hatalarım varsa ne yapıyoruz öpüşüyoruz 😽🍭💛
Yirmi yıllık hayatım boyunca birçok kere değişik yöntemlerle uyandırılmıştım. Mesela annem uykumun ağır olduğunu ve beni uyandırmanın çok zor olduğunu söylediğinden sabahları kulağımın dibinde korna öttürürdü. Üstelik hiç de üşenmeden gitmiş korna almıştı sırf sabahları beni uyandırmaya çalışırken kıçından terler aktığı için. Bir keresinde de megafonla kulağımın dibinde adımı art arda bağırmıştı, söylediğine göre anca on yedinci bağırışında tepki göstermişim sesine. Belki de bu yüzdendi kulaklarımın yeterince iyi duyamaması. Annem zamanında fazlasıyla uğraşmıştı. Diğer uyandırılma şekillerinden biri de kardeşimin beni yataktan aşağı yuvarlamasıydı. Her sabah. Her sabaha yerde yuvarlanarak açardım gözlerimi ama yine kendiliğimden uyanırdım, bu bile uyandıramazdı beni. Bir sabah kardeşimin beni kıçımdan tekmeleyerek itmesine şahit olana kadar deli gibi yattığımı, bu yüzden de geceleri yataktan düştüğümü zannederdim. Gerçek su yüzüne çıkınca evde kovalamıştım küçük canavarı.
Annem hep üniversite için uzağa gittiğinde nasıl uyanacaksın sen diye yakınırdı, şansıma oda arkadaşım Do Kyungsoo adında arada bir şiddet yanlısı fakat tam bir pofuduk çıkmıştı da sabahları nasıl uyanacağım diye düşünerek kendimi yiyip bitirmiyordum çünkü Kyungsoo bir güzel uyandırıyordu beni. Hiç de acımıyordu üstelik. Bir sabah kulaklarımdan çekerek kaldırmıştı yataktan beni, kopacak sanmıştım kulaklarım. Bir başka sabah kafama yastık fırlatmıştı. Sertçe. Ve sanırım bi' yirmi kere falan. Yüzüstü yattığım zamanlarda da popoma vurarak uyandırırdı beni. Şakam yok, bir keresinde beş parmağının da izi çıkmıştı popomun üstünde. Bir hafta parmak izlerini taşıdım vücudumda. Tenimin hassas olduğunu fark edince çok üzülmüş krem vermişti bir daha canımı acıtmayacağını tembihleyerek. Arada bir yakıyordu canımı ama iz kalmayacak şekilde yapmaya özen gösteriyordu, artık kulaklarımı çekerken bile gözlerimin içine dikkatlice bakıp canımın yanıp yanmadığını kontrol ediyordu gizliden gizliye. Kyungoo sağ olsun son bir yıldır bir fil kadar ağır olan uykum artık bir fil ağırlığında değildi. Yavaş yavaş ilk denemelerinde uyanabiliyordum ve anneme bunu anlattığımda telefonu Kyungsoo'ya vermemi istemiş, beş dakika boyunca ona teşekkürlerini ileterek sevgi kusmuştu. Annemin de dediği gibi, ben Kyungsoo olmadan yaşayamazdım. Tabii annem böyle dememişti canım, ben biraz kibarlaştırmıştım sözünü.
Birçok değişik yöntem görmüştüm şu yaşadığım zamana kadar lakin hiç parmağıyla yanağımı delmek istercesine dürten biri tarafından uyandırılmamıştım. Biri sürekli parmağını yanağıma bastırıyor, öyle derine derine ki parmağını ağzımın içinde hissedebiliyordum, sonra geri çekip tekrar bastırarak oynuyordu yanaklarımla. İki ay sonra yirmi birime girecektim fakat hiç böyle bir uyandırma şekli görmemiştim, yemin ederim. "Günaydın, Byun. Sonunda." Her zamanki gibi. Önce sesi geldi şerefsizin, ben gözlerimi yanağımdaki delinmeye dayanamayarak açınca da görüntüsü. Gereksiz derecede uzun olan işaret parmağını nihayet yanağıma batırmayı kestiğinde neredeyse uyuşmuş olan yanaklarıma ellerimi götürüp ovaladım. "Böyle mi uyandırılır?" Sanki squishy oyuncağıydı yanaklarım, hale bak, bir yanaklarım yüzünden uyandırılmamıştım o da olmuştu. Sehun hemen yanımda yüz hizame gelecek şekilde dizlerini kırarak yere çökmüş beni izliyordu yüzünde tatmin olmuş bir gülümsemeyle.
"Doğrusu yastığı suratıma fırlatana kadar yaşamadığına oldukça emindim. Gözlerini hastanede açmadığın için teşekkür etmelisin, şu kadarcık kalmıştı ambulansı aramama." diyerek baş ve işaret parmaklarıyla minicik bir miktar olduğunu gösterdiğinde gözlerimi devirdim ama bir yandan da gülüyordum. Sehun'un uyanmadığım için bana bir şeyler olduğundan şüphelenerek ambulansı araması düşüncesi komik gelmişti. Eğer gözlerimi bir hastane odasında açsaydım buna hayatımın sonuna kadar gülerdim. Ki Sehun ortalığı hemen ayağa kaldıracak biri gibi duruyordu. Chanyeol gibi mesajlarına iki dakika geç cevap vermeyin önce arayıp, onu da yanıtlamazsak kapınızda bitip, en son artık sizi dışarıda da bulamazsa tüm yakınlarınızı aramıyordu ama ufacık bir ateşlenin hemen doktora götürmek isterdi sizi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fotoroman // sebaek
Short Story- Ya bu ateş bir gün sönerse? - O zaman tekrar yakarız.