Bozuk Hiyerarşi

236 76 29
                                    

Nhetra sabah şafağın sökmesiyle birlikte ortaya çıkan o hafif ışığın yüzüne vurmasıyla uykusundan uyanmıştı. Her çocuk gibi onunda bir hayali vardı. Nhetra ruh Savaşçısı seçmeleri için çabalıyordu. Hatta bu hayaline giden yolda o kadar heyecanlıydı ki seçmelere daha bir ay olmasına rağmen geceleri yatamıyordu. Yine yataktan hızlı bir şekilde kalkmış kendine gelmek için geriniyordu. Vakit kaybetmeden hemen elini yüzünü yıkadı.
"Anne ben çıkıyorum" diye bağırdı.
Bunu duyan Annesi Gina: "Daha yemek yemedin." diye itiraz etse de çoktan kapı kapanmıştı.

-

Nhetra iki aydır eğitim yapıyordu. Ruh Savaşçısı seçmelerine katılmak için bile fiziksel gücünün belli bir seviyeye gelmesi lazımdı. Fiziksel gücünün o seviyede olduğunu tahmin etsede hâla varını yoğunu ortaya koyarak çalışıyordu. O kadar yoğun bir şekilde çalışıyordu ki dışarıdan transa geçmiş gibi görünüyordu. 100 mekik 100 şınav 10 km koşu bununla yetinmeyip. Yaşlı çınar ağacını kum torbası gibi kullanıyordu. Bütün bu fiziksel aktiviteleri yaptığı yaşın sadece 14 olması inanılmaz gibi görünsede bu Ruh Zincirinin etkisiydi. Ruh zinciri fiziksel ve zihinsel gücü arttırdığı gibi kondisyonu da arttırıyordu. Artma oranı ise saf duygulara bağlıdır. Belli bir süre yoğun şekilde çalıştıktan sonra Havanın kararmaya başladığını fark etti. O kadar hararetli çalıştıktan sonra karnının kazındığını fark etmişti. Bugün ki eğitimi nihayet bitmişti. Nhetra, yırtık ve pörsümüş havlusuyla alnındaki teri silerken bir yandan aklı Annesi ve Babasından yiyeceği azara gidiyordu. Buna kendini hazırlamaya çalışıyordu. Hemen eşyalarını topladı ve Eve doğru yola koyuldu.

-

Nhetra, her zaman kullandığı yol olan, köy meydanındaki pazarın arasından evine doğru gider. Pazar da eşya satan tüccarlar, tüm köyleri gezerek köylerin ticaret için ayırdığı meydanlarda eşyalarını satacak birilerini arardı. Nhetra, sürekli tüccarların değiştiği o meydandaki pazara gelip değerli eşyaları (Kendisine göre.) inceliyordu. Eğer şanslıysa büyülü yaratık satan Avcılar veya tüccarlarla karşılaşabilirdi. Her ne kadar en düşük seviye büyülü yaratıklar bulunsa bile bu yaratıklar savaşlarda veya avlanmalar da oldukça işe yarıyorlardı. Büyülü yaratıklardan bazılarının seviyesi 9 olabiliyormuş bu seviyede ki bir büyülü yaratık insan zekasına sahip olabilirmiş. Gücü o kadar muazzammış ki Elmas seviye Ruh Zinciri kullanıcısı kendisine ne olduğunu bile anlamadan ölürmüş.
Ama 3.seviye büyülü yaratık bile pazarlarda satılmazken 9.seviyenin nadirliğinden bahsetmeye gerek yoktu.

