the motion of mutable things

1.4K 82 78
                                    

Şiir: Gacela of Unexpected Love (Beklenmedik Aşkın Gazeli), Federico Garcia Lorca, İngilizce Çevirisi A.S. Kline

Kimse karnının gölgeli manolyasınınParfümünü anlamadı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




Kimse karnının gölgeli manolyasının
Parfümünü anlamadı.
Kimse sevgi dolu bir sinek kuşunu dişlerinin arasında
Tamamen ezdiğini bilmiyordu.


Yazın ilk dolunayında, o gece Albus'a gelmişti, bukleleri günahkarca parlıyordu, Ren elf şarabı ve nefesindeki ateş viskisi miydi, boğazından benimle gel ve bu senin istediğin şey, kokusunu alabiliyorum diyor, süzülen aksanıyla adeta şiirsel, ve gelgitler gibi çekiliyor, sanki ana dilinin ne olduğunu unutmuş gibi, belki de hiç olmadı, fırtına bulutlu gözleri, ah, siluetinin gölgesinden gözlerini göremiyordu ve sadece gözlükleriyle ayışığının anca onun şekline büründüğünü bildiği kadar görüyordu ya da eğer izin verseydi görebilirdi, ama hayır, yalnızca yerinde duramayan kılıfında parlak altın gibi yanıyordu ve sonunda anlayabildiğini düşünüyordu, onu bir yaz günüyle kıyaslamalı mıyım, o daha çok latif ve daha az itidalli, ancak ne Albus Shakespeare idi ne de Gellert Fair Youth idi, o derisinin hemen altında varlığından bile haberdar olmadığı huzursuzluktu, kusursuz el yazısındaki hataydı, kazanındaki üç damla ejderha kanıydı, ve Albus, kendisi de, Gellert de nefes alıp veremeden onun yanına gitti.

"Korkuyorsun," dedi Gellert, Albus'un tamamen ve iyice yalnız olduğundan emin olduğunda, gecenin ve ormanın yalnızlığında, güvenlik ve gizlilik için yapılan on üç büyüye rağmen, hâlâ yanıyordu.

"Ölecek kadar," dedi Albus, aksine üzerinde yedi yıldır çalıştığı yarım gülüşü takınarak, bir şey demeden kendini anlatan gülüş, neredeyse her şeyi örtebilecek o gülüş, ve Gellert'in üzerinde birkaç saniyeliğine işe yaramadı, ki eğer yarasaydı Albus zaten onu sevemezdi.

Ölecek kadar, diye fısıldadı Albus'un boyun çukuruna doğru, ölecek kadar, asası cübbesinin tokasını koparmış ve düğmelerini teker teker açıyordu, ve Albus sihrin çıtırtısını hemen altında hissedebiliyordu, ışıldıyordu. Aşağı baktı ve dudağını ısırdı çünkü fazlasıyla kemikliydi ve hastalıklı gibi bembeyaz bir teni vardı, ancak Gellert yalnızca alay edercesine gülüyor ve başka bir yere bakmasına izin vermiyordu, asla isteyeceğini düşünmediği türden nazik bir şiddetti, evet, istiyordu. Eğer onun gözlerinin kavrulmuş bir şekilde kendisine baktığını düşünseydi, bu, göğüs kemiklerinin üzerinde gezen Gellert'ın parmak uçlarının ve köprücük kemiğinin üzerindeki dudaklarının gölgesinin yanında bir hiç kalırdı, ve ona fısıldadı tut beni, sertçe, Albus, bu bana gözlerinde kalpler uçuşurcasına bakmanı kesecek mi, bunun basit, sıkıcı ve anlamsız tekniğinin ne kadar ötesinde olduğunu anca biliyordu, ama nasıl reddedeceğini ise daha da az biliyordu.

Bir zaman sonra Gellert'ın ismini mırıldandı, ve bu sefer onun gülüşü kanat çırpışı gibi, göletteki hafif dalgalar gibiydi, Albus'un mahvoluşuydu.


the motion of mutable things | grindeldore one-shot (çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin