"Özdemir Asaf."
"Hı?"
"Hı değil efendim! Özdemir Asaf'ın şiiri diyorum. Çok güzel değil mi?"
"Ha evet. Çok güzel gerçekten. Senin şiir sevdiğini bilmiyordum."
"Şiir sevilmez mi be? Sen sevmez misin?"
"Severim severim de senin gibi ezbere bilmiyorum pek."
"Ortaokuldayken bir öğretmenim üzerime çok titrerdi. Türkçe öğretmeniydi. O sevdirdi zaten şiiri bana."
"Öyle mi! Kadın mıydı bu öğretmen?"diye umursamazca konuşmaya çalıştım. Nedensizce sinirlenmiştim. Umut ise gözlerini kısıp anlamayan gözlerle baktı.
"Kadın. Ne oldu ki?"
"Erkek olsa şaşardım zaten!"diye cama dönüp sessizce mırıldandım.
"Mucize daha 11 yaşındaydım o zamanlar. Neyin kıskançlığını yapıyorsun?"
"Kıskandığımı kim söyledi be?"diye hışımla ona döndüm.
"Niye bu kadar kızgınsın o zaman?"
"Kızgın falan değilim sadece aklıma bir fıkra geldi."
"Fıkra geldi diye mi kızdın yani? Tuhaf bir kızsın gerçekten."
Yine cama dönüp "Sen de odunun tekisin. Ben bir şey diyor muyum!"diye kendi kendime mırıldandım ve ellerimi göğsümde bağladım.
"Seni duydum!"
***
İki gün oldu. Güney'in durumundan habersiz iki gün geçti ve ben hâlâ onu görememiştim. Nasıl oldu, iyi mi bilmiyordum ve çok merak ediyordum.
Bugün sporfest günüydü. İki hafta hazırlığının sonucunda ilk gösterimiyle birlikte bugün devam edecek ve bir hafta sürecekti. Spor, müzik ve çeşitli etkinliklerle müsabakalar yapılacak, ayriyeten de renk festivali de yapılacaktı. İkinci döneme hep sporfest ile girerdi bizim okul. Öğrencilerin aktifliği artsın diye ama bunu karma yapmasalardı, belki ben de katılabilirdim.
Sonuç olarak bugün bütün okul üniversiteye toplanacaktı. Yani sporfeste katılmak isteyenler olacaktı. Ki okulun çoğu katılırdı, belli bir kesim hariç.
Benim sorunum sadece Güney'in iyi olup olmadığını öğrenmekti. Başka türlü içim rahat etmeyecekti.
Bu arada hiçbirimiz o baloya gitmemiştik. Sebepler belliydi zaten ama en çok Umut'un gitmemiş olması sevindiriyordu beni. İki gündür işinin olmasından dolayı doğru düzgün göremiyordum onu. Ancak geceleri görebiliyordum ama yorgun olduğu için hemen yatmaya gidiyordu. Kendisi bir mimar adayı olduğu için büyük bir proje üzerinde çalışıyordu ve dönemin ortalarına doğru teslim etmesi gerekiyormuş. Umut'un mimarlığı çok sevdiği belliydi. Sadık amca da mimardı. Bu proje onun için oldukça önemli olmalıydı ki gecelerini, gündüzlerini buna ayırıyordu.
Bunları düşüne düşüne okula vardım. Bugün hiç keyfim yoktu. Umut bana yakın davranmıyordu. Dahası arkadaşlarımı da kaybetmiştim. Niye keyfim olsun ki? Ama şükür sebebim çoktu, ona hiç şüphe yoktu.
Keyifsiz adımlarla okulun büyük konferans salonuna gittim. En arkada oturup izleyecek ve çıkacaktım. Sporfestin ilk günlerinde genellikle kitap tahlilleri, şiir dinletileri oluyordu. Bu yüzden bugün gelmiştim ya.
Biri sırtımı dürtükleyince arkamı döndüm.
"Afedersiniz? Konferans etkinliklerimiz bir saat sonraya ertelendi."dedi boynunda kart asılı, görevli olduğu belli olan genç bir kız.
YOU ARE READING
ADI MUCİZE OLSUN
Teen FictionSakar, komik, saf ruhlu, 21 yaşında, PDR okuyan, başarılı bir genç kız; Mucize Güngören. Sessiz-sakin, soğuk, 23 yaşında, mimarlık okuyan, bebek yüzlü bir genç adam; Umut Tekinoğlu. Aileleri tarafından hiç istemedikleri halde evlendirilen iki gencin...