Gitmek

84 6 0
                                    

Ertesi gün sabahın sekizinde alarm sesi ile birlikte uyandı. O kadar yorgundu ki kafasını tekrar yastığa gömesi vardı. Alarmın o bip bip sesleri beynini kemiriyordu sanki. O anın hıncıyla telefonu eline alıp alarmı kapattı ve kıracakmışcasına sıkmaya başladı. Birden küçük bir çatırtı sesi duydu. Gözlerini açtı ve yatakta aniden doğruldu. Kalp krizi geçirecekti sanki. "Allah'ım nolur kırılmasın!"dedi ve telefona baktı. Ekranın ortasında bir çizgi oluştuğunu gördü. "Of! Harika! Ekranı çatlatmışım! Hay ben bu güçlerin..."diye isyan etti. Sonunda uykusu tamamen açılmıştı. Okulda devamsızlık yapmış olduğu aklına geldi bu dersi de kaçıramazdı. Hemen kalkıp tuvalete gitti. Yüzünü yıkayıp dişlerini fırçaladıktan sonra dolabın karşısına geçti. Kapaklarını açıp ne giyeceğine karar vermeye başladı. Dışarısı epey soğuk görünüyordu. Yünlü siyah bir kazak geçirdi üzerine altına da klasik lacivert pantolonunu çekti. Hiç süslenecek bir durumda değildi. Bu yüzden saçlarını taradı ve başına gül kurusu renginde bir bere geçirdi. Koyu kahverengi kaşe montunu da giydikten sonra gitarını alıp çantasına koydu. Sırtına takıp kapıyı açtı. Bugün gitar ödevini vermesi gerekiyordu. Koridorda bir kaç adım attı ve birden babasının odasının önünde durdu. Kapı açıktı ve babası horul horul uyuyordu. Dolunay'ın kafasında bir lamba yandı ve "Neden babamın anılarına bakmayayım?"diye geçirdi içinden. Gitarı yavaşça sırtından çıkarıp yere bıraktı. Odaya parmak ucunda girdi ve babasının başına kadar sakince ses çıkarmadan yürüdü. Yanlış bir şey yapıyormuş hissine kapıldı ama annesiyle ilgili bilgi toplamak zorundaydı. En azından babasının annesiyle ilgili gerçekleri bilip bilmediğini öğrenmeliydi. İşaret ve orta parmağını adamın alnına koydu. Gözlerini kapatıp odaklanmaya çalıştı. Önce kesik kesik çocukluğuna dair anılar geldi. "Evet işte içerdeyim şimdi bana gereken anıları bulmalıyım. Hayır bunlar değil geç."diye söylendi Dolunay. Bir süre sonra "Heh! Buldum!"diye sessizce bağırdı. Sonunda annesini görmüştü:
  "Yusuf annemlerle tanışmayı isteme nolur!"dedi gözleri yaşlı bir şekilde kadın. Yusuf endişeli bir şekilde "Neden? Yoksa benimle ciddi düşünmüyor musun?"
Nalan kafasını yere eğdi ve "Benim annem de babam da yok. Ben kimsesiz büyüdüm. Akrabam falan da yok. Yetimhanede açtım ben gözümü 18 yaşıma kadar geçirdiğim en kötü zamanlardı. Sonra da bir şekilde yolumu buldum işte. Seninle tanıştım hayatımın en güzel anlarını yaşadım. Lütfen bana yine o kötü hatıraları hatırlatma."dedi genç kadın gözleri yaşlanarak. Masmavi gözleri kan çanağına dönmüştü. Yusuf şok oldu ve "B-bunu neden daha önce söylemedin? Bundan neden daha önce haberim olmadı?! Ama nasıl olur? Hangi yetimhane? Nerdeki?" Telaştan deliye dönmüştü. Sonra birden Nalanla göz göze geldi ve kitlendi. Gözlerine bakakaldı. Artık telaşından bir eser yoktu. Yüzünde tek bir ifade kalmamıştı bile. Nalan gözlerinin içine bakıp kararlı bir şekilde "Ben yetimhanede büyüdüm. İstanbul'da bir yetimhane. Tam olarak neresi olduğunu boşvereceksin. Annem-babam yok, akrabalarım da. Benim hakkımda bunları bil yeter. Üzgünüm seni hipnotize etmek istemezdim ama mecburum. Benim hakkımdaki gerçekleri bilmemelisin. Yoksa seni yaşatmazlar."dedi ve gözlerini Yusuf'unkilerden ayırdı. Yusuf başını iki yana salladı ve "Dalmışım herhalde, üzgünüm. Merak etme bu konuyu bir daha açmayacağım."dedi.
