Bana çok küfür edeceğinizi biliyorum, hepiniz yeni bölüm bekliyorsunuz, haklısınız, uzun zamandır yazamadım.. Ama hiç müsait de olamadım, Üniversite için Samsun'dan Ankara'ya geldim.. Yurtta kalmaya başladım, ki buna hiç alışamıyorum inanın, yurt hayatı bambaşkaymış.. Sessiz ortam yok, rahat edeceğim yer yok, kafam karmakarışık ve hepsinden öte aile özlemi çekiyorum.. Bu yüzden kızmayın lütfen.. Her ne kadar hayatım zor da olsa hep aklımdasınız, hep💞yazacağım, burayı bırakmayacağım emin olun ❣️◾ ◾ ◾
Tam arkamda, göğsü sırtıma yaslı olan adamın sesi zihnime pek etki etmedi, karmakarışıktım.. Duygularım birbiri içine girmiş gibi çıkmazdaydım.. Karnımın üstündeki koca elini hissediyor ama bana yaşattığı duyguya tek bir gözle bakabiliyordum, ihtiras..
"Bak, beni bırak tamam mı Hakancığım?!" Dilan'ın çığırtkan sesiyle kısık gözlerim ona döndü... Kalçasını kapatmayan siyah geceliği ve beline kadar inen dalgalı siyah saçlarıyla Hakan'ın elinde oyuncak bebek gibi debeleniyordu.. "Gideceğim öpüşeceğim şuradan biriyle!" işaret parmağı ilerideki kalabalık caddeyi gösterdi, gözleri ise fersizce adamın yüzündeydi. "Ama seninle olmaz.. Seni unuttum ben!"
"Ya ben neden boşta kaldım böyle?!" Zeyno da arkamdan sinirle sitem ettiğinde yönümü ona dönmedim, yerim çok rahat ve konforluydu.. Dinçer'in göğsü... Kocaman rahat bir yatak gibiydi, keşke yatsaydık..
"Dinçer abi." diye mırıldandım kısık bir sesle... Öyle ki bu hengame arasında duyacağından emin bile değildim.. "Dinçer abiciğim..." karnımın üstüne duran eline tırnaklarımı tüm gücümle geçirdim, kasıklarımda olan sızı aklımı bulandırıyordu... Öyle ki bu sızıyı bir an önce dindirmek istiyorum.. "Hadi öpüşelim!" sırtımı yasladığım beden bir anlığına kasıldı, tenimin altında hissettiğim teni gerilmişti. Kokusu ise, başımı döndürecek kadar mükemmeldi. Amber kokusu.. Ateşimi daha da harlıyordu..
Gözlerim Hakan'ın kıskacından kurtulmaya çalışan Dilan'ın üstündeyken başımı kedi gibi yasladım ardımdaki adamın omzuna... Aklım bulanıktı, tenime damla damla düşen yağmur taneleri küçüktü ama ruhumu titretecek kadar soğuktu.. "Anlamadım?!" duvarları yıkacak kadar katı çıkan sesiyle derin bir iç geçirdim, içim titriyordu.. Karnımın üstündeki koca eliyle etimi sıktığınfa kendime gelmemi ister gibi yavaşça sarstı beni.. "Öpüşelim mi?!"
Saçlarımın arasında gezinen nefesini sertçe üfledi, nerdeyse bacaklarımı birbirine bastıracaktım. O kadar anlam vermediğim ama şehvetle dolduğum bir andı ki..."Hadi öpüşelim nolur?!" yaramaz ellerimi tırnaklarımı geçirdiğim teninden çekerek saten geceliğin sardı cansız vücudumu salakça ona çevirdim, kolları arasında bedenine sürtünerek döndüm yönümü ona.. Geceden kara zehir gözleri gözlerime değdi, bakışları alev alevdi.. Gür sakalının sardığı yüzü dokunuşum karşısında tepkisizliğinin duvarlarını yıkıyor, yerine bambaşka bir duyguyu harlıyordu... Ellerim, parmaklarım cilveli bir edayla gezindi kolunda. Yüzümde sarhoşluğun verdiği gülümseme, gittikçe kısılan gözlerim ve benden üç kat büyük olduğu için ona bakmaktan ağrıyan boynumla babasından çikolata isteyen bebeydim.. Ama ben Dinçer'den çok başka şeyler istiyordum, fark buydu..
Dirseğinden omuzlarına doğru yavaşça sürtünen parmaklarımla belimdeki elleri daha da sertleşmişti. Beni kendine doğru çekmiyordu ama her an çekecek kadar sıkı tutuyordu. "Ne diyorsun Cennet?!" diye yüzüme karşı konuştu, anlam vermeyen tok sesiyle.. Dudaklarına inen gözlerimle nefes alışverişlerim hızlandı, iki kalın, kiraza benzeyen et yığını bana şu anda ulaşmak istediğim bir su gibiydi.. "Eve gideceğiz, rahat dur!"
"Yoo banane?" dedim ellerim kaslı omuzlarına tutundu, onun gözlerinde çakan şimşeği kasıklarımda hissediyordum.. "Hadi öpüşelim Dinçer abiciğim!"
❣️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYDIN MAHALLESİ
Teen Fiction"Peki ya sen?!" diye sordum çatallaşan sesimle. Anın stresiyle dudaklarımı yaladığımda gözlerini dudaklarıma indirip bir müddet orada tuttu. Alnında beliren mavi damarı soluk ışığa rağmen fark edebiliyordum. "Sen de çıkacak mısın benim hayatımdan Di...