§ Otuz İki §

15K 854 182
                                    

Odadan çıkar çıkmaz birine çarpmamla yeri boyladım. Neden hiçbir şey yolunda gitmiyordu ki? Ya da her şey mahvolmak zorunda mıydı?

"Pardo... Neredesin sen Derin?" Çarptığım kişinin Anka olduğunu görünce nefesimi dışarı doğru üfledim. Hafifçe gülümseyerek, "Sizi bekliyorum hanımefendi." dedim. Gözlerini devirip kartı okuttu ve kapıyı açtı. O girdikten sonra ben de bir adım attım. Kapının eşiğinde durup arkama baktım. Ekin gerçekten o kızın onu öpmesine izin vermiş olamazdı, değil mi? Tamam, peşimden gelmemiş olabilirdi ama bu onu öpmesine izin verdiği anlamına da gelmiyordu. Ellerimle yüzümü sıvazlayıp hızla içeri girdim ve kapıyı kapattım. Anka'yı odada göremeyince lavaboda olduğunu anladım.

"Ne giyeceğiz? Fikri olan parmak kaldırsın." diye bağırdım. İçeriden gülme sesi geldikten birkaç saniye sonra, "Şu anda parmak kaldıramıyorum ama geliyorum." dedi. Yatağıma oturdum ve onun çıkmasını bekledim.

Moralim her şeye bozuluyordu. Doğum günümü kimse hatırlamamıştı. Veda gecesini bugün yapacaktık. Ama doğum günümde hiçbir etkinlik yoktu. Sürpriz yapacak olsalar Anka ağzından kaçırabilirdi. Ama ona söylememiş olmaları imkansızdı. Çünkü burada en sevdiğim pastayı sadece o biliyordu. Ayrıca erken hediye verme durumu da olmamıştı. Gerçi kimse hatırlamamıştı.

Oflayıp yataktan kalktım. Lavabonun önüne gidip kapıyı tıklatacağım sırada kapı açıldı. Korkuyla elimi kalbimin üzerine koydum.

"Yuh Anka!"

"Kızım nereden bileyim senin orada olduğunu?" Kafasındaki havluyu çıkarıp sandalyeye astı. Ben de kendime havlu aldım ve kısa bir duş aldım. Çıktıktan sonra ıslak saçlarımı tararken aynı zamanda Anka'yı izliyordum.

"Öncelikle bu bir parti olduğundan şık giyineceğiz. Abartmayacağını söyleyen cümleler duymak istemiyorum. Şimdiden uyarayım." dedi Anka. Saçlarım açıldığında tarağımı aynanın önüne koydum ve yatağın üzerine serdiği elbiselere baktım.

"Hangisi?" diye sordu. O kadar çok çeşit vardı ki seçim yapmak oldukça zordu.

"Bence sen bir ön eleme yap. Hem bu sırada ben de giysi seçmiş olurum." Onayladığında dolabıma yöneldim. Birkaç etek, büstiyer, elbise çıkardıktan sonra pufa oturup Anka'nın benim için kıyafet seçmesini bekledim. Bu elbette kolay değildi. Anka seçiyordu sonuçta.

"Bir bakalım." Yatağımın üzerine göz gezdirdi. İlk olarak eline kırmızı bir etek aldı. Onu giyeceğimi sanıp kalkmışken yüzünü buruşturup fırlatınca geri oturdum. Diğerlerine bakmaya devam etti ve beş dakika içinde bütün etekleri eledi. Gözlerimi devirmeden yapamıyordum. Hatta birazdan kendi dolabına yönelirse şaşırmazdım.

"Ah, buldum sanırım!" İki eliyle tutup yukarı doğru kaldırdığı elbiseyi inceledim. Çok beğenerek aldığım ama giymediklerimden sadece biriydi. Askılı ve miniydi. Kumaşı kadifeydi. Sırtında da çok hoş bir dekolte vardı. Ben bunu daha önce neden giymediğimi düşünürken Anka'nın yüzüme doğru attığı elbiseyi havada yakaladım.

"Başka bir şeye bakıp fikrimi değiştirmeden giysilerini topla ve elindekini giy." Sevdiğim elbiselerden birini seçmesine sevinerek yatağımdakileri topladım. Dolaba tıkıştırdıktan sonra üzerimi değiştirdim. Elbise üzerime tam oturmuştu ve ben bu görüntüye bayılmıştım.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Yaz KampıWhere stories live. Discover now