                       *********
Birden anı kesildi ve Dolunay gözlerini açtı. Başı dönüp ayakları sendeledi. Neredeyse düşecekti. Apar topar odadan çıktı ve kapıyı yavaşça örttü. Yere oturup gördüklerini düşündü. "Demek babamı hipnotize ederek kontrol ediyordu he? Ama bu hiç adil değil babamın da bilmeye hakkı vardı! Benimde... En azından bir yaratığın yardımına ihtiyaç duymazdım. Bana ne zaman söylemeyi düşünüyordu ki? Güçlerim ortaya çıkınca sakin mi kalmamı bekliyordu?! Bütün bunları bana açıklamadan tek başıma bırakıp gitti! Babam bile bilmiyor ben nasıl bilebilirdim? Aklımı kaçıracağım!"diyerek isyan etti. Gözleri dolmuştu. Cebinden telefonunu çıkarıp saate baktı. "Sekiz buçuk, hâlâ derse yetişebilirim. Hayatımda neler oluyor ben hâlâ derse yetişmeye çalışıyorum. Gerçekten öleceğim artık!"dedi ayağa kalkarken. Gitarı tekrar sırtına takıp botlarını giydikten sonra dışarı çıktı. Annesinin bir trafik kazasında öldüğünü düşünüyordu. "Ama kim bilir belki de yine bir kandırmacadır! Nasıl olsa aklımızla oyun oynayabiliyor!"diye bağırdı genç kız fark etmeden. Bağırdığını fark edince durup etrafına baktı. Arkadan sallana sallana yürüyerek gelen Aslı'yı gördü. "Bu kız şüphesiz sınıfta sevdiğim tek kişi."diye içinden geçirdikten sonra ona el salladı. Uykudan gözlerini açmakta zorlanan Aslı, Dolunay'ı görünce gülümseyip el salladı. Kıvırcık küt saçları önüne geliyordu. Ama bundan hiç rahatsız değildi. Saçlarıyla aynı renk olan kahverengi gözleri sıcacıktı. Samimi bir dost havası vardı onda. Dolunay'ı kendisine çeken de buydu. Samimi ve yapmacık değildi. Yapaylıktan oldukça uzak, yüzünde tek bir makyaj malzemesinin izi olmayan bu kız müziği yaşamının tam ortasına koymuştu. Kendi yazdığı şarkılar bile vardı. Oldukça salaş giyinirdi. Dağınık, hiçbir şeyi takmıyormuş gibi görünürdü. Ama aslında bir çok şeyi kafasına takıp üzüldüğünü bir Dolunay bilirdi. Bir de liseden kalma bir iki arkadaşı. Yaklaşınca birbirlerine sarılıp "Günaydın!"dediler. Aslı "Bir iki gün önce okulda bayılmışsın. Sonra da seni okulda gören olmamış. Dün de bana partiye gittiğimizi söylemem için mesaj atmışsın. Sabah gördüm. Noluyor? Gene ne işler çeviriyorsun bakalım?"dedi alaycı bir şekilde. Bu arada yavaşça yürümeye devam ettiler. "Ah başıma gelenleri bir bilsen! Ayağımı burktum, sanırım birisinden hoşlanmaya başladım, babam bayıldı ve dün dışarda geceye kadar vakit geçirdim babama yalan söylemem gerekti."dedi Dolunay. Aslı hafifçe sırıttı ve "Yoksa o hoşlanmaya başladım dediğin kişiyle miydin?"dedi. Dolunay kızardı ve "Yani sayılır."dedi.
Aslı heyecanlı bir şekilde "Anlatsana nasıl biri?"
"Doktorluk okuyor."
"Vaay! Turnayı gözünden vurdun he?!"
"Yakışıklı da aslında ama biliyorsun bunlar benim dikkatimi pek çekmez."
"Valla benim çeker sen çok hoşlanmadıysan ben düşünebilirim(!)"
