1. Bölüm

7.5K 517 171
                                    

Güzel bir kurgu ile karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz. Lütfen desteklerinizi eksik etmeyin.

İyi okumalar.

...

Ay, karanlık gecede ki tek ışıktı. Kocaman bir çınar ağacının üstünde etrafı izleyen bir kuş ve Etrafta dört nala giden attan başka bir haraketlilik yoktu.

Ay, sanki bilerek ışığını giden atın üstünde yoğunlaştırdı. Atın üstünde bir karartı belirdi. Atın beyaz rengi parıldarken, üstünde ki karartı da belirli bir şekil aldı.

Atı gibi bembeyaz olan uzunca bir pelerin giymiş biriydi bu. Kuş sanki atın üstünde ki kişiyi daha iyi görmek ister gibi öne eğildi. Atı süren kişi sürekli düşen pelerinin şapkasını düzeltirken arkasına bakıp duruyordu.

Birinden kaçtığı çok belliydi.

Kuş ötmeye başladı.

Peki kimden kaçıyordu?

...

Jimin atına daha hızlı gitmesi için komut verirken, arkasına bakıp duruyordu. Takip edilmediğinden emin olması gerekiyordu.

Atı yavaşlamaya başladı. Jimin yavaşladıklarını hissedince korkuyla atına baktı.

"Lütfen Elizabeth! Biraz daha dayan. Şimdi olmaz." Elizabeth sahibi için daha da hızlanırken, jimin rahat bir nefes verdi ve tekrar arkasına bakmadan önce Elizabeth'in bembeyaz yelesine öpücük kondurdu.

Yaklaşık üç saattir aralıksız yol almışlardı ve jimin Elizabeth'in her şeye rağmen iyi iş çıkardığını biliyordu. Tek eliyle atı sürerken diğer eliyle de çantasında ki haritasını çıkardı.

" Bak Elizabeth, yaklaşık yarım saat sonra merkez şehre varmış olacağız. O yüzden biraz daha dayan lütfen."

Elizabeth, jimin'i anlamış gibi, olduğundan daha hızlı gitmeye başlayınca kısa süre için de merkez şehre varmışkardı. Elizabeth artık koşmuyor, sadece yavaş bir şekilde yürüyordu. Jimin, pelerininin şapkasını indirdi.

Şehrin alevden ışıkları ile heyecanlanan jimin, şehrin ortasında ki büyük tepede bulunan şatoya baktı. Anlatılanlardan daha da büyüktü. Jimin, şehrin güzelliğine dalıp gitmişken, Elizabeth sinirle homurtular çıkarmaya başladı.

Jimin, bu homurtular ile kıkırdarken, Elizabeth'i sağ taraflarında kalan göle doğru yönlendirdi.

"Benim kızım susamış, öyle değil mi?"

Elizabeth, bir kaç homurtu daha ortaya saldığında jimin onun başını okşadı.

"Bak ileride kana kana içebileceğin su var. O yüzden artık mızmızlanma."

Gölün kenarına geldiklerinde, jimin Elizabeth'in üstünden indi. İleride duran ağaca doğru adımlarken, Elizabeth çoktan su içmeye başlamıştı.

Jimin, kendini yere attığı gibi Koca ağacın gövdesine yaslanıp gözlerini kapattı. Kısa bir süre sonra Elizabeth'de su içmeyi bitirip jimin'in yanına gelmişti ve burnu ile onu dürtüyordu.

Jimin, rahatsız bir şekilde kıpırdanırken mırıldandı.

"Ne senin için ne de benim için erzak kalmadı Elizabeth. Şehirden senin için alacağım."

Gözlerini açmadan söyledikleri ile Elizabeth'in onu dürtmesi durmuştu. Jimin, onun tekrar su içmeye gittiğini düşündü. Ama dakikar geçmesine rağmen gelmeyince gözlerini açtı ve etrafına baktı. Elizabeth, yoktu.

Disappear {Jikook} Donde viven las historias. Descúbrelo ahora