Bölüm 28

8.5K 538 165
                                    

*iyi okumalar :)

En başından beri düşündüğüm şeyin, düşünmem gereken şey olmadığını fark etmem Küçük bir dokunuşla gerçekleşmişti.

Aksay beni kabul etse bile bunun sonucu ne olurdu? Dediği şeylerden sonra belki de sorun etmez diye anlık bir düşünce geçmişti aklımdan. Sonra bir film şeridi geçti gözlerimden.

Aksay'ın benim yüzümden zarar gördüğü.

Ayrı olmamız onun için en iyisi olacaktı.

Her şeyi hallettikten sonra hala bıraktığım yerde olursa, yanına gidebilirdim. Fazla düşünmeyecektim bunu. Çünkü ben de aynı yerde olmayabilirdim.

Okuldan çıktıktan sonra, bir alt sokağa doğru ilerledim.

Bazı şeylerin hızlanması gerekiyordu. Nefes alacak alan açmam lazımdı kendime. Bu yüzden Baran konusunun kapanması lazımdı.

Normalde böyle zamanlarda hep Yaren'i arardım. Ama bugün bana yalan söylemişti. Tekrar arayasım gelmiyordu. Ona karşı da kırık hissediyordum.

Bu yüzden Deniz'i aradım.

Yılanlar içine düştüğümde Deniz'e sarıldığımda oluyordu. Telefonu açtığında yüksek gürültüyle ofladım.

"Bir kez de bardan başka bir yerde ol."

Kızın gece ve gündüz hayatı birdi. Resmen evi bellemişti orayı.

"Evdeyim zaten. Yüksek sesli müzik sadece."

4k ses sistemi olan bir ev nasip olmamıştı. Babam o kadar kaçakçılık yapıyordu ama haram paranın hayrı yoktu. Zaten bize pek para da yollamazdı.

"Bir yerlere oturmaya gidelim mi?" dedim.

Ses tonumdan moralimin bozuk olduğu belliydi.

"Gel bana." dediğinde gülüp "Almayayım." dedim.

Deniz'in ailesi aşırı katıydı. Buna bende şaşırıyordum. Çünkü Deniz ailesine rağmen çok rahattı. Ama ben onun babasının yanında rahat olamıyordum. Adam gözleriyle sizi tribe sokuyordu.

Gülerek "Babam evde degil." dedi.

Tereddütümü anlamıştı.

"Tamam gelirim o zaman."

"Yaren'i de çağırıyorum."

"Babasıylaymış."

Bir süre sustu. Sesim sitem doluydu.

"Emin misin?"

"Hayır, yalan söylüyor herhalde."

Tekrar gülmüştü.

"Aynen. Çağırıyorum onu da. Sıçarsın ağzına."

Buna gerek yok demek istesem bile, Yaren'le konuşmaya da ihtiyacım vardı. Böyle zamanlarda hep yanımda olmuştu.

"Tamam. Geliyorum ben bir şeye ihtiyacın var mı?"

El boş gitmemek adetti.

"Yanında güzel bir hatun getirebilirsin."

Göz devirip telefonu kapattım. Deniz'den ne bekliyordum zaten?

Taksi çevirip, mesaj olarak gelen adresi söyledim. Bunca zaman arkadaştık, ilk kez evine gidecektim. Babasıyla bir kere rastgele tanışmıştık. Sonra bunun teklifini kimse yapmamıştı.

Deniz'de pek kendi evine gitmiyordu zaten.

Taksi ilerlerken telefonuma mesajlar dizilmeye başladı.

Sima ebeme sövüyordu.

Sessize alıp cebime koydum. Aksay sınıfa gitmişti demek ki. Arkama yaslanıp iç çektim.

Onu gerçekten seviyordum. Boş yere peşinden koşmamıştım. Bunca zaman üzerine titrediğime de emindim. Ama bazı şeyler insanın elinde olmuyordu.

Mesela baş ucuna gelip fotoğrafını çeken adam gibi...

Böyle şeyler olmaya devam edebilirdi. Aksay benimle olsa bile, onu koruyabilir miydim bilmiyordum. Benden uzakta olsa kesin güvende olurdu.

Baran ona benim yanımda diye bulaşıyordu. Her tarafta olan kuşları ona ayrılma haberimizi de götürürdü. Sonrasında en azından o oyun dışı kalırdı.

Aksay varken hiç bir şeye odaklanamıyordum.

Üstümden yük kalkmış gibi hissediyordum. Çünkü artık kim ne düşünür dememe gerek yoktu. Baran'a yapacağım şeylere odaklanabilirdim. Bir süre sadece kendimi dinleyebilirdim.

En çıkar yol böyle olmasıydı.

Yaren'den yardım istesem bile ona bir şey olmayacağını biliyordum çünkü. Bana bir şey olursa da...

Aksay'a olmasından iyiydi.

Benden şimdi nefret etmeye başladıysa da sorun yoktu. Ben de şu an kendimi çok sevmiyordum.

İYİ KIZLAR KÖTÜ KIZLARI SEVER 2 (gxg)Where stories live. Discover now