"Haha! Çok komikti gerçekten(!) Benim dikkatimi çeken şey; yardım severliği, beni kırmamaya çalışması, sempatikliği ayrıca zeki de biri."
"E tabi çocuk tıp kazanmış. Bir zahmet!"
"Evet ama bazen çok laubali olabiliyor. Cıvıtıyor yani anlayacağın."
"Olsun o kadar canım. Tek kusuru bu olsun ne olucak?"
"Ama birden bana yaklaşmaya falan çalışıyor."
"O da sevgisindendir. Yani insan sevdiği kişiye yaklaşmaya çalışır sonuçta."
"Ya beni kullanıyorsa? Ya onun için bir şey ifade etmiyorsam? O zaman ne olucak?"
"Bunu ona sormadan bilemezsin."
"Ne yani ona hislerimi mi açayım? Bunu mu diyorsun!?"
"Neden olmasın? Sonuçta sevmiyorsun değil mi? Sadece bir hoşlantı bu ne olucak ki?"
"Olmaz bir yerleri kalkar. Biliyorum."
"Ay sen de ne inatçısın! Düşünme bu konuları fazla boşver. Akışına bırak. Bana bak kimse umurumda değil ben de kimsenin umurunda değilim. Ne kadar rahatım! Benim gibi olucaksın. Sal gitsin!"dedi Aslı ve bir kahkaha patlattı. Bu arada okula gelmişlerdi. Sınıfa çıkıp hocayı beklediler. Hoca geldiğinde herkes sırayla ödevlerini verdi ve tabiki yeni ödevler aldı.
                     *********
Ders bittiğinde saat 11'di. Çıkışta Aslı ve Dolunay kahvaltı yapmaya gittiler. Bir cafe seçip oturdular. Aslı Dolunay'a baktı ve "Ne yiyeceksin?"diye sordu. Dolunay omuzlarını kaldırdı ve "Bilmem. Poğaça falan alırım herhalde."dedi. Daha sonra garsona iki poğaça ve iki çay sipariş ettiler. Aslı birden Dolunay'a dönüp "Çağırsana o da gelsin!"dedi. Dolunay "Kim? Kimi çağırayım?"diye sordu. Aslı da "Hani şu anlattığın çocuk. Onu çağırsana. Hem ben de tanımış olurum. Sana daha iyi tavsiyeler veririm."dedi. Dolunay şaşırdı ve "Yok olmaz öyle şey. İşi vardır onun. Hem sabahtan akşama kadar stajda çocuk."dedi geçerli bir bahane bulduğu için sevinerek. "Aa! Doğru, unutmuşum. Evet haklısın gelemez. Neyse."dedi hevesi kırılan Aslı. Poğaçasından bir ısırık aldı ve aklına birşey gelmişcesine gözlerini açtı. Heyecanlı bir şekilde Dolunay'a "Baban nasıl şimdi daha iyi mi? Bayıldı demiştin!"dedi. "Evet, evet iyi. Merak etme."dedi Dolunay sakin bir şekilde. "Geçmiş olsun ya. Beni niye aramadın ki? Ben sana yardımcı olurdum."dedi Aslı saçını düzeltirken. Dolunay çayını yudumladı ve "Bilmem. Seni rahatsız etmek istmedim. Hem nasıl yardımcı olucaktın ki. Sadece başında bekledim."dedi. Aslı kafasını onaylar şekilde salladı ve çayından bir yudum daha aldı. Derken Dolunay'ın kafasında birden dayanılmaz bir acı oluştu ama bağırmadı. Elleriyle kafasını tutup masaya doğru eğildi. Aslı endişeli bir şekilde elini Dolunay'ın saçlarına uzattı ve "Noluyor?! İyi misin?!"dedi. Dolunay konuşamayacak kadar kötüydü hatta Aslı'nın dediklerini tam duymamıştı bile. Sanki kafasını bir kum fırtınasına gömmüş gibiydi. Daha sonra Füreyl'in sesini duydu: "Dolunay! Hemen tenha bir yere geç! Buluşmamız lazım!"
