xx

82 20 22
                                    

18 Ağustos 2018 03.25 Jo Haseul

"asla benim tarafımda olmadın." ağlarken söyleniyordu Haseul. çok sevdiği sevgilisi onu aldatmış üstüne ondan af beklemişti. artık dayanmak istemiyordu. han nehri'ne doğru yürümeye başlamıştı. ve işin traji-komik yanı,bugün onun doğum günüydü.

kafasına koymuştu. sessizce maviye dönecekti* ve herkes rahata kavuşacaktı. 10 yakın arkadaşı ve küçük kız kardeşi de dahil.

kulaklığını takmış, yavaşça yürüyordu. bıkmıştı her şeyden. ailesinin yokluğu, kardeşine hem annelik hem babalık yapması,aşk hayatının inişli çıkışlı olması Jo Haseul'ı çok yormuştu.

24 senelik hayatında bu kadar yorulduğunu hatırlamıyordu.

telefonuna gelen ard arda mesajlar ve aramalar onu rahatsız etmişti. sürekli Heejin,Hyunjin ve Vivi arıyordu. diğerleri ise mesaj ile bulmaya çalışıyorlardı. telefonu sessize alıp çantasının içine attı.

tam köprünün ortasına gelmişti. arkasındaki 8 genci umursamamıştı. aralarından kırmızı saçlı olan ve uzun mavi saçlı olan sürekli kızı izliyorlardı. bu saatte kim neden Han Nehri'ne gelsin ki?

kırmızı olan gözlerini bir saniye bile kızdan ayırmamış,sürekli onu izlemişti. arada kendi kendine konuşuyordu. "eski sevgilimin anılarının yanmasına izin verdim,artık benim endişem değil." hafifçe gülümsemişti. önündeki kızın korkuluklara yaklaşması onu tedirgin etmişti ve birden ayaklanmıştı.

soğuk rüzgar estikçe, kızıl saçlı kızın uzun ve düz saçları uçuşuyordu. son kez gözyaşlarının akmasına izin verdi. o kadar çok ağlamıştı ki,sağ gözü neredeyse görmez olmuştu. ama bunu ne kardeşine söylemişti,ne de en yakınlarına.

nefesleri gittikçe derinleşiyordu. çantasında taşıdığı kız kardeşi Yeojin'le olan fotoğrafı çıkardı ve baş parmağıyla Yeojin'in olduğu tarafı sevmeye başladı. "özür dilerim bebeğim, özür dilerim. sana ne annelik yapabildim ne de ablalık. beceremedim. sahip çıkamıyorum sana. yapamıyorum. eminim ki Gahei ve diğerleri sana çok iyi bakacak. lütfen beni affet."

daha ilerledi korkuluklara. maviye dönecekti tamamıyla. herkes mutlu olacaktı onun kurduğu senaryoda. tam korkulukların üstüne çıkmışken dengesini kaybetmişti ve arkasında gördüğü kırmızı saçlı çocuk,onu düşerken tutup kucağına almıştı. Haseul'ın başının arkasından kan geliyordu. kırmızı saçlı çocuk ise durmamış,arkadaşlarına bağırmıştı.

"Mingi! Seonghwa! biriniz arabayı hazırlayın!" yerden kalkıp kızı sarsmadan kucağında arabaya bindirmişti.  bu saatlerde Han Nehri'nde dolaşanlar genelde serserilerdi ancak onlar öyle değillerdi.

120 ile gidiyorlardı. biraz daha beklerlerse kız kan kaybından ölebilirdi. Haseul bilincini kaybetmeden önce onu kurtaran kişinin adını duydu,adı Hongjoong'tu.

ama kimse bilmiyordu,kız oraya hayata gözlerini yummak için geldiğini.

hastaneye geldiklerinde kızı sedyeye yatırdılar. Yeosang,Yunho ve San resepsiyona gidip hemen bir oda ayarlattılar. Haseul'ın çantası Hongjoong'ta kalmıştı. telefonu çıkarıp rehberden "little deer~" yazan kişiyi aramıştı.

üçüncü çalışta açılmıştı telefon. "haseul neredesin sen?!" kızın bağırmasıyla afallamıştı. "Haseul hastanede. ben Hongjoong. sanırım en yakını sensin,o yüzden seni aradım. acilen gelmen lazım." karşıdan bir çığlık sesi gelmişti. "acilen konum at geleceğim." telefonu yüzüne kapatıp konum attı.

❃'no time to die | hongseulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin