21. Bölüm

3.2K 217 9
                                    


Keyifli okumalar,

Kenan Zehra ablasıyla yemek masasından hala kalkmamıştı, bu yeme içmeden değildi. Aksine yemeden de insan tıka basa doluyormuş. Masanın ortasında duran kağıt bir bombadan farksızdı, çoktan patlamış, herşeyi küle döndürmüştü.

Ablasından hala tek kelime duyamamamıştı, içinde adil bir mahkeme kurduğunu biliyordu. Ama yinede bir şeyler söylemeliydi Kenan'a, istediklerini duymaya ihtiyacı vardı. Gözlerini bir an bile ablasından ayırmadı. Ablası ise nemli gözlerle dalgın bir şekilde kağıda bakıyordu. Gözlerine inanmak istemiyor gibiydi.
- Bir şey söyle lütfen abla, yüreğinden gelen sese ihtiyacım var.
Titreyen sesine engel olmaya çalışıyordu, oğlum kelimesi, çok ağır, çok kutsal geliyordu.

- Gördün mü? Abla, içerde oturan ve her şeyden habersiz küçük çocuk benim oğlum, ve ben bugün öğreniyorum. İhanetlerinin hesabını ödetemeden, vicdansızlıklarına mahkum olmuşum. Sen söyle ne yapmalıyım.

- Ben hala inanamıyorum. Ne yapmayı düşünüyorsun oğlum.
- Tabi ki en kısa zamanda oğlumu ellerinden almayı düşünüyorum. Bugün mahkemeye avukatımla babalık davası için baş vurdum. Abla senden bir şey isteyeceğim. Aslı'yı arayıp Yusuf'un bu gece burda kalmasını istiyebilirmisin? akşamın geriye kalan kısmını sadece oğlumla geçirmek istiyorum.
- Tamam ararım merak etme sen.

Kenan masadan ağır bir şekilde kalkıp dna kağıdını eline alıp cebine koydu. Artık içeri oğlunun yanına gidip zamanını ona harcamak istiyordu. İstediği gibi olmayacaktı ama, olduğu kadarla yetinecekti.
Zehra ablasınada kendisine gelmesi için gereken zamanı vermiş olacaktı.

Salona geldiğinde duyduğu kıkırdama sesleriyle gözleri sesin sahibini çoktan bulmuştu. Oğlu üçlü koltukta uzanmış televizyondaki çizgi filme iyice kapılmıştı.
Manzara tam seyretmelikti, ellerini bağdaş yapıp yanındaki duvara yaslandı, seyretmeye değer şeyler seyredilirdi, o da öyle yaptı.

Geçen süreyi bilmeden omuzunda hissettiği elle arkasına baktı Kenan. Galiba ablası ondan daha çabuk atlatmıştı, öğrendiklerini. Yusuf'un dumayacağında emin olduğu bir ses tonuyla konuşmaya hazırlanıyordu.
- Bak oğlum ne yaparsan yap haklısın. Ama önce oğlunun sevgisini kazanmalısın. Geçen zamanı telafi etmelisin. Yusuf'u hemen alman veya babası olduğunu söylemen doğru bir karar olmayabilir. Gerekeni uzmanlardan yardım alarak yapmalısın.

Kenan oğluna bakarak ablasının dinliyordu, her zaman ki gibi doğru söylüyordu, o bir an önce bağrına basmak isterken, biliyordu ki daha çok zamana ve sabıra ihtiyacı vardı.
- Biliyorum abla, babası olarak bilmesede yanımda olsun istiyorum.
- Zor bir durum farkındayım. Ama yanına alman demek, onu annesinden, kardeşinden ayırman demek. Dikkatli ve hassas davranmalısın.
- Merak etme abla onu üzecek hiç bir şey yapmam.
- Bunu biliyorum. Aslı'yı aradım izin verdi kalmasına, Yusuf'u sabah erkenden gelip alacakmış.
- İzin verdi demek!, teşekkür ettiğimi söyleseydin.

Yaslandığı duvardan ayrılıp oğlunun yanına gitti, usulca oturup seyretmeye devam etti. Yapmak istedikleri çok başkaydı, kucağına alıp öpüp koklamak, bağrına basmaktı. Bunun içinde beklemesi gerekiyordu. Ellerini uzatıp saçlarını okşamaktan kendini alamadı, Yusuf'un farketmesiyle ona bakması, konuşmasına neden oldu.
- Ne izliyorsun bakalım, seni bu kadar güldüren şeyi merak ettim.
- sünger bob amca, sende izlesene benimle, çok komik.
Sanırım bir süre daha bu kelimeyi duymak zorunda kalacaktı. Hala karşısında duran Zehra ablasına bakıp gülümsedi. Şimdilik yanında olmasıyla yetinecekti. Sadece şimdilik.
- İzleyelim bakalım, seninle izlemek daha da keyifli olacaktır.

YIKIM  ( TAMAMLANDI )Where stories live. Discover now