GENEVİEVE'İN HİKAYESİ

103 8 5
                                    

"Bütün çiçekler Pazartesi günü öldüler."

"Salı günü rüzgar toprağı çokça kuruttu,"

"Çarşamba adam kadının kalbine düştü,"

"Perşembe olduğunda geçit açıldı,"

"Yılların çok çabuk geçtiğini Cuma anladı,"

"Cumartesi fırtına koparacak bir günah doğdu,"

"Pazar seheri yaşlı kadının gitme vaktiydi."

Telefon çalmadan hemen önce, annem çocuğu Frank amcamın dediği gibi  -boyun kıvrımlarını ve her iki yanak kümesini nazikçe ılık bir nemli bez kullanıp silerek- yıkarken Orlando'nun ayaklarını gıdıklıyordum. Sonra eyaletin sonundaki tımarhaneden aradılar. Hem de benim cep telefonumu. Büyükbabam orada eski hastaların hayaletlerinin yaşadığına dair yemin edip dururdu. Arayan kişinin oradaki resepsiyon görevlisi olduğunu öğrendiğimde tüylerim diken diken olmuştu. "Bir kadın var, ismi Katherine Sharwood. Kaydı dün yapıldı. Kimsesi yokmuş ve sizi görmek istediğini söylüyor."

Ben mi? Katherine isimli kadın? Hiçbir anlam verememiştim. Katherine diye tanıdığım kimse yoktu. Birincisi bu kadın kimdi? İkincisi numaramı kimden almıştı? Beni nereden tanıyordu?

Merak tüm vücudumu sarmalamış, sonunda kendimi Rucker'le birlikte -erkek kardeşim- kadının karşısında bulmuştum. Seksenli yaşlarındaydı, mavi ve yorgun gözleri vardı. Yüzündeki buruşukluk aklımda ütülerin gezinmesine neden oluyordu. Beyaz tımarhane elbisesi üzerine bol gelmişti. Karşısında oturduktan ve yüzüme uzunca baktıktan sonra bir mani gibi bana bu anlamsız sözleri söylemişti.

İlk önce ne diyeceğimi bilemedim, daha sonra kaşlarımı ve omzumu yukarı kaldırdım. "Bayan Sharwood, ne demek istediğinizi anlamadım. Beni nereden tanıyorsunuz? Beni buraya neden çağırdınız?"

Hiçbir şey demedi, gözlerime bakmaya devam etti. Hiçbir şey anlamıyordum. "Bayan Sharwood?"

Hemen yanında, ayakta duran ve bizi izleyen hemşireye döndüm. Yaka kartında isminin Welma olduğu yazıyordu. Saçları çok uzundu. Dikdörtgen, çerçevesiz gözlükleri vardı. "Beni size nasıl tanıttı?" diye sordum.

"Tanıtmadı," dedi Welma kollarını bağlayarak. "Sadece aramak istediğini söyledi."

"Buraya nasıl geldi?"

"Onu biri bıraktı, bir adam. Delirdiğini ve gerçek dışı şeylerden bahsettiğini söyledi. Biz de bu durum üzerine Bayan Sharwood'u psikoloğumuzla görüştürdük. Bize bazı şeyler anlattı. Onda şizofreni belirtileri tespit ettik ve kaydını yaptık. Fakat adama bir daha ulaşamadık. Katherine Sharwood adına da hiçbir sigorta işlemi yapılmamış. Şu anlık burada kalıyor fakat ilerisi için net bir şey söyleyemeyeceğim. Ve sanırım... onu siz de tanımıyorsunuz?"

Kafamı iki yana salladım. "Tanımıyoruz."

Rucker kafasını kaşıdı. Romen rakamlı Fransız duvar saatine ve pencerenin yanda duran solmuş çiçeğe bakıyordu.

Bayan Sharwood ayağa kalktı. Gözlerimin içine odaklandı. Bir süre baktı, gülümsedi. Sonra birden iki elini başımın iki yanına koydu. Ellerimle ellerini ittirmek için kollarını tuttum ve ayağa fırladım. Gözlerini sonuna kadar açtı ve "Genevieve!" dedi. Kalbim hızla atmaya başlamıştı. "Birazdan annen ölecek! Git kurtar onu! Bunu bildiğim için bana güvenmelisin."

Korku kalbimden taşarak ağzıma kadar geldi. Gözlerim seyirdi. Onun ellerini sertçe tutarak başımdan ayırdım. Bana korkuyla bakmaya devam etti. "Sakın ona güvenme! Nick'e! O kötü biri! Hayatını mahvedecek."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Mar 29, 2020 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Genevieve'in HikayesiWhere stories live. Discover now