.1.

19 1 1
                                    

      Hiç unutamadığınız anlarınız oldu mu? İyi mi kötü mü belli olmayan? Benim o anım kendim için bir hayatın bitişi aynı zamanda da bir hayatın başlangıcıydı. 

    Bundan 35 sene önceydi yani ben henüz 5 yaşındayken. Çok sevdiğim annemle Fransa sokaklarında yürüyorduk. Annemi çok severdim çünkü bana başka sevgi gösterecek bir babam veya arkadaşım yoktu. Annem her zaman bana annelik yaparken bir yandan da babalık yapardı.  Evet babam yoktu. Daha ben çok küçükken beni bırakıp gitmişti. Ne kadar anneme bunun nedenini sorsam da hiç tatmin olacağım cevaplar almamıştım. Kendi kendime düşünürdüm. Acaba babam neden gitmişti? İnsan hiç babasından nefret eder miydi? Ben etmiştim. Hiç görmediğim, sesini duymadığım, baba diyemediğim, sarılamadığım, o sevgiyi hissedemediğim o babam olacak kişiden nefret etmiştim.

    Anneme gelecek olursak ben onu hep sevmiştim, hep onu örnek almıştım. Bir işi yoktu sadece evlere temizliğe gider ve oradan kazandığı parayla ikimizinde ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırdı. Başarabiliyor muydu, geçinebiliyor muyduk? Koca bir Hayır. Her zaman bazı şeylerden eksik kalıyorduk. Ama bu bizi üzmüyordu ikimizin birbirimize karşı olan sevgisiyle yaralarımızı sarıyor ve eksiklerimizi kapatıyorduk...

     Benim hayatımın dönüm noktası olan anlattığım olaya dönecek olursak şöyle devam ediyor. Annemle birlikte pek bilmediğim ama sokakların neredeyse hepsi birbirine benzediği için göz aşinalığı olan Paris sokaklarında yürüyorduk. Annem arada böyle sıkıldığımı anlıyor ve beni eşsiz Paris sokaklarında gezmeye çıkarıyordu. Ben annemin önünde  taş kaldırımda seke seke ilerlerken gözüm bir anda bir yere toplanmış olan kalabalığa takıldı. Anneme orayı işaret ederek kafamı aşağı yukarı salladım. Annemde gidebileceğimi söylediğinde hızla o kalabalığa doğru koştum, annem ise peşimden sadece birkaç adım atarak durdu sanırım bu bana güvendiğinin göstergesiydi. 

    Kalabalığı yarıp herkesin neyi izlediğine bakınca gördüklerime pek anlam verememiştim. Herkes kafasında melon şapka, yüzünde değişik bir makyaj ve siyah beyaz tişörtlü askılı pantolonu olan bir adamı izliyordu.  Bu adamın tek yaptığı şey değişik değişik hareket etmekti. Yaptığı hareketlere anlam veremeyince daha fazla dayanamayacağımı anlayıp yanımda duran amcaya adamı gösterip ne yapıyor anlamında elimi salladım. Amcada onun bir pandomim olduğunu ve yaptığı hareketlerin bir sanata ait olduğunu söyledi. Daha dikkatli izlediğimde gerçekten de hareketlerin göz alıcı tarafları vardı. Elinde bir çiçek varmış gibi davranıyordu ve kokluyormuş gibi yapıyordu. Gözleri benim gözlerimi bulduğunda yanıma geldi ve elindeki hayali çiçeği bana uzattı. Afallayıp ne yapacağımı şaşırdığımda yanımdaki adını bilmediğim ama daha demin ona soru sorduğum amca çiçeği alıyormuş gibi yapmam gerektiğini söyledi. Bende amcanın söylediğine uyup pandomimin elinden hayali çiçeği alıp kokluyormuş gibi  yaptım. Pandomim bu hareketime tebessüm edip önümde reverans yaparak geri çekilip gösterisine devam etti.

    Dakikalar birbirini kovaladı saniyeler geçti ama ben gösteriyi izlemekten asla sıkılmadım. En son pandomim ortada reverans yaparak minibüsüne geçtiğinde kalabalıktan bir alkış koptu ve dağıldılar. Bende o koca daha yeni yeni dağılan kalabalığı aşarak gözlerimi etrafta gezdirdim. Annemi arıyordum ama yoktu banklara oturmuş olabileceğini düşündüğümde adımlarımı nehrin kenarındaki banklara doğru yönlendirdim. Biraz yürüdükten sonra annemin orada da olmadığını farkkettim. Panik yapmamaya çalışarak  geldiğim yere geri döndüm ve bir duvara çöküp annemi beklemeye başladım.

                                                                                                                                                           devam edecek

     

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Nov 23, 2019 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Sessiz PandomimWhere stories live. Discover now