BÖLÜM 1

149 4 0
                                    

Yavaşça yaklaştı bana yüzündeki arsız gülümsemeyle beraber.
"Söyler misiniz bana? Buraya neden geldiniz?"
Sesi sakin ve huzur vericiydi. Hayır, hayır bu kişi bir katil olamaz diyordum kendime; içinde saklı olan zalimliği görmemeye çalışaraktan.
Sonra bir anda kendime geldim. Ne yapıyordu bu adam bana, bir anlığına duygularımı ele geçirdiğini sanmıştım.
Doğruldum ve monoton bir sesle cevap verdim sorusuna.
"Sizi polise teslim etmek için geldim buraya ama onlara haber vermeden önce yanlış bir anlaşılmayla karşılaşmamak için sizinle bizzat konuşmak istedim."
Bir anda ses tonumu birazcık daha kızgınlaştırmıştım.
"Söyler misiniz? Sizi bir çocuğun boynunu kesmeye iten ne? Bana akıl sağlığınızla ilgili belgeleri gösterebilir misiniz?"
Sözlerime öfkelendiğini fark etmiştim, ne kadar gizlemeye çalışsa da.
Yüzünde her zamanki o alaycı gülümsemesiyle yaklaştı bana. Sonrasında ise bir anda sıktı kolumu.
"Sana bunu o zavallı kadın mı söyledi?!"
Kibir, kibrine sinirlenmiştim. Zavallı kadın, zavallı kadın demişti.
"Zavallı kadın mı? O zavallı dediğin kadın senin yapabileceklerinden korkmayıp çocuğu için en kötüyü bile göze alabilen biri. Söylesene, burdaki asıl zavallıyı cidden de göremiyor musun? Açıkçası sana fazlasıyla acımaya başladım. Yazık, zavallı SEN!"
Bir anda kolumdaki ani acıyla fazlasıyla tiz bir çığlık attım.
"Aslında düşündüm de bence onun acı çekmesine gerek yok. Onun yerine seni cezalandırabilirim."
Yavaş yavaş titremeye başlamıştım ama belli etmemeye çalıştım.
"Üzgünüm ama hastaneye gitmem gerekiyor. Malum hastam ölümden döndü. Ay neydi adı... Ya senin şu öldürmeye çalıştığın çocuk... Imm galiba Kim Ji-"
Bir anda boynumdan tutup duvara yapıştırdı beni. Nefes alamıyordum.
"Hayır, o çocuk öldü."
Acı çekmeme rağmen konuşmaya olanca gücümle devam etmeye çalıştım.
"Üzgünüm, kimliğini açığa çıkartmak istemezdim."
Ne dediğimi anladığından bile emin değildim ama en donunda kafamı duvara sertçe çarparak bıraktı boynumu. Bir  anda dengemi kaybedecek gibi hissetmiştim, gözlerimin önünde siyah noktacıklar oluşuyordu ki son anda irademe tutunabildim. Güçlü olmalıydım, hiçbir şekilde beni zayıf biri olarak tanımlamamalıydı.
Boynumu tutarak çatallanmış sesime aldırmadan konuşmaya devam etti.
"Dünya sizin etrafınızda dönmüyor Jungkook bey."
Bu sefer sanki dibinden sökmek istiyormuşçasına eline geçirdi saçlarımı.
"O çocuğu öldüreceksin yoksa..."
Kısa bir duraksamadan sonra sözlerini tamamlamıştı.
"Yoksa sen ölürsün."
O... O tam bir psikopattı ama bilmiyordu ki ben de hayatındaki herşeyi elinden alınmış bir kızdım. Yani ölüm bana sadece mutluluk getirecekti. Alaylı bir şekilde cevap verdim.
"Ah ne kadar da korktum. Hemen o çocuğu öldürmeliyim... Ya sen iyi misin? Ben asla kendim için bir başkasını öldürmem, hipokrat yemini ettim ben."
Şaşırmıştı, korkuyordu. İlk defa koca bir insanın bu kadar yıkılabileceğine şahit oluyordum sanki. Aklını yitirmek üzereydi ve ben daha farklı şeyler yapacağından korkuyordum.
Düşündü, düşündü... Sonra telefonuyla uğraştıktan sonra döndü bana. Yüzündeki nefreti görebiliyordum, o beni öldürmek istemiyordu, o bana işkence yapmak istiyordu. Bir süre birbirimizle bakıştık öylece ve her saniye aramızdaki nefreti  birazcık daha fitilledik. Sonra içeriye biri girdi, o ilk gördüğüm korumayla aynı tarzda giyinmiş başka biri. Jungkook'a  bir dosya uzattı ve sonra çıkıp gitti.
Jungkook yavaşça çevirmeye başladı sayfaları.
"Senden iki yaş büyük polis bir abi ve daha ilkokula giden küçük bir kız kardeş. Hmm, acaba hangisini senin yerine öldürsek?"
Bir anda gözlerim faltaşı gibi açılmıştı, hayır benim ailemden kalan tek kişiler hakkında konuşuyor olamazdı.
"Aaa, kardeşinin ismi Lee Go Ahn mı? Güzel bir kızmış ama maaalesef artık bu kadar güzel olamayacak. Toprak altında cesedi yavaş yavaş çürümeye başlayacak maalesef."
Hayır hayır, bunu yapamazdı. Yavaş yavaş gözlerim dolmaya başlarken yapıştım yakasına.
"Hayır hayır, lütfen yapma böyle bir şey. Söz ne istersen yapacağım."
Eğleniyordu,çevresindekileri çaresiz görmek onu mutlu ediyordu.
"Ah, hadi ama doktor; bu kadar kötü bir zaafın olduğunu hiç tahmin etmemiştim oysa davranışlarınla tam bir bencil gibi duruyorsun."
"Lütfen söyle, ne yapmam gerektiğini söyle bana."
"Söyledim ya zaten. O çocuğu öldür."
Hayır, böyle bir şey yapamazdım. Kendi mutluluğum için başkalarını mutsuz yapmaya hakkım yoktu.
"Hayır hayır, lütfen başka bir şey söyle."
"Verdiğin canı almanı istiyorum doktor. Bu neden bu kadar zor?"
Düşünmeye başladım, gözyaşlarım eşliğinde düşünmeye...
O sırada ani bir tepki verdi Jungkook.
"Ya da o çocuğu ben halledebilirim. Sana daha iyi bir teklifim var."
....................
Merhaba arkadaşlar lütfen votelemeyi unutmayın.

MAFYA /JEON JUNGKOOKWhere stories live. Discover now