0404

456 55 114
                                    

13 Ekim, 2028

bu bir intihar mektubu değil,

ama sevgiliminki öyleydi.

gidiyorum; bu şehirden, sizden, acılardan, sevgilerden, anılardan, göz yaşlarından, düşüşlerden, yükselişlerden. ama en çok kendimden.

ben bir toz bulutundan var oldum. başlangıçta yanımda yalnızca bir insan vardı, biz birer yıldıza dönüştük. öyle dediniz, siz en büyük yıldızlarsınız dediniz bize. buna inandık. yıldızdık biz, gökyüzünde parıldayan, bir toz bulutundan parlak, muazzam güzellikte bir kütleye dönüşmüş yıldızlar. bizi bunu inandırdınız.

ama biz yanıyorduk, biz aslında birer alev topundan farksızdık ama siz bunu göremediniz. siz bize değseniz yanardınız, bize yakından baksanız başka bir şey göremez; kör olurdunuz. siz bizden olduğumuz yerde sabit kalmamızı istediniz, bizi gökyüzünde yalnız bırakıp karşımıza geçtiniz ve güvenli olduğunu düşündüğünüz siyah kutuların ardından bizi izlemeye başladınız.

sahnede kalmamızı istediniz çünkü sıcaklığımızı hissetmeden, gözleriniz yanmadan bizi izlemek, saçtığımız ışıkla aydınlanmak güzeldi.

öyle değil mi?

yıldızlar da ölür. bunu biliyor musunuz?

çekirdekleri o kadar ısınır ki, o ateş onları öyle bir yakar ki dayanamazlar ve patlarlar.

siz benim sevgilimin kendini diri diri yakışını seyrettiniz ve buna alkış tuttunuz. ben, kahretsin ki, ben de buna ortak oldum istemeden.

çünkü o bana yandı. o benim için parladı ve bana yandı. ve yine, kendi kendinin canına benim için kıydı, o güzel yıldız ellerimin arasında patladığında gözümü kırpamadım, ağlayamadım, bir uçurumdan aşağı yuvarlandığımı biliyordum fakat yere çarpamadım, havada asılı kaldım.

benim zamanım durdu. arafta kaldım.

bir yıldız patladığında öyle büyük bir enerji açığa çıkar ki, ondan yeni yıldızlar bile oluşabilir. patlayan bir yıldızın toz bulutları öyle güzel gözükür ki varken ona değer vermeyenler toz olduğunda onun ne kadar güzel olduğunu sayıklar durur. işte siz, benim sevgilimi yakıp yaşarken vermediğiniz sevginizi verdiniz ölüsüne.

hiçbir akıl alamaz bu kalpsizliği, hiçbir vicdan sızlamadan duramaz.

ben sizden korktuğum kadar hiçbir şeyden korkmadım.

sevgilim, sizden korktuğu kadar hiçbir şeyden korkmadı.

bizim bildiğimiz iki şey vardı. biri sevgi, diğeri korku.

biri bizim parıltımız, diğeri harımızdı. harlandık, alev aldık ve sevgilim kül oldu.

yıldızlar patladıklarında arkalarında nebulalar bırakırlar. o toz bulutlarına verilen isim bu, karanlık ve sonsuz uzayda, korkunç sessizlik ölen bir yıldızı yutmaz, onu güzelleştirir. ruhsuz bir çiçek gibi hüzünle açar öldüğü yerde bir nebula.

benim gökyüzüm artık yıldızsız.

her şeyin bir bedeli olduğu gibi, öyle güzel parlamanın bedelini ödedik biz. öyle güzel sevdik ki bize yetti, cayır cayır yanarken bile.

sevgilimin ödediği bedel mi daha ağır benimki mi bilemiyorum. gökyüzüne baktığında alabildiğine karanlığı görmek mi daha acı, o karanlığa tek başına gömülmek ve o karanlık tarafından yutulmak mı?

hiçbir zaman bilemeyeceğim.

dediğim gibi, bu bir intihar mektubu değil.

bu ölen bir yıldızın arkasından yakılan bir ağıt.

it's not a suicide note ✓Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon