▏début et fin.

608 67 361
                                    

one shot.

Luka Couffaine.

Bu hayatta sadece gülümse, çünkü diğer şeyleri yaşamak için fazla kısa bir ömre sahipsin.”

Kulağa gelen hoş bir tını, dudaklardan dökülen küçük bir mırıltı ve ellerin birbirinden bağımsız tuttuğu ritimsiz bir ezgi ile parmaklarını dizine vuruyordu.

Dizlerine yasladığı ve yapmaya çalıştığı ödevden başını kaldırırken, kalemini sıkıntıyla yanına koydu. Düşüncelerine hücum ederek onu etkisiz bırakan yeni şarkının başlangıç notaları aklında bir kasırga gibi dönüp duruyordu. Gözleri karaladığı defteri değil de müzik dizelerini görüyor, sol anahtarını başa yerleştirirken en sevdiği nota olan la'dan başlayarak yavaşça yol alıyordu sayfalarca.

Aslında hayalleri, yetenekli bir müzisyen olmak ile başlıyordu. Küçükken, babasının ona öğrettiği şekilde gitarını o büyük konser yerlerinde çalacak, biraz da olsa babasının anısını yaşatarak kalbinde bükülüp dışarıya doğru acı veren o hissi geçirmeye çalışacaktı.

Diğer yandan, müzik dışında derslerinin kötü olduğunu söyleyemezdi. Aksine, kendi dönemleri arasında en iyilerinden sayılırdı ve Tanrı şahidi olsun, ellerini, gitarında gezdirmekten başka bir şeye sürmüyordu.

Hiç değilse, Bayan Fournier tüm ortalamalarını etkileyecek proje ödevini verene kadar.

Aslında, konu basitti. Fransa'nın en önemli edebiyat yazarlarını, kendi kelimeleriyle aktararak düşüncelerini belli etmeleri, proje ödevinden geçebilmeleri için uygun notu almalarını sağlardı.

Fakat genç adam, bunu istemiyordu.

Aradığı şey farklı tarzda şeylerdi ve bunları nasıl bulacağını bilemiyordu. Kendine özgü olmalıydı ilk başta, biraz modern, biraz ortaya karışık ama güzel.

İlk başta ise, Luka Couffaine'in yazdığını söylettirecek kadar tarz.

Kendisini asla öven birisi olmamıştı. Aslına bakılırsa, kendisini tanıyan kişi sayısı belki de bir elin parmağını dâhi geçmezdi. Yine de insanların ruhlarına işlediğinden haberdar, güzel bir gülümseme bahşederek gitarıyla konuşurdu onlara karşı. Diğer yandan ise tarzını herkes bilirdi; beyaz, üzerinde Jagged Stone baskılı beyaz bir bluz, lacivert gibi görünen ama aslında gök mavisi olan kapüşonlu bir ceket ve siyah, yırtık bir kot pantolon. Artı olarak ise, kahverengi deri bileklik, sarı ve turuncu bileklikler takar ve tırnaklarını siyaha boyardı.Saçlarının uçlarının mavi olması kadar, maviyi severdi. Mavi bir şey giymezse, o günün oldukça şanssız geçtiğini düşünürdü ve eh, haksız da sayılmazdı aslında.

Aklına gelen görüntüler karşısında omurgasından ensesine doğru yol alan ürpertiye engel olamadı. Mavi gözlerinin içinde gizlenen gizlenmiş korku tekrar açığa çıkarken ustalıkla gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı.

"Burada ne arıyorsun, Luka?"

Gözlerini tanıdık olan ses ile açarken, yüzüne zorla küçük bir gülümseme kondurdu. "Düşünüyorum, kardeşim." diye cevap verdi, mor saçlı kız kardeşine. Otururken bile ondan uzun olduğu, başını biraz eğince açığa çıkıyordu. "Bayan Fournier'in verdiği ödevi bitirmeye çalışıyorum."

broken illusions ℘ luka couffaine.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin