Giriş

28 1 0
                                    

Park Jimin

Sevgili günlük;
Benim adım Park Jimin. On sekiz yaşındayım. Sarı saçlı, yaşıtlarıma göre kısa boylu sayılırım. Tanıştığımıza memnun oldum. Bu günlük yazma fikri öğretmenimin tavsiyesiydi. Herneyse konuya gelelim günlükcüğüm.
Benim hayatım mükemmel... En azından mükemmeldi. 
Dur. Başa alalım.

-Bir hafta önce-

Alarmımın sinir bozucu sesi ile gözlerimi açtım. Bir süre yastığım ile boğuştuktan sonra sıcacık yatağımı isteksiz bir şekilde terk ettim. Odamın içerisindeki banyoma gidip rutin işlerimi hallettim. Mutfaktan anne ve babamın neşeli sesleri geliyordu. Onların gülüşmelerini duymak zaten yüksek olan modumu daha da yükseltiyordu.

Üniformalarımı giydikten sonra banyoma tekrar gidip civciv sarısı saçlarıma fön çekip her zamanki kusursuz hallerini almalarını sağladım. Yüzüme nemlendiricimi, dudaklarıma da renksiz lip balmımı sürüp banyodaki  işlerimi bitirdim.

Seke seke merdivenleri inip mutfağa girdim. Yüksek enerjimle "Günaydın!" diye bağırarak anne ve babamın yanaklarına birer buse kondurdum.

Hepimiz gülüşürken annem "Günaydın oğluşum." diyerek yanaklarımı sıkarken babam saçlarımı karıştırarak karşılık verdi.  Saçlarımı bozduğu için ufak bir tartışma çıkarsam da önüme konulan pankek dolu tabak ile susup keyifli kahvaltımızın tadını çıkarttım.
Hayatım ve ailem mükemmel.

Kapının önünde ceketlerimizi giyip çıkmaya hazırlanırken babam "Oğlum, bugün okul çıkışı seni almaya ben geleceğim. " dedi. Okulum fazla uzak değildi. Sabahları anne ve babam işe giderken beni ve Yoongiyi de okula bırakırlardı ama çıkışta Yoongi ile birlikte eve yürüyerek dönerdik.

Tam nedenini soracakken kapı çaldı. Yoongi olmalıydı. Yoongi benim en yakın arkadaşım. Onunla Seul'e taşındığımız gün tanışmıştık. İkimizde beş yaşındaydık.

Ters taktığı kırmızı şapkası , kot tulumu ve kolunun altına sıkıştırdığı topuyla beni kendi bahçelerinde maç yapmaya davet etmişti. Evlerimiz yan yanaydı. Bahçelerimizi ayıran bir duvar var sadece. O günden beri hiç ayrılmadık.

Beş yaşındaki Yoongi çok sevimliydi tabii.. Büyüdükçe suratsız bir insana dönüştü. Fakat bu sadece dışarıya karşı bir maske. Hâlâ bana karşı o beş yaşındaki tavırlarını takındığı oluyor. Ama genelde bir abi gibidir bana karşı.  Her zaman benim için orada olacak bir abi...

Kapıyı açıp neşeyle cıvıldadım. "Günaydın." Son heceyi uzatmayı da unutmamıştım. Uyanamadığı sesinden belli olan suratsız arkadaşım ise homurdanarak karşılık verdi benim enerjime. Hızlıca koluna girip arabaya doğru çekiştirdim onu.

Yoongi ve ben okulumuzun popüler ikilisiyiz. Yoonginin bu suratsız hâlleri insanlar tarafından cool olarak adlandırılıyor. Benim yüksek enerjim ve Yoonginin düşük bataryası kalmış telefon gibi olan halleri, insanlara nasıl bu kadar iyi anlaştığımızı sorgulatıyor. Fakat umrumuzda değil.

Okulumuzun önüne geldiğimizi arabanın durmasıyla anladım. Anne ve babam bize iyi dersler dilerken onlara el sallayarak karşılık verdik. Biz okula girerken onlar işe doğru yola koyuldular.

Sınıfa doğru ilerlerken çoğu gözün üzerimizde olmasına alışmıştık. Yoongi bana dün gece gördüğü ona göre korkunç bana göre ise komik olan rüyasını anlatırken kahkalarımı tutamıyordum.

"Daha sonra ben dev mama kasesinden çıkmaya çalışırken bir anda deprem olmaya başladı. Tüm mamalar ile birlikte sarsılırken fark ettimki deprem olmuyormuş. Dev kedinin adımlarıyla yer sallanıyormuş. Ve kedi mama kasesine eğilirke- Jimin, iyi misin!?" Yoonginin sözünün yarım kalması ve endişe ile bağırmasının nedeni benim başımı tutup yere çökmemdi. Ne olduğunu anlayamamıştım. Bir anda başım dönmeye, kulaklarım çınlamaya başladı ve başıma korkunç bir ağrı girdi. Bacaklarımdaki tüm gücün çekildiğini hissettim.

Etrafimda neler olduğunu anlayamıyor, gözlerimi açamıyordum. Sonra çınlama sesi kademeli olarak azaldı ve tamamen kesildi. Başımdaki ağrı da hafifledi fakat tamamen geçmedi. Gözlerimi açtığımda dünyam dönmeyi bırakmıştı. Sınıf arkadaşlarımın etrafıma toplandığını fark ettim. Yoongi endişeyle elime bir şişe su tutuşturup sırtımdan destekleyerek beni kaldırdı ve sıramıza oturtturdu.

Herkes iyi olduğuma ikna olduktan sonra dağıldı. Yoongi gözlerini üzerimden çekmiyor, ateşime bakıyor ve ağrım olup olmadığını sorarak beni sık boğaz ediyordu. Onu endişelenecek bir şey olmadığına ikna etmeye çalışırken hoca sınıfa girmiş, ders başlamıştı.

O anda umursamamıştım fakat yüzük parmağımın üstü kaşınmaya başlamıştı. Hayatım her şeyi ile mükemmeldi ve bir kaşınan parmağın bunu değiştireceğini asla tahmin edemezdim.

~~~
Merhabalar!
Çok amatör olmama rağmen böyle bir işe kalkıştım. Umarım hikâyemi de yazış tarzımı da konumu da beğenirsiniz. Konumuz biraz fantastik olacak ve çokça hikayeden esinlendim. Ve imla kurallarına  dikkat etmeye çalıştım fakat yanlışım varsa lütfen beni düzeltin. Yorumlarınızı bekliyoruuuuum. 💗💗💗

-Jojo

Ring of Nature |JiKook|Where stories live. Discover now