Sonra ansızın başının ağrısı geçti ve kendine geldi. Dolunay neden bu kadar başının ağrıdığını merak etti. Aslı "Su getirir misiniz?!"diye bağırdı. Garson suyu getirdiğinde Aslı kapağı açıp Dolunay'a uzattı. Dolunay şişeyi bir yudumda yarıya indirdi. Derin derin nefesler aldı ve "Az önce noldu öyle ya?"dedi. Birden oturduğu yerde doğruldu ve Aslı'ya "Benim gitmem lazım."dedi. Aslı endişeli bir şekilde "Saçmalama biraz nefes al sonra beraber çıkarız."dedi. Dolunay içinden "Off! Bunu yapmaktan nefret ediyorum ama beni zor durumda bırakıyorsun."diye geçirdi. Aslı'nın gözlerine gözlerini dikti ve bir kaç saniye hiç ayırmadı. Aslı'nın artık etkisi altında olduğunu düşündü ve "Ben gidiyorum ve sen de arkamdan gelmiyorsun."diye emir verdi. Aslı da bu emri almışcasına kafasını salladı. Dolunay bir çırpıda kalkıp gitarını da kaptığı gibi gitti. Tenha bir yer bakındı ve en sonunda bir apartmanın arkasına geçti. Görünmeyeceğinden emindi. Birden bir ışık süzmesi belirdi ve ardından Füreyl ortaya çıktı. Dolunay sabırsızlıkla "Füreyl noluyor böyle?! Niye beni apar topar çağırdın?!"dedi. Füreyl "Özür dilerim rahatsız ettiğim için ama bu konu çok önemli. Laryus bana gelip Frediçin seni bulmak için büyü yaptığını söyledi. Kral ona görev vermiş. Küresinden şuan seni arıyor!"dedi endişeli bir şekilde. Dolunay şok oldu "A-ama koca dünya dimi beni bulamaz. Hem benim dünyada olup olmadığımı bilmiyor. Belki hâlâ aydayım?"diye kendini sakinleştirecek şeyler söyledi. Füreyl kafasını iki yana salladı "Ayı aramayı bitirdikten sonra dünyayı aramaya başlayacak. Belki bugün değil ama daha sonra seni bulamayacağı konusunda hiçbir şey diyemeyiz."dedi umutsuzca. Dolunay kalakaldı "Ne yani? Eğer beni bulursa buraya gelecekler ve beni alacaklar mı diyorsun?"
"Sadece seni de değil belki yakınlarını da."
"Saçmalama! Babama birşey olursa dayanamam!"
"Üzgünüm Dolunay hazırlıklı olsan iyi olur. Bu arada ben de Frediçin küresini yavaşlaması için Laryustan büyü yapmasını istedim. Bu sana Bir iki gün verir. Bu zaman içerisinde sevdiklerinle vedalaş. Çünkü onları bir daha göremeyebilirsin."
Dolunay şok olmuştu. Gözleri yavaşça dolmaya başlamıştı. Ağzı ve gözleri sonuna kadar açık ne diyeceğini düşünüyordu. Kelimeleri bir türlü yanyana getiremiyordu. En sonunda "Gi-gidiyor muyum? Bir daha dönmeyecek miyim? Peki babama ne diyeceğim? Arkadaşlarım, okulum ne olucak? Ben bu üniversiteyi kazanmak için çok çalıştım. Bütün hayatım alt üst oldu. İnanmıyorum!"diye bağırdı ve kendini yere bıraktı. Füreyl omuzlarını tuttu ve Dolunay'ın yüzüne baktı: "Merak etme geri döneceksin. Planlarını bozup seni bulamamalarını sağladığımızda geri dönebilirsin. Ama bunun ne kadar süreceği konusunda birşey diyemem. Ağlama ne olur? Babanı hipnotize edip gelemeyeceğine ikna et. Okulu da gelince hallederiz. Ben birşeyler düşüneceğim."dedi sakince. Dolunay yanında ne yapacağını bilen birisi olduğu için sevindi. Ama babasını burada bırakıp gitmek istemiyordu. Annesinin yaptığı gibi babasını salak yerine mi koyacaktı? Ama bunu yapmazsa babasının hayatı tehlikeye girebilirdi. Umutsuzca kafasını onaylar şekilde salladı ve "Tamam, yapacağım."dedi. Eski hayatının kıymetini artık daha iyi anlıyordu. Bu mistik güçler beraberinde birsürü dert getirmişti. Ne yapacağını artık bilmiyordu. Sadece kafasını yastığa gömüp ağlamak istiyordu.

AY KIZI DOLUNAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin