● KORKMA * 3 ●

5.8K 205 19
                                    


SELAM💦

●*

Hayat acımasızdı. Acımasızlığı tüm insanoğlunu sarıp sarmalamıştı, benim için her zaman bir babam vardı. Annem ise sevgisizliğiyle boğarken, babam ise beni sevgisiyle sarmalamıştı. Kuruyan dudaklarımı ıslatırken, gözlerim şişmiş ve uzun bir süre ağlamanın verdiği hissiyatla birlikte ağrıyordu.

Yorganın altına saklanmış, küçük bir çocuk gibi hem ağlıyor hemde başımı iki yana sallıyordum.

Ben babamı istiyordum. Beni sevgisiyle sarıp sarmalayan adamı, hayatın tüm acımasızlığının içinde bana hayatı yaşatanı. Bana pamuk şeker alan küçüklüğümün adeta prensini. Benim babam diğerleri gibi hiç bir zaman olmamıştı, belki diğerlerine karşı sert ve acımasızdı. Ama bana geldiğinde benim babam bambaşka olmuştu.

İyi ki dediğim kişiydi. İyi ki benim babam.

Annem ise her zaman bizi uzaktan izleyenlerden kişi olmuştu. Ne sevgisiyle sarıp sarmalamıştı, ne de bir kez olsun gülümsemişti. Babamdan pişman değildim fakat annemin onun olmamasını çok dilerdim. Şimdi ise bana tüm kötülüğünü uyguluyordu, diğerlerine bir zarar gelmemesi uğruna ve bu kan davasının durulması uğruna babamın katiliyle evlendirilmemi söylüyordu.

Ben hep sanırdım ki annem babama aşık, tam tersi miydi? Annem babamdan nefret mi ediyordu?

Onun yerde ki kanının üzerine basıp geçecek kadar, kızını kocasının katilleriyle evlendirebilecek kadar mı nefret ediyordu? Hayır, hayır!

Ne olursa olsun, hangi sebep olursa olsun evlenmeyecektim. Evlenemezdim ki, babamın katilini bu dünya üzerinden yok etmek isterken ona gelin olmak da neydi? Bu kadar mı sevilmemiştim annem tarafından? Bu kan davasının durulması uğruna öne atılacak kadar mı? Bu kadar mı değersiz ve basit olmuştum..

Ve benim.

Ağabeylerimden başka kimsem kalmamıştı.

Annemmiş, amcalarımmış, kuzenlerimmiş. Hepsi boştu. Ağabeylerim tek gerçekti bu dünya üzerindeki. Sevdiklerine inandıklarım, dün akşam amcamı düşman edinmeleri, beni evlendirmemek için verdikleri çabayla birlikte bir yandan Delal'in söyledikleri.

Bir yandan doğruydu söyledikleri. Sıradaki kişinin ağabeylerimden biri olmadığı ne malumdu?

Hata mı yapıyordum? Ellerimi saçlarıma geçirerek içimdeki bağırma, çığlık çığlığa bağırma isteğimi yok etmeye çalıştım. Yattığım yataktan hızla kalkarak üzerimi değiştirdim. İki haftadır gitmediğim mezarlığa bugün gidecek, içimdeki her şeyi dökecektim. Acımı, hasretimi..

●*

"Baba. Babam.."

Ellerim toprağın üzerinde gezinirken gözyaşlarım usulca damlıyordu. Daha iki hafta önce yanımdaydı, okuyacağımı, okutacağını söylüyordu. Hayallerimizi paylaşıyorduk. Benim babam; babaların en güzeliydi. En özeliydi. Her çocuğun keşke benimde olsa dediği türdendi.

"Sensizlik çok zor.. -burnumu çekerek ellerimi toprağın üzerinde gezdirmeye devam ettim- yokluğuna alışmak imkansız gibi bir şey. Üstelik şimdi baş etmeye çalıştığım bir şey var baba! Senin gidişinle herkesin gerçek yüzü döküldü ortaya."

Ellerimi toprağın üzerine bastırırken, hıçkırıkların dudaklarımdan dökülüyordu. Sarılmak istiyordum, sarılamıyordum. Neden o öldürülmüştü? Neden bir başkası değil de o? Amcam öldürülseydi, o Ferman amcam! Yüzümü buruşturdum. O ölmeliydi, ölümü o hak etmişti!

Ama iyiler her zaman erken ölürdü, bu gerçekti.

Hep böyle değil miydi hayat zaten?

İyileri erken koparırdı bu acımasız yerden.

Ölmek. Ölüm.

