Bu nasıl veda?

47 3 10
                                    

Kulaklığı çıkardığım zaman saatin 14:30 olduğunu gördüm. Kimin umrunda ki zaten, kimse yokluğumun farkında değil.

Odamın penceresini açtığım zaman, yüzüme gelen hafif rüzgar ile birlikte yatağa tekrar attım kendimi. Burdan hiç çıkmak istemiyorum. Aslında imkansız bir şey değil ama burda çürümek de istemiyorum.

Odamdan çıkıp elimi yüzümü yıkadım. Kendime kahvaltı hazırladım ve kahvaltımı bitirdikten sonra etrafı toparlayıp odama tekrar geçtim. Çok yorgundum sebebini bilmiyorum herşeyden sıkılmıştım ve eve hapsolmuştum yani hapis demiyelim ama burdan bir kaç gün çıkmamam gerekiyordu daha güzel günler için.

Ama şimdi durum bu o yüzden yapabilecek başka bir şey yok. Kulaklığımı takıp kendimi uykuya adadım
 

   4 SAAT SONRA
- Ateşi mi var
- Evet 39.8
- Hastaneye gidelim kız çok kötü.
Gözlerimi aralayıp Ekrem amcaya ve anneme baktım

Ekrem amcadan şu sözleri duydum:
Saçmalama melek her yerde kızı arıyorlar. Nasıl gidelim ?
Annem üzgün bir yüz ifadesiyle o zaman ben bir sirkeli su yapayım diyerek odadan çıktı.

Annemin yüzündeki çaresizliği görmeye dayanamıyordum.
B

ir şeyler yapmak istiyordu. Ben buna engel oluyordum sanki..

Saçmalama aptal öyle olsa annen niye seni de alıp kaçsın tek başına da kaçabilirdi.
Mantıklı.
Konu tartışmaya kapatılmıştır.

Bu sırada annem odama elinde sirkeli su ile gelmişti yaklaşık yarım saat başımda beklemişlerdi kendimi daha iyi hissediyordum ama iç sesim susarsa daha iyi olabilirdim!
ben ne yapıyorum sana ?
Suss!

İç sesim ile tartışmam bittikten sonra, anneme bakarak yalnız kalmak istediğimi söyledim.
Annem odamdan çıktıkları an kendimi daha iyi hissediyordum. Ben buydum işte yalnızlığı severim, ilacımdır benim. Acılarımı içime atarım. Ölmek üzere olsam bile iyiyim derdim.

Çünkü hayat bu bize sadece acıyı öğretti. İyi olmamız için gereken şeyleride yasakladı bize.

Saat 19:30 du telefonumu elime aldım.
Hiç bildirim yoktu. Normal geliyoru bana. Hatta bir bildirimin olması anormal gelirdi içinde olduğum durumdan dolayı.

Dolabımdan gri hırkamı alıp odamdan çıktım.  Annemin yanına giderek bahçeye çıkacağımı söyledim ve kapıya doğru ilerledim ayakkabılarımı giyip bahçeye çıktım.

Hava çok güzeldi ne çok soğuk ne de sıcak. Rüzgar yüzümü okşuyordu, etrafta araba sesleri yoktu. Sessiz sakin bir yerdi İzmit.
Derin bir nefes aldım bu bana iyi gelmişti. Sonra bahçedeki küçük banka oturup telefonumu çıkardım bir şarkı açtım. Şarkının sözleri şunu diyordu

"İnanmak istiyorum sana, anlatsana herşeyi baştan. Bir daha çok sevsen de gitmelisin. Öyle mi? Bence sen yalancının birisin."

Şarkının devamını dinlemeden kapattım. Nedenini bilmiyorum ama içimde bir yere dokundu sanki hiç dokunmaması gerek bir yere, bi yaraya sanki.

-Ah aptal şarkı dinlemek neden istiyorsun ki zaten onlar artık seni anlamıyor
Kes sesini artık!
Neden ya gerçekleri söyleyemiyorum sana da biraz kendinle yüzleş artık. İç sesin olmaktan utanıyorum.

Has llegado al final de las partes publicadas.

⏰ Última actualización: Jun 29, 2021 ⏰

¡Añade esta historia a tu biblioteca para recibir notificaciones sobre nuevas partes!

HastaDonde viven las historias. Descúbrelo ahora