11

4.4K 288 223
                                    

800 okunmaya ulaşabilmişiz uwu üstelik yoonmin de #51 olmuşuz

kendinize çok çok dikkat edin, corona kapıda maalesef:(

okuduğunuz için teşekkürler vee keyifli okumalar🌸

medya: lewis capaldi/someone you loved

11•İnat Eden Aşıklar

Bazı olaylar olurdu ve ne yapacağımızı, ne diyeceğimizi bilemezdik. Gözlerimiz açılır, bazılarımızın dudakları aralanır ve karşısındaki insana bakakalırdı. İşte buna kısa süreli şok deniyor.

Fakat o an kalıp 'neler oluyor lan?' diye kafanda dönen soruya cevap bulmaya çalışıyorsundur. Karşındaki insan beklemediğin bir şey söyleyince, afallama süreci oluyordu.

Bunu atlamamız olayın çapına göre değişiyordu. Başkası hakkındaysa ve ufak bir şeyse kısa sürerdi ama kendi hayatın hakkında önemli bir şeyse, bazen bu şokun ve afallama sürecinin içinden zor çıkabiliyorduk.

Eh, şimdi de Hoseok hyung ve ben tabiri caizse mal gibi kalmış ve birbirimize bakakalmıştık. Jungkook'un böyle bir şey söylemesini ikimizde beklemiyorduk.

Ne bileyim, benim gibi Hoseok hyung da farklı bir şey bekliyor olmalıydı. Birden Taehyung'a aşık olduğunu ve onu sevdiğini söylemesini beklemiyorduk.

"Pekâlâ, Jungkook. Söylediğinin farkındasın değil mi? Hani şu ufak şakalarından yapmıyorsun?" Hoseok hyung konuştuğunda Jungkook dolan gözleriyle başını iki yana salladı.

"D-değil hyung. Öyle olmasını isterdim ama değil. Ben, ben onu çok seviyorum ama içimde tutmaya çalışıyorum çünkü o beni o anlamda görmez. Erkeklerden hoşlandığını ve bunu desteklediğini biliyorum ama bana asla o gözle bakmaz. Bunu çok geç farkettim hyung. Ama söylesene, bana, bana o kadar yakınken, nasıl kalbim onun için atmaz? O sürekli abim gibi benimle ilgilense de, nasıl benim hayallerim sadece onun için olmaz?"

Yanına ulaşıp oturduğumda ona sıkıca sarılmıştım ve başını göğsüme yaslayıp ağlamaya başlamıştı. Jungkook duygusaldı, bunu hepimiz gayet iyi biliyorduk. Kendi dertlerini ve sorunlarını bir kenara iter ve sürekli gülümseyip bizimle ilgilenirdi. Bize bir şey olduğunda, kendi canı yanmış kadar üzülür ve ağlardı.

Şimdi ise, açık açık ilk defa bize kendi derdini anlatıyordu. Buna mutlu olmuştum ama bunları hissetmesi ise beni oldukça üzmüştü. Çünkü şu an, Jungkook'ta kendimi görmüştüm. Bende böyleydim. Kalbime ağırlık yapan hislerimle başa çıkmaya ve bunu saklamaya çalışıyordum.

"Bu, bu çok saçma. Onu bu kadar sevmem ve saklamak zorunda olmam çok saçma. Bir tarafım onun yüzüne karşı bağırmak, her şeyi itiraf etmek istiyor. Diğer tarafım da bunu yaparsam, beni istemeyeceğini ve benimle eskisi kadar yakın olmayacağını söyleyip kenara çekiliyor. Hyung, sevgi, sevmek gerçekten böyle bir şey mi?"

Hafifçe gülümsedim ve yanağını göğsüme yaslarken Hoseok hyungla göz göze geldik. O da hüzünlü bir tebessümle bakıyordu ve Jungkook'un çaprazına oturmuştu. Ellerim siyah dalgalı saçlarına çıktı ve yavaşça onları okşadı.

"Nasıl hissettiğini anlıyorum Jungkook. Neden biliyor musun? Aynı duyguları bende yaşadım, hala yaşıyorum. Korkmanın sebebini ve hislerinin sana verdiği ağırlığı, bir de üzerine saklamanın getirdiği zorunluluğu anlayabiliyorum. Evet, sevmek böyle bir şey. Her ihtimali aklında dönüp durur. Her cümlesi, her hareketi aklına kazınır ve zamanla bir tek onu düşünür olursun. Sadece onun yanında olmak istersin. Ama Jungkook, hiç bir şeyi denemeden bilemezsin. Bende çok korktum, o kadar korktum ki, uyuduğunu düşünerek ettiğim lafları onunla konuşmadan önce hiç söylememiş olmayı istiyordum. Fakat aramızda yedi senelik bir geçmiş var Jungkook. Birlikte büyüdük. Ben o gün uyurken onunla konuştuğu için şu an hiç pişman değilim. Bilemezsin, belki de Taehyung da senin için benzer şeyler hissediyordur?"

same old love•yoonminWhere stories live. Discover now