Flashback ⁞ I

430 19 21
                                    

New York sakinleri için çok yoğun bir gündü. Tatil sezonu yaklaştığından dolayı insanlar Alışveriş derdindeydi. Öğle saatlerine doğru gökyüzü kararmaya başladığında insanlar bunun şiddetli bir fırtınanın habercisi olduğunu düşünüp işlerine devam ettiler.

Gökyüzünde deliğe benzeyen bir şekil ortaya çıktığında neredeyse herkes işini bırakmış gökyüzüne bakıyordu. Hangi ırktan olduğu bilinmeyen bir takım canlı, kara deliğin içinden geçerek New York'a ulaşıyorlardı. Orda bulunan herkes telaş ve korku içinde saklanabilecekleri yerleri aramaya koyuldular...

Olanları televizyondan izleyen karı ve koca korku içinde önce birbirlerine sonra da her şeyden habersiz ponyleriyle oynayan küçük kızlarına baktılar. Küçük kız ortamda ki korkuyu sezdiğinde merakla kafasını kaldırıp önce annesine sonra da babasına baktı. Genç kadın, kızının meraklı bakışlarına karşı sessiz kalamayacağını bildiği için kocasına döndüğünde konuşmak için ağzını açmıştı ki; pencereden giren birkaç kol genç kadını alarak parçalarına ayırdığında, kadının kanı odadaki her şeye sıçradı.

Sevdiği kadını gözlerinin önünde kaybeden genç adam ise gözyaşları içerisinde çabucak kızını alarak saklanabilecekleri tek yer olan merdiven altında ki küçük depoya doğru koşmaya başladı. Depoya geldiklerinde genç adam hiç vakit kaybetmeden deponun kapısını açtı ve küçük kızı oraya yerleştirdi. Kendisi de girmeye yeltendiğinde deponun küçüklüğünden dolayı giremeyeceğini anlayarak geri çekildi. İçeriden onlara doğru gelen adım sesleriyle artık kendi sonunun da geldiğini anladı. Küçük kıza burukça gülümseyerek güven verici bir ses tonu ile "Annen ve baban seni çok seviyor Wena, bunu sakın unutma." dedi ve deponun kapısını kapattı. Karanlıkta kalan küçük kızın gözyaşları sessizce yanaklarından aşağıya doğru akmaya başlamıştı. Elindeki kan bulaşmış pony'sine sıkı sıkı sarıldığında gözlerini kapattı ve kısık bir sesle "Korkma Charlotte ben burdayım. " dedi.

Nihayet Avengers savaşı kazandıktan sonra, olayların hemen ardından polis ve itfaiye ekipleri evlere teker teker girip yaralı var mı diye kontrol ediyorlardı. Camları kırılmış olan eve girdiklerinde etraf kan içerisindeydi. Orta yaşlarda ki bir kadın evin içine doğru dikkatlice ilerlerken bir yandan da "Kimse var mı ? Yardım için burdayız eğer sesimi duyuyorsanız lütfen bize bir işaret verin. " diye bağırıyordu. Merdiven altındaki küçük deponun önüne geldiğinde içeride birisinin olabileceğini düşünerek kapının önüne eğildi ve yavaşça kapıyı açtığında yüzü ve bedeni kan içinde kalmış, ağlamaktan gözleri kıpkırmızı olmuş küçük kızı gördüğünde ona güven verici bir şekilde gülümsemiş, onu dışarıya çıkartabilmek için elini uzatmıştı. Kız tedirgin bir şekilde kadının elini tuttuğunda kadın onu dışarı çekti. Onu kucağına alarak yumuşak bir ses tonu ile "Herşey geçecek tatlım artık güvendesin . " derken kız ile birlikte evlerinden çıkarak polis arabasına bindirdi...

Bir hafta sonra

Yetimhane müdiresi kadın, arkasında polisler ve yanında küçük Wena ile onlara verilen adrese gelmişlerdi. Kadın emniyet kemerini çıkartıp arabadan indikten sonra arka kapıyı açıp küçük kızın kemerini çıkarttı ve inmesine yardımcı oldu. Kız kadının elini sımsıkı tutarken, ondan ayrılacak olmak hiç hoşuna gitmiyordu . "Gitmeseniz olmaz mı Bayan White ?" diye sorduğunda kadın gülümsedi ve "Ama biliyorsun tatlım yetimhanenin tek müdiresi benim ve diğer çocukların bana ihtiyaçları var. "

İkili, arkalarında polis memurlarıyla, en sonunda kapıya geldiklerinde Rowena'yı teslim etmekle görevli müdire kapıyı çaldıktan sonra Wena'yı biraz ileriye iterek omuzlarından tuttu.

Çok geçmeden kapı açıldıktan sonra, onları tebessüm ile karşılayan genç hanıma dönen müdire zaten bariz olan konu için direkt lafa daldı.
"Yeğeninizle tanışın Bayan Dreamer, bu Rowena. Konuştuğumuz gibi bugün yasal olarak onun ailesi sayılıyorsunuz. Halana merhaba desene tatlım. "

Rowena çekinerek geri geri adımlarken Elizabeth onun önüne eğilerek gülümsedi .
"Selam Wena, tekrar görüşmek çok güzel . Artık emin ellerdesin ." 

Rowena acıyla tebessüm ederken başını eğdi.
"Teşekkür ederim, hala . "

"Hayır hayır, hala değil bebeğim ."
dedi Elizabeth . Üzüntüyle karışık hasretle ona sarılırken devam etti . "Yalnızca Elizabeth ."

Family | Avengers Texting Where stories live. Discover now