3.Bölüm-Baba ve oğulları

205 43 20
                                    

Mesajı aldıktan sonra hiç düşünmeden kendilerini sokağa attılar,düşünmek için çıktıkları yolun sonu yine aynı yerde-cafe'de- karşılaşmalarıyla son buldu ikisi de fark etmeden gelmişlerdi bir şekilde buraya, ama karşılaşabilecekleri tek yerin orası olduğunu biliyorlardı ağızları söylemese de yürekleri biliyordu ya.Göz göze geldiklerinde ikiside anlamıştı olanları tek bir laf söylemediler etrafta birkaç karga uğultusundan da başka ses yoktu hani derler ya kuşlar yemeğini yemeden diye işte tam o saatlerden biriydi ardından Pelin'in çantasında bulmaya çalıştığı anahtarların hafif tınısı duyuldu bu hafif ses o sessizlikte bir iş makinasının çıkardığı sese eş değerdi neredeyse.İçeri girdiklerinde sessizliği bozan ilk kişi Kerem olmuştu;

"Sanırım ikimiz de aynı şey için sabahın bir vaktinde buradayız."

"Hangi şey...Haa evet şu mesaj saçmalığından bahsediyorsun ben de bu saatte buraya beni görmeye geldiğini düşünmemiştim zaten."

"Saçmalık?Evet beni bu şeyin içine hem sen sürükledin hem de saçmalık olduğunu söylüyorsun.Bana baksana sen ordan bakınca aptala falan mı benziyorum bu saatte dükkana temizliğe,pasta,kek yapmaya falan gelmediğini ikimizde biliyoruz hem kabul et sen de merak ediyorsun hatta meraktan daha fazla korkuyorsun sonuçta cevabı bulamadığımız zaman bize ne olacağını bilmiyoruz değil mi?"

"Korkuyorum evet,merak da ediyorum,dükkanada o yüzden bu saatte geldim belki kafam dağılır demiştim,buraya geldiğini bilseydim gelmezdim.Mutlu oldun mu doğruları söyledim."

"Hani birlikten kuvvet doğar,bir elin nesi var iki elin sesi var,yalnız taştandan duvar olmaz falan gibi atasözlerini hiç duymadın mı?Beraber bulaştıysak beraber bitirelim."

"Öyle olsun."

"İlk sorunun cevabını bulamadan başka bir sorunun gelmesi tuhaf değil mi üstelik bu sefer belli bir sürede yok."

"Evet,sanırım.Galiba soruyu soran kişi cevabı bulamayacağımızı anladı."

"Aslında önceki soruda şık yoktu ama bunda var."

"Anlamadım...Nasıl?"

"Yani o mu bu mu şeklinde bir soru var elimizde cevapta ikisinden biri olmalı."

"Ya cevap şıklarda yoksa..." diye bilmiş bir tavırla karşılık verdi Pelin.

"O zaman soru hatalı olmaz mı?"

"Hadi diyelim bir tanesini seçtik ya cevap yanlış çıkarsa."

"Daha da önemlisi cevabı bulduk diyelim bulduğumuz cevabı nasıl ulaştıracağız."

Tam da o sırada Kerem'in telefonuna bir mesaj geldi;

"Unutma ben senin beyninim."

Kerem korkusunu gizlemeye çalışsada yapamıyordu,Pelinse meraklı ve endişeli bir yüz ifadesiyle bir yazarın yüzünü bir masanın örtüsünü inceliyordu.Kerem,Pelin bir şey demeden telefonu ona uzattı,aslında bu mesaj Pelin'in beklediği türden bir mesajdı bu yüzden zaten maksimum seviyede olan korkusunu biraz daha arttırmamıştı.

"Neden ben,benden ne istiyorsun?" derken Kerem'in sesi ağlamaklıydı zaten kırmızıyı andıran gözleri iyice kızarmıştı,tıpkı bir ateş topunu andırıyordu.Alelacele toplandı.Pelin'in elinden telefonunu kaptığı gibi hiçbir şey söylemeden kendini kafeden dışarı attı.Açık havaya çıktığında kendini yeniden doğmuş gibi hissetmişti,nereye gideceğini bilmez şekilde yürümeye başladı.Biraz yürüdükten sonra tekrar bir mesaj sesi duyuldu,bu sefer mesaja bakmak istemiyordu,yorulmuştu ve daha da önemlisi korkuyordu halbuki en az korkması gereken zaman buydu başına neler gelebileceği konusunda en ufak fikri yoktu.Mesajı açana kadar geçen iki dakikalık zaman içerisinde farklı farklı birçok duyguyu duymuştu.En sonunda elini cebine attı telefonu buldu ve mesajı açtı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 06, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ÖLÜ BEDENLERE RUH OLMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin