Than him.

815 108 352
                                    

Mermi. Evin her odasında, sadece ben ve Harry tarafından belirli yerlere saklanan ve şu an hepsini aradığımız şey.

Bulamamamdan daha kötü olan şey ise lazım olmasıydı.

Ben banyoda ararken, Harry mutfağa inmişti. Beraber bakmamız normal şartlarda daha iyi olurdu fakat zaman bizi zorluyordu.

Dışarıdaki Adam bizimle beraber hareket ediyordu, özellikle benimle. Aşağı indiğimde aşağı iniyordu. Odaya çıktığımda pencereye tırmanmaya çalışıyordu. Fakat bunun dışında bize zarar verecek, korkutacak hiçbir şey yapmıyordu. Yanlızca bir adam, bizi, her hareketimizi izliyordu. O kadar.

"Louis! Tamam!" Harry seslendiğinde, bulduğunu anladım. Elimdeki mermileri belime sıkıştırdığım silahıma doldurdum. Aşağı, mutfağa indiğimde Harry'nin de aynısını yapmaya çalıştığını gördüm. "İzin ver, yapayım." Titreyen elinden aldığım mermilerle silahını doldurdum.

Henüz bir askerken tanışmıştık ve her zaman kendi silahının olması, nasıl kullanacağını bilmesi taraftarıydım. Bazen bahçemizde atış yapardık, Harry silahı iyi tutuyor, göremese bile hedefi seçiyor fakat tetiğe basamıyordu. Karşısındaki şey deneme tahtası olsa bile zarar verme düşüncesinin dahi onu mutsuz ettiğini biliyordum. Fakat şimdi, başımız beladayken yapılması gereken ikinci bir seçenek bulunmuyordu.

Silahı tutmasını sağladıktan sonra titreyen ellerini tuttum, "Harry, biliyorum bunu istemiyorsun, ben de istemiyorum ama kendimizi koru-" Sözümü odayı, hatta tüm evi aniden kaplayan karanlık kesmişti.

"Louis..." Bir anlık irkilmem onu tedirgin etmiş olacak ki, yaklaşıp sıkıca belime sarıldı, kollarımı ona sardım. Sevgilimin sonsuz karanlığın içinde yaşadığını, odanın büründüğü karanlığı fark edemediğini hatırlamamla onu bilgilendirmem gerektiğini fark ettim. "Elektrik kesildi."

Her ne kadar tehlikeli, saçma ve mantık dışı olsa da bakmalıydım.
Harry'nin elini tutarak arkamdan gelmesini sağladım. "Dışarıda ne yaptığını görmemiz gerekiyor." Dedim sessizce. "Harry, yanımdan ayrılmaman gerekiyor sevgilim. Yakınımda dur, tamam mı?" Kafasını sallarken uzattığım elimi vakit kaybetmeden tuttu. Birlikte üst kata çıkıyorduk.

Harry odamızın kapısını hafif aralık bırakmıştı, bu sayede içeriye girmeden de onun pencerede olup olmadığına bakabilirdim. Fakat beni görmemeliydi, kafasını aşağı eğmiş bir şeyleri duymaya çalışan sevgilime baktım. "Burada bekle aşkım, kapının aralığından bakacağım." Onayladığında elini hafifçe bıraktım. Kapının ardına geçtim ve eğilerek camı kontrol ettim. Kimse yoktu.

"Burada değil, içeri gireceğim." Kapıyı iyice araladım, Harry yavaşça arkamdan geliyordu. Odaya ondan önce girdim ve aceleci adımlarla pencereye yaklaştım. Herhangi bir atağa karşı silahımı sıkıca tutuyordum, kafamı eğip dışarıya baktığımda onu bahçenin girişinde dururken gördüm.

Görür görmez geri çekilsem de beni fark etmişti, biliyordum. Bahçenin girişinde, kıpırdamadan öylece duruyordu. Elinde büyük bir sopa vardı, ucunda çivilerin olduğunu görebiliyordum.

Sadece bir saniyeliğine nasıl göründüğüne dikkat ettim. Kısa boyluydu, boynundaki büyük zincir göğsüne kadar uzanıyordu. Siyah giyimliydi, mavi bir maske takıyordu. Maskesinin üzerinde garip noktaya benzer şeyler olduğunu anımsadım. Duvarımıza tırmanmaya çalıştığı zaman ona dehşetle baktığımda dikkat edemediğim şeyleri şimdi fark ediyordum.

"Dışarıda." Harry'i bilgilendirmem gerektiğini kolumu çekiştirdiğinde hatırlamıştım. Ona döndüm, gözyaşları durmuyordu, yaklaşıp başının üstünü öptüm. "Gerekirse sabaha kadar böyle bekleyeceğiz, en azından birileri gelir, değil mi?" Umutlandırma çabalarıma bir cevap vermek yerine kafasını göğsüme bastırıp ağlamaya devam etti. "Bebeğim yapma. Elimizde yeterince silah var, kapımızda birsürü kilit var, camlarımız kırılmaz. İçeriye istese de giremez." Geri çekilip elinin tersiyle gözyaşlarını sildi. "O zaman onu buradan kovalım Lou, ateş edelim. Komşular duyup çıkacaktır ve içlerinden biri kesinlikle polisi arar."

Nothing More Than A Murderer || ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin