2: Orman Yasası

415 60 6
                                    

Karargahtan eve gözleri yarı açık yarı kapalı döndü Sirius. Henüz daha yoldayken uykuya hazırlamıştı kendini. Evden içeri girer girmez esnedi ve ezbere yürüyerek odasına çıkıp, kendini yatağına attı. Battaniyesinin içinde dürüm olduktan sonra sanki hiçbir şey olmamış gibi Moody'nin böldüğü uykusuna devam etti.

Çok net konuşmasına ve bu konuşmasında da gayet ciddi olmasına rağmen Sirius'un Moody'yi kale aldığı yoktu ve görevini yerine getirme niyetinde bile değildi. Hatta ve hatta bu konuda boş boş konuşup arkadaşlarının kafasını yok yere şişirmeye de lüzum görmüyordu.

Tabii ki aynı his ve duygular maalesef Regulus için geçerli değildi. Sabaha kadar gözüne uyku girmemişti ve ilk ışıklara kadar misafir odasında beti benzi atmış bir vaziyette oturmuştu. Midesi de bulanıyordu. Onu ilk gören o sabah erkenci olan Walburga'ydı ve oğlunu neler olduğunu öğrenmek için biraz sıkıştırmak zorunda kaldı.

"Karanlık Lord bana oldukça zor bir görev verdi, anne." diye başladı Regulus, bacağını stresle sallarken "Sadakatimi kanıtlamam için. Ayrıca, bana Ölüm Yiyenler arasında saygınlık da kazandıracak bir görev bu ancak sorun şu ki, görevi nasıl yerine getireceğimi bilmiyorum ve korkuyorum. Karanlık Lord bana hata lüksü vermiyor; Ya yapacaksın ya yapacaksın sinyalleri verdikçe de korkuyorum... Ve çaresizim. Bana akıl ver, lütfen."

"Karanlık Lord'un emrine karşı gelmek olmaz, Regulus." Güven vermeli istercesine, elini Regulus'un bacağına koyup sıvazladı "Sen benim oğlumsun, seni tanıyorum ve biliyorum ki elbette bu görevi er ya da geç, layığıyla yerine getireceksin. Endişelenmeyim deme sakın, elbet bir çözüm yolu bulursun. Ben veya diğer büyüklerin sana bir yol gösteririz... Hem söylesene, ne görevi bu, seni bu kadar korkutan?"

Regulus görevi hatırladıkça gözleri kararıyordu, iç sesi paniğe kapılıyordu "Görevim birini öldürmek ama bu, öyle herhangi biri değil. Karanlık Lord benden hem büyücü dünyasının hem de ailemizin onurunu temizleyecek bir idam gerçekleştirmemi istiyor. Sirius'un idam etmemi istiyor, anlayacağın."

Walburga birdenbire o ismi duyunca donup kaldı. Yoksa bir oğlu daha olduğunu hatırlayıp ona merhamet edilmesi için yalvaracak mıydı? Hayır! Regulus ürkek bakışlarla annesinin tepkisini beklerken, kadın uzun uzun iç geçirdi "Sen yaşıtlarından hatta bazı büyüklerinden bile akıllı bir delikanlısın, Regulus. Her zaman öyle oldun. Unutma sakın, Karanlık Lord sizler, Ölüm Yiyenler, için her zaman en iyisini bilir. Görevini başarıyla yerine getirecek kadar akıllı, becerikli ve hırslısın. Sakın tereddüt edeyim deme!"

Onun için demesi kolay tabii, diye düşündü Regulus. Hayatında hiçbir şeyin -bir böceğin bile- canını almak zorunda kalmamıştı ve şimdi öz ağabeyine kıyması bekleniyordu. Hem annesi hem de hizmet ettiği Karanlık Lord tarafından. Kafasını toplayıp, en azından bir plan yapmaya çalışmak için evden ayrıldı.

O endişe içinde ne yapacağını bilemezken, Sirius için her şey güllük gülistanlıktı. Gününe umarsızca devam ediyordu ve daha şimdiden Moody'nin dediklerini aklından çıkarmıştı. Sabah aldığı görevi tekrar anımsadığında Çatlak Kazan barında arkadaşlarıyla oturan Regulus'u görmüştü ve bir kahkaha kopararak James'in dikkatini çekti "Çatalak, bu sabah ne oldu biliyor musun?"

James, ben ne bileyim, dercesine omuz silkerek dudak bükünce, Sirius devam etti "Bir tane baykuş geldi ama sabahın kör karanlığı falan. Moody göndermiş, acil yazıyordu. Şaşırdım ama aldırış etmemeye çalıştım. Baykuş ciyak ciyak bağırınca bakayım dedim. Moody beni karargaha çağırıyordu, gittim. Bana bir görev verdi. Sıkı dur, göreve bak, bana dedi ki, ben Regulus'un ismini gizlemişim ve şimdi de ceza olarak onu öldürecekmişim."

Sirius yüksek sesle kahkahalar atarken James şüpheci bir tavırla onun bardağına baktı "Dostum, bu senin kaçıncı biran?" Sirius gülmeye devam etti "Kafam güzel değil, oğlum. Tamam, biraz kafa yapmış olabilirim ama uyduracak kadar değil. Aa... Belki Moody de sarhoş olmuştur. Ne dersin?"

Sirius alkolün etkisiyle bağırarak konuştuğu için az ötedeki Regulus ve arkadaşları da onu duymuşlardı. Regulus iri iri gözlerle arkadaşlarına bakarken, Evan Rosier "Artık endişen olmasın, Black." dedi, hafiften de keyif almış görünüyordu "Artık orman yasaları geliyor. Güçlü olan güçsüzü yiyecek." Barty Crouch Jr, Regulus'a destek çıktı "İhtiyacın olan her an yardım için hazırız."

Kafasını, yanındaki arkadaşına bakıyormuş gibi çeviren Regulus çaktırmadan ağabeyini izledi "Kör kütük sarhoş olmuş işte! Muhtemelen saçmalıyor, ne dediğini bilmiyordur."

Evan Rosier onunla alay edercesine kaşlarını kaldırdı "O sarhoş olsa bile, Karanlık Lord sana onu öldürme görevini verdikten sonraki gün bu şekilde saçmalaması sence de oldukça garip değil mi? Bariz bir şekilde senin aldığın görevden haberdarlar ve biraz dram olsun diye Sirius aracılığıyla böyle bir misilleme yapma kararı aldılar."

Barty Crouch Jr. da duyduklarından sonra pek keyiflenmişti "Karanlık Lord sana böylesine bir görev verdiği için heyecanlıydım ama şimdi, olacakları görmek için sabırsızlanıyorum." Regulus kaşlarını çatıp "Aptallaşmayın!" diye çıkıştı "Ben ne kadar güçlü olsam da, Sirius da başarılı bir rakip. Bu işin sonunda, ölen kişi ben olabilirim."

"Tabii ki ölen kişi sen olmayacaksın, Regulus." dedi Rosier, bundan pek emindi "Onu hepimiz gafil avlarsak, o daha asasına dokunamadan işi biter. Biraz da bize güven." Regulus iç geçirip ayağa kalktı "Benim arkamda siz varsanız, onun arkasında da Yoldaşlık var." seyehat pelerinini giydi "Siz, canımı daha fazla sıkmadan evvel, ben eve gidiyorum."

Assassin | Black BrothersWhere stories live. Discover now