Gözlerimi kapattım. Bir daha gelemeyecek olduğunu bilmenin acısıyla birlikte dudaklarımı sertçe bastırdım birbirine. Bir daha sarılamayacak olmanın verdiği acıyla bastırdım gözlerimi. Her şey bir kabus gibiydi. Kötü bir kabustu sanki. Uyansam her şey kaybolacaktı sanki.

"Evlendirmek istiyorlar beni..ağabeylerim beni korumak için düşman edindiler amcamı. Onlara bir şey olacak diye korkuyorum baba!" Gözlerimi araladım yavaşça.

"Sen olsaydın kimse böyle bir şey diyemezdi. Şimdi ama ağabeylerime de bir şey olacak korkusundan evlenmeli miyim diyorum? Ama sen baba! Sen.."

Onun katilinin karısı olamazdım ben. O adamın çocuklarını doğuramazdım. Bana dokunmasına, yüzümü buruşturarak gelen mide bulantısıyla birlikte hızla elimi dudaklarıma bastırdım. Ölmeyi tercih eder, ama yine de..

Ölüm.

Son zamanlarda kafama çok takılıyordu.

Ölüm, ölmek ve öldürmek.

●*

Hayat bazen yapmayı düşünmediğimiz şeyleri bile yaptırabiliyordu bizlere. Hayatımızın birer sınav, görevimizin de o sınavları başarıyla tamamlamak olduğunu bilsekte bazen dayanamıyor bazen hayatla ilişkimizi zamanından önce kesmek durumunda kalabiliyorduk. İntihar, bu zamanda devreye giriyordu.

Gözleri kararmıştı. Kararını vermiş kimseye zararı olmadan kendine iyiliği yaparak ölüme gidecekti. Ölümden korkmuyordu, sonunda gideceği yer olduğunu bilerek babasına kavuşmanın hasretiyle yanıp tutuşurken bu acımasız dünyadan da kurtulmayı diliyordu. Bu cehennemi yaşamaktansa bu zalim dünyaya sonsuza dek gözlerini yummayı yeğlerdi.

Konağa vardığında kimseye görünmeden odasına çıkmaya çalıştı fakat karşısına çıkan annesiyle derin bir nefes aldı. "Konuşmamız gerek Hivda."

"Yorgunum. Yatmak istiyorum."

"Olanları duymuşsundur?"

"Anne! Yatmak istiyorum." Dilşah memnuniyetsizlikle başını sallarken hızla merdivenleri çıkmaya koyuldu Hivda. Dudaklarında uzun zaman sonra bir buruk gülümseme, babasına kavuşmanın heyecanı vardı üzerinde.

Odasının içerisindeki komidine doğru ilerledi, içinden bir fotoğraf alarak bir kaç dakikasını öyleyece fotoğrafla bakarak geçirirken, en doğru kararın bu olduğu gerçeğini kendisine kabul ettirmişti. Kabul etmeye öyle meraklıydı ki zaten. Bir yandan ağabeylerini düşündü. Onlar yapayalnız kalacaklardı. Kendisine olan bağları öyle güçlüydü ki, babalarından kısa bir süre sonra kendisinin ölümüyle yıkılacaklardı belki.

"Ama her şey bir yandan da sizin için."

Belki kendisi olmaz bir başkası evlendirilirdi. Ve düşmanlık son bulurdu.

Fotoğrafı yatağın üzerine bırakarak kıyafetlerini hazırladı. Odasının içerisinde banyosu olması kendisi için oldukça büyük bir avantaj olmuştu her zaman. Banyoya geçtiğinde arkasından kapıyı kapattı. Kısa bir duşun ardından üzerini hızla giyindikten sonra, karşısına geçtiği aynaya bir süre öylece baktı.

Kahverengi saçları, kahverengi gözleriyle oldukça güzel bir kız olmuştu. Herkesin hayran olduğu, her ailenin kendisine gelin almak istediği bir kız. Güzelli Mardin'e nam salmıştı.

Her güzelin bir derdi olurdu.

Olmuştu da.

"Hayat işte, bu böyleydi. Bazı zamanlar tek kurtuluşumuz ölüm oluyordu.." diye mırıldandı kendi kendine.

"Korkma."

Aynaya fırlattığı şeyle birlikte cam paramparça olurken yere düşen bir parçayı aldı.

"Korkma Hivda. Babanı düşün." Gözlerini kapattı ve kendine son kez seslendi.

"Korkma."

Yazar: Bycawx
İnstagram: bycawx

SİYAH GÜL Where stories live. Discover now