-

Sonunda pazara varabilmişti. Her gelişinde olduğu gibi bu epik manzara karşısında gözleri parıldıyordu. Simyacıların yaptıkları düşük seviyeli iksirler ve hapları görünce Dünya'nın ne kadar adaletsiz olduğunu hatırladı. Eğer soylu bir ailede veya Aristokrat bir ailede doğsaydı, bu iksirler ve hapların yüzüne dahi bakmazdı. Fakat sınır bölgesindeki köylerden birinde doğduğu için bu haplardan tarlalarını hasat ettikten sonra mahsulleri iyi fiyata satılırsa 3 tanecik alabilirdi.
Bu krallık tamamen sosyal güç ve zenginliği önemsiyordu. Merkezde kral ailesi ve soylular yaşarken daha ileri kısımda Avcı toplulukları, burjuva ve aristokrat aileler sınırlarda köylüler, çiftçiler ve krallığın karanlık kısmı kölelerden oluşuyordu. Babası çiftçi olmasına rağmen köleler ile aralarında bir dağ kadar fark vardı.
"Adaletsiz" dedi. dişini sıkarak, Yutkunarak devam etti:
"Bir gün bu düzeni değiştireceğim." Bunları söylerken o kadar inanıyordu ki birinin kendisine doğru geldiğini ancak yere düşünce anladı. Bu kişi baktığı hapları satan tüccarın ta kendisiydi. Bir an afallamıştı. Neden tüccarın böyle bir şey yaptığını anlamıyordu.
Tüccar, Nhetra'yı itip düşürmesine rağmen bir de ona bağırmaya başladı: "Almayacaksan, Tezgâhımın önünde durarak müşterileri kaçırma!"
Nhetra ayağa kalktı. Düşünce tozlanan yamalı pantolonuna vurarak üzerindeki tozları silkelemeye başladı. Toz kokusu yoğun bir şekilde burnuna hücum ediyordu.
Nhetra'nın durduk yere kendisine saldıran tüccarın altında kalmayacağını ona attığı bakışlarından belli ediyordu.
Nhetra:
"Bayım ben burada size müşteri olabilecek birini göremiyorum. Siz görebiliyor musunuz?"
Elleriyle diğer tüccarlara soruyu yöneltti ve hemen ardından kahkaha sesleri yükseldi. Nhetra, sakin bir şekilde adamın tezgahını işaret ederek devam etti:
"Aslında, bir avuç hap ile anca bu kadar müşteri çekersin."
Tüccar sinirden köpürüyordu. Nhetra'nın üzerine doğru yürümeye başladı: "Seni bacaksız o hapların değerini biliyor musun sen?! Seni yakalarsam paramparça ederim. Kalan parçalarını da köle pazarında bulursun."
Nhetra geriye doğru birkaç adım attı. Korkmuş gibi görünmeye çalışıyordu.
Kısık sesle konuşmaya başladı:
"Kendinden bu kadar eminsen sana bir teklifim var?"
Tüccar bir an duraksadı : "Aptal velet sen kim oluyorsun da bana teklif sunuyorsun?"
Nhetra hala korkmuş gibi davranıyordu: "Benimle dövüş, kazanırsan köle pazarında satarsın beni. Ama kazanamazsan tezgahını alırım."
Tüccar çekingen bir tavırla beklemeye başladı. Mallarını kaybetmeyi istemiyordu fakat bu çocuğa bir ders vermeyi de istiyordu. Eğer etrafındaki eşraf onu gaza getirmeseydi, bu iddiaya girmezdi bile.

Tüccar sinirli bir şekilde: "Seni paramparça edersem köle pazarında satılamazsın."

Nhetra daha da kışkırtarak: "Kendine güveniyorsan ağzın değil ellerin çalışsın tüccar amca."

Tüccar çocuğun üstüne doğru atılarak: "Teklifi kabul ediyorum seni piç!"

Nhetra, kendisine iki elini açarak gelen adamı bir ayağını ve kendisini geriye çekerek karşıladı. Tüccar boşa çıkarken Nhetra, Geriye çektiği ayağıyla Tüccarın sağ karın boşluğuna tekme attı. Tüccar yere düştü. Sağ karın boşluğunu tutan tüccar acele hareketinin bedelini ödemişti. Bu beklenmedik hamleyle etraftaki eşrafın kanı kaynamıştı. Heyecanla bağıran eşraf, tüccarı rahatsız ediyordu. Nhetra ise sakin bir şekilde kendisine tezahürat edenleri selamlıyordu. Tüccar yediği darbeden sonra bu çocuğu biraz daha ciddiye alma kararı vermiş olucaktı ki Nhetra eşrafı selamlarken tekrardan ona doğru hamle yaptı. Yaptığı hamleyle Nhetrayı tedbirsiz yakalayan tüccar çocuğun bir kolunu tutmuştu:
"İşte şimdi öldün." dedi. Cüsse farkından dolayı çocuğu kolayca zapt edebileceğini düşünürken sanki bir canavarı tutuyormuş gibi oldu. Nhetra: "Hile yapanları hiç sevmem." Dedi ve kendisini tutan adama seri darbeler indirdi. Bu darbeler çok şiddetliydi. Tüccar, bu çocuğun nasıl bu kadar güçlü olduğunu anlayamıyordu. Son darbeyle yere yığılan tüccar harap haldeydi.

