kahvesini aldı ve önümüze oturdu.

"Bence konuşmamız gereken şeyler var."

Sıcak çikolatamı yudumlayıp mırıldanmaya başladım.

"Biz... sevgiliyiz."

"Biliyorum."

"Ne?"

"Sevgili olduğunuzu sınıftakilerden öğrendim."

"Biz Doyoung'un evine gitmiştik."

Cilveleştiğimizi nasıl anlatabileceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu.

"Sonra ailem gay olduğumuzu öğrendi ve-"

"Doyoung'u evden kovmuşlar."

Üçümüzde de bir sessizlik oluştu.

"Burada kalabilirsin Doyoung, istediğin kadar. Oğlumun mutluluğu her şeyden daha önemli benim için."

"Teşekkür ederim efendim ama size de rahatsızlık vermek istemem."

"Hayır Doyoung, ailen seni isterse gidersin. Ama istemezlerse paranızı kazanıp bir ev alana kadar buradasınız."

Sıcak çikolatayı yanıma bırakıp anneme sarıldım.

"Seni seviyorum anne!"

Doyoung'u da kolunu açıp yanıma aldı ve bize sarılırken mırıldandı.

"Bende sizi seviyorum çocuklar."

Sınıf Başkanı! DoJaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin