🌙2

4.6K 224 77
                                    


♥🌙

Bakışlarımı çevirip, masada oturan aileye baktım. Bana bakıyorlardı. Önlüğümün cebinden not defterimi ve kalemimi çıkarttım ve gülümseyerek onlara yaklaştım.

Yanlarına varınca, "Hoşgeldiniz. Ne istersiniz?" diyerek karşımda ki mutlu aileye baktım. "İki tane çay ve çikolatalı kurabiyelerden istiyoruz. Sen ne istersin kızım?"

Kafamı not defterinden kaldırdım. Karşımda ki küçük kıza baktım. Oldukça tatlı bir kızdı.

"Ben pasta istiyorum baba." dedi gülümseyerek. Küçük kız içimi ısıtıyordu. "Hangisinden istersin?" diye sordum.

Anında yüzünde ki gülümseme soldu ve bana üzgün bakışlarını attı. "Bilmiyorum ki."

Bakışlarımı küçük kızın annesine çevirdim. "Eğer annen izin verirse, pastalara yakından bakmak ister misin?"
Diye sordum. Şuan ikimizde kızın annesine umut dolu bakışlarımızı atıyorduk.

"Pekâlâ."

Küçük kız heyecanla yerinden kalktı. Yanım gelip parmaklarımı kavradı. Onun küçük elini tutup pastalara doğru ilerledik.

Elimi bıraktı ve camın önünde ki tek kişilik renkli pastalara baktı. Küçük elini çenesine koydu ve işaret parmağı ile, çenesine dokunmaya başladı.

Bu hâli oldukça tatlıydı. Zaten şişmiş yanakları onu çok güzel gösteriyordu.

Dayanamayıp küçük bir kahkaha attım. Onu izlemeye devam ederken, kararını dört gözle bekliyordum.

(...)

Etrafta rahatlıkla dolaşabiliyordum. Cadılar bayramı yaklaşıyordu ve gizlenmemiz kolaylaşacaktı. Zaten bu şehire güneş fazla uğramazdı.

En sevdiğim kısmı... 
Bu şehir oldukça karanlık ve sessizdi. Karanlık yerleri sevmem normal miydi? Tabi ki normaldi, sonuçta ben bir vampirdim.

Arkadaşlarımdan biri gelip, bana sesledi. Çıktığım ağaçtan inip ona baktım. "Ne var?"

"Cüceler, mekanı sarmışlar." dediğinden çoktan sinirlenmiştim. Bu bücürlerin bizimle derdi neydi, hala anlamış değildim? "Pekala, gidelim bakalım. Yine kaşınmak istiyor, bücürler!"

Sinirle soluduğumda vampir hızımı kullanıp sokaklara daldım. Hızlı hızlı geçerken, birşey durmamı sağlamıştı. Daha doğrusu bir ses...

Olduğum yerde hızlıca durdum ve bakışlarımı camın içerisinde ki kıza çevirdim. Tatlı gülümsemesi ile, hemen önündeki küçük kıza bakıyordu. Fazla uzun boylu değildi. Sarı saçlarını tepesinde dağnık bir topuz yapmıştı. Topuzdan çıkan pembe saçlar kaşlarımı çatmamı sağlamıştı. Sanırım, sarı saçlarının ucunu pembeye boyamıştı. Beyaz teni oldukça iç açıcıydı. Bütün dikkatimi yüzüne verdim.

Tekrar kahkaha atınca kaşlarımı iyice çattım. Bu kadar tatlı bir gülüşe nasıl sahip olabilirdi ki? Kafasını kaldırdı ve mekanda bakışlarını gezdirdi. Ardından yeşil gözleri beni bulunca, kalbimin attığını hissettim. Ardından bana gülümsedi.

Hey hey, yavaş ol!

Hemen bana mı aslıyordu? İddiaya girerim ki beni tam olarak görmemişti bile! Karanlık sokakta neden tanımadığı bir kişiye gülümsüyordu ki?! Arkadaşımın bana seslenmesi ile hızlıca camın önünden ayrıldım.

O kız, tamamen aklıma girmişti. Umarım bir daha görmezdim.

(...)

Gülüşüm anında solmuştu. Pastaneyi mi beğenmemişti acaba? Neden gitmişti ki?

Tam olarak görmemiştim ama müşteri olduğunu düşünüp ona gülümsemiştim. Mekâna bakınca bende beğendiğini düşünmüştüm. Gittiğine göre beğenmemiş demek ki. Onu tam olarak seçememiştim. Oysa karanlıkta mavi gözlerini çok net görmüştüm. Henüz kız mı erkek mi onu bile bilmiyordum, fakat ona gülümsemiştim. Pişman değildim, tanımdığım insanlarda gülümsemeyi severdim.

Babam hep derdi ki; Gülümse, sadece gülümse kızım. Etrafında ki insanlara, tanımadığın, sevgiye muhtaç olan insanlara gülümse kızım. Gülümsemek en büyük nimettir.

Bu yüzden gülümsemeyi severdim. Kim olursa olsun. Ben içimde ki sevgiyi dışarı yansıtmayı severdim...

[_______________________________________]

Yorum
Vote

❃Karanlıktan GelenWhere stories live. Discover now