Yandaki eşraflar ve tüccarlar, deli gibi tezahürat ediyolardı. Nhetra tekrardan onları selamlayarak. Tüccarla tutuştuğu iddiadan sonra kazandığı hapları topladı. Yaptıkları her ne kadar doğru olsa da büyük bir suçluluk duygusu hissediyordu. Ne de olsa ruh zincirini kullanmıştı.

Nhetra eve doğru giderken tüccardan aldıklarını hesapladı. Küçük yaralanmalar için 8 tutam binşifa otu, Ruh zinciri için iki tane efsun hapı ve yedi tane gelişim hapı. İşte şimdi bir vurgun yapmıştı. Tam o sırada kendisine doğru gelen genç, samimi bir gülümsemeyle:
- Hey, iyi misin, Seninde mi yolunu kestiler ? Elini omzuna atarak benden çekinme küçük dostum korkmana gerek yok.
Neler olduğuna şaşıran Nhetra:
-Neden bahsediyorsun. Sadece bir kaç şey hakkında kafa patlatıyordum. Ama anlamadığım kısım yol kesilme mevzusu nerden çıktı. Diye ekledi.
Duyduğuna şaşıran Genç Adam:
"Bu köye dadanan haydutlar hakkında hiçbir şey duymadın mı? Daha geçen gün Whitestone köyü yağmalandı. Alabildiklerini alıp kalanını yaktılar. Bu olay Aristokrat ailelere bildirildi fakat küçük bir köy için kim avcı gönderir ki?" diye iç çekti genç adam. "Eh bu arada ben Jasper dedi ve elini uzattı."
Nhetra zorlama bir gülümsemeyle kendini tanıttı ve iç çekerek:
Onlara göre yaşayıp yaşamamızın hiçbir önemi yok. Biz onlar için bir avuç çiftçi ve köylüden başka bir şey değiliz.
Jasper arkasını döndü soğuk bir şekilde.
-Haydutlar ormanda saklanıyor diye duyum aldım. olur da yolun düşerse çok dikkatli ol.
Nhetra:
-Teşekkür ediyorum.
Dedi ve jasper gözden kaybolana kadar onu izledi.
Demek ki bu çürümüş dünyada hala birkaç iyi insan var diye iç geçirdi

-

Birkaç dakika sonra büyülü yaratıkların bulunduğu yere geldi.
Dağılan dikkatini büyülü yaratıkları satan tüccarları gördüğü zaman toparladı. Büyülü yaratıkları gördüğü her seferinde sanki ilk defa görürmüş gibi incelerdi. Bakalım bu sefer neler getirmişler diye iç çekti. 2.seviye büyülü bir yaratık görünce ağzı sonuna kadar açılmıştı bu bir alev tilkisiydi. Kuyruğunun yanmasından ismini alıyordu.çok hızlıydı ve gece yolunuzu aydınlatmak için çok kullanışlıydı avlanmalarda çok işe yarardı derken. Omzuna biri çarptı sinirle kimin olduğuna bakmaya çalıştı. Fark ettiğinde şaşkınlığı hayranlığa dönüştü.
Gözleri kamaştıracak yakışıklılıkta olan bu çocuk tahminen 17-18 yaşlarındaydı her halinden Ruh Zinciri kullanıcısı olduğu belliydi. Fakat aurasına bakılınca hangi seviyede olduğunu kestiremiyordu. Kendisinden yaşça büyük olan bu kişi 2.seviyeli bir yaratığı göstererek. Soğuk bir şekilde "bunu istiyorum" diye. Tüccara seslendi. Tüccar kimin geldiğini görünce bi an eli ayağı tutuştu. İlgilendiği müşterileri bırakarak. "Genç efendi isterse ona hediye edebilirim" dedi. Bunu duyan genç sinirle "Tüccar beni sinir etmeye mi çalışıyorsun. Fiyat söyle." Diye gürledi. Bu Tüccar oldukça asabiyken onu görünce anında süt dökmüş kediye dönmesi bu adamın ne kadar önemli olduğunu gösteriyordu fakat onun gibi birinin burda ne işi vardı...

-

Geri kalanı yeni bölümde desteklemeyi unutmayınız. Teşekkür ediyorum.

Nhetra'nın Öyküsü (Yeniden Başlanıldı)Where stories live. Discover now