18. Bölüm

3K 164 54
                                    

Lisa öğlen uykusundan sonra -uykusu olduğuna inanan var mı?- yataktan kalkıp pantolonunu giymeye başladı. Yorganı üzerime çektim, ellerimi enseme koyup onu seyretmeye başladım. Nereye gideceğini söylemesini bekliyordum. Pantolonunu giydikten sonra, üzerine gri Rolling Stones tişörtünü geçirdi. Gitmesini istemiyordum ve o hala bana tek kelime etmiyordu. Boy aynasından epey dağılmış olan saçlarını düzeltti. Aynadan ona bakan gözlerimi fark etti. Gözlerimi kısmıştım ve işin açığı, biraz da kızgındım. Kızgınlığımın elde tutulur bir sebebi yoktu ama kızgındım işte. Benimle aynadan bakışmayı kesip yüzünü döndü. Yatağa her zamanki sıçrayışını yaptı ve bir kolunu üzerime attı. Yüzüstü olduğu için başını bana çevirdi. Açıklama bekleyen suratımı öptü.

"Markete gidiyorum." Peki bunu söylemek için bu kadar aksiyona gerek var mıydı? Kesinlikle hayır.

"Neden?" Yüzünü boyun girintime getirdi ve derin bir nefes aldı. Hemen sonra boynumu öptü.

"Evde iki kişiyiz, ben bir kişi için alışveriş yapmıştım."

"Afet kontrol merkezine gidip bir şeyler öğrenmelisin." Gerilen dudaklarını hissettim. Bu beni gıdıklamıştı, kendimi sıktım. Boynumu yine öptü ve çenesini göğüsüme yerleştirdi. Kısa değerlendirme, alttan berbat gözüküyorum ve o şu an bu pozisyonda. Eğer ona bakarsam gıdığım çıkacak ve muhtemelen şu lastik reklamındaki lastik adam gibi bir şey görecek. Eğer ona bakmazsam etkili bir iletişim olmayacak. Hızlı düşün Jennie. Buldum, kafasını yan yaptırabilirim. Elimi kaldırdım ve nazikçe kafasını göğsümün sağ tarafına yatırdım. Buna izin verdi. Sonrasında saçlarını okşamaya başladım. Bana daha çok sokuldu ve kolları daha da sıkılaştı. Gözlerimi odasının penceresine odakladım.

"Afet kontrol merkezi iyi olabilir, evimdeki de bir afet." Kusmak istiyorum, gerçekten kafasına kusacağım.

"İltifat konusunda iyi olduğunu söylemiştim ya, geri alıyorum." Kıkırdadı, sonra tenimi öptü.

"Seni öpmek konusunda kendime engel olamamaya başladım."

"Olmana gerek yok." Yine tenimi öptü.

"Gitmeliyim." Yuvarlanarak yatağın ucuna gitti ve atletik bir hareketle kalktı. Bu hayatımda gördüğüm en havalı yataktan kalkış olabilir. Ben bazen yatağa atlayacağım yere ıskalayıp yere atlıyorum. Bunu göz önünde bulundurduğum zaman o benden çok çok daha iyiydi.

"Lisa!" Kapıdan bir saniye önce çıkan bedeni geri geri yürüyerek tekrar kapıda belirdi. Kaşlarını kaldırmış bana sorar şekilde bakıyordu.

"Ananas alır mısın?" İsyan edercesine nefes verdi ve elini sanki bayılıyormuş gibi alnına koydu.

"Bu mevsimde karpuz buldum, onu bulamam. Lütfen yapma, yalvarırım."

"Canım çekiyor." Kafasını kapıya yavaşça vurmaya başladı ve konuştu.

"Canın.. kış.. meyveleri.. çekebilir mi?" Her söylediği kelimeden sonra kafasını kapıya vurdu. Gülmemi tutmaya çalışıyordum ama gözlerim dolmuştu.

"Kışın ananaslar dilimli olarak satılıyor." Kafasını vurmayı bıraktı ve bana döndü. Ellerinin bir tanesi ile kafasının üstünü tuttu, diğer eliyle de çenesini. Aniden iki elini de saat yönünün tersine hareket ettirdi. Boynu da aynı zamanda saat yönünün tersine hareket etmişti. Kendini yere attı. Önü görmek için yatakta doğruldum. Yorganla bedenimi kapattığımdan emin olduktan sonra yerde ölü gibi yatan Lisa'ya baktım. Göz kapakları yalandan titreşiyordu. Dili ağzından çıkmıştı. Bu haline güldüm ama onun göremeyeceği şekilde. "Bu sanırım almayacaksın demek." Gözlerini açtı ve dilini içeri çekti çünkü sesimi bilerek üzgün tona sokmuştum. Oturur pozisyona gelip yanıma süründü, yengeç yürüyüşü yaparak. Vücudu nasıl bu kadar çevik anlayamıyorum. Dizlerinin üzerinde durup ellerini yüzüme çıkardı. Yalandan dudağımı büküp üzgün numarası yapıyordum ve yemişti.

the eye of horus • jenlisaWhere stories live. Discover now