G İ R İ Ş

63.2K 1.6K 352
                                    

VEEEEEEE YİNE BEN GELDİM SJSJSJS

YAZMAK KONUSUNDA KENDİMİ DURDURAMADIĞIM İÇİN SKLDJSLDSKDJS

UMARIM BU KİTAPTA DA BANA DESTEK OLUR VE DAİMA YANIMDA OLURSUNUZ. BU KİTAP BİRAZ DAHA FARKLI. UMARIM OKURKEN KEYİF ALIR VE YORUM YAPARAK BENİ DE MUTLU EDERSİNİZZZZ ♥♥♥

UMARIM GÜZEL BİR YOLCULUK OLUR, ÇOKÇA ÖPTÜM ♥♥♥

UMARIM GÜZEL BİR YOLCULUK OLUR, ÇOKÇA ÖPTÜM ♥♥♥

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

▬▬▬

G İ R İ Ş

Keskin ve öfke dolu bakışları, uğrunda ölebileceği ama aynı zaman cehennem gibi bir hisle nefret ettiği adama döndü. Kalbinin kırık yanları acı ile sancırken titreyen dudaklarına inat konuştu.

"Sana çağlar öncesinden kalma bir hikâye anlatayım, Tuğhan Koçman." Derken arabasının kapısını sertçe kapatıp ona doğru yürümeye başladı.

Tam karşısında durup alayla güldü. Paramparça ettiği yüreğe talip olabilecek kadar aptal bir adamdı Tuğhan Koçman. Onu parçalarına bölmek istiyordu!

"Bu hikâyeye göre çok, çok eskiden Hint bir prenses, Güneş Tanrısı Surya-Deva'ya umutsuz bir biçimde âşık olmuş." Derken bir adım attı ona doğru. "Köpüren bir deniz misali gün geçtikçe kabarıp dalgalanıyormuş sevdası. Sonra bir gün, bir kuş telaşında dillendirivermiş aşkını. Yaban bir tebessümle bakmış prensesin yüzüne ulu Güneş Tanrısı Surya-Deva. Olmaz, demiş. Ben bal, sen sirke... Ne yapsak gene de denk olamayız birbirimize."

Sözlerine devam etmeden önce bir adım daha attı ona doğru. Tam önünde durdu. Başını kaldırıp ona şaşkın şaşkın bakmakta olan adama baktı. Elini onun göğsünün üzerine koyup devam etti sözlerine.

"Aşkından deli divane, harap olan prenses oracıkta kıyıvermiş canına. Narin bedeni yakılarak, külleri yeryüzünün bambaşka diyarlarına doğru savrulmuş. Küllerinin dokunduğu her toprak parçasından bir tutam yasemin çiçeği filizlenmiş. Prensesin küllerinden döllenen tüm yasemin çiçekleri, gündüz açmayı reddederek sadece gece boyunca, ta ki şafak sökene dek koku verir, sonra da hüzünle sönerlermiş. Ne ki, bir zaman sonra Hintliler bu çiçeğe "İlahi Umut" adını vermişler. Aşk kadar azametli ve umut kadar lahuti olduğu için..."

Elinin altındaki göğsün yardımı ile onu hafifçe ittirip geri çekildi kadın. Dolan gözlerini gizlemek için başını yere eğerken düğüm düğüm olmuş boğazını çözmeye çalışıyordu.

"Sen Güneş Tanrısı ben ise reddedilmenin ardından canına kıyan o prensesim. Senin beni reddettiğin o gün ben canıma değil ama aşkına kıydım. Bir yasemin çiçeği filizlendi senin beni reddettiğin o yerde. Ve o