KISIM II - GÜMÜŞ ATEŞ (2)

2.3K 244 61
                                    


Olanca gücüyle depar atıp asansöre koşturdu. Bir an önce hastane katına varmalıydı. Çakır'ın seslenişlerini duymadı bile.

Odaya yaklaştığında korktuğu şeyin başına geldiğini anladı. Doktorlar odaya girip çıkıyordu ve babası da kapının önünde volta atıyordu.

"Güz! Hayır, girme içeri!" Ender onu tutmaya çalıştı ama nafileydi. Kızına sanki deli kuvveti gelmişti. Elinden kurtulup içeri dalıverdi.

En yakınındaki doktorun koluna yapışıp el kol hareketleriyle derdini anlatmaya çalıştı Güz.

NE OLUYOR? O İYİ Mİ?

Doktor onu sakinleştirip dışarı çıkarmaya çalıştı. Ama Güz, kimseyi dinlemiyordu.

Beti benzi solmuş halde yatan Kor'un yanında aldı soluğu. Duvara monteli olan aletler yanıp sönüyordu ve iç gıcıklayıcı bir ses çıkartıyorlardı. Difüzyon serumu ise normalden daha hızlı çalışıyordu.

Kor'u yıkayıp yıkamadıklarından emin olamadığı için beyaz çarşafın üzerinden elini tuttu Güz. Sağına soluna dönüp doktorlara yalvarırcasına bakıyordu aynı zamanda.

Ne olur bir şey yapın! Kurtarın onu!

"Güz Hanım, lütfen dışarı çıkın da müdahale edelim" dedi doktorun biri.

HAYIR! Hararetle başını sallayarak mengene gibi yatağa yapıştı.

"Asla çıkmam!" dedi işaret diliyle.

Lütfen bir şey olmasın. Lütfen onu bana bağışla. Lütfen lütfen...

Kor'un simsiyah saçları yastığa dağılmış haldeydi ve arada bir kirpikleri titreşiyordu. Boğazını ve ağzını yarım silindir halinde saran, kablosuz ve şeffaf bir nefes destek ünitesi takıyordu ve Güz bu görüntüye daha fazla dayanamayacağını hissederek kafasını yatağa gömdü.

"Vakit yok! Formülü kullanmalıyız!" dedi birisi.

"Olmaz, daha test edilmedi. Ne tepki vereceğini..."

"Yapın şunu." Enderin sesi koyu bir tondaydı ve o sırada kızının eriyip gidişini izliyordu.

"Ama Ender..."

"Yapın dedim. Her türlüsü, şu halinden iyidir."

Doktorlar bağrışmaya ve Kor'a müdahale etmeye devam ediyorlardı. Güz, ne yaptıklarını anlayamayacak kadar bulanık görüyordu. Birinin elinde bir enjektör ile yaklaştığını zar zor görebildi.

Tanrım lütfen, eğer gerçekten varsan ona yardım et. Onu iyileştir. Ne istersen yaparım, yeter ki onu iyileştir.

Derken derin bir nefes alma sesi duyuldu. Sanki birisi uzun süre suyun altında kalmıştı ve yeni yüzeye çıkıyordu. Herkes taş kesildi. Makineler bağırmayı kestiler ve Güz kafasını kaldırdı yavaşça.

Gözlerini açmıştı. Nefes alıyordu.

Ve işte o an, Güz Tanrı'nın gerçekten var olduğunu anladı.

***

"Güz... Güz... Nerede?" Kor'un nefes nefese söylediği sözcükler odanın beyaz duvarlarında yankılandı.

"Dışarı çıkın" dedi Ender doktorlara.

Her ne kadar şaşırmış olsalar da ikiletmeden çıktılar. Ender de kapının dışında kalarak onlara birazcık mahremiyet sağlamaya çalıştı.

Bu günün manidarlığı aklına gelince gülümsedi hafifçe Ender.

"Buradayım!" Kendini Kor'un üzerine atmamak için zor tutuyordu. Ama ona zarar verebileceğini düşünerek sadece elini tutmakla yetindi. Parıldayan gözlerinde bir mucize görmüş gibi, hayran ve hafif şaşkın bir ifade vardı. Hızla gözlerini silip yatağın kenarına ilişti.

KIZIL DALGAWhere stories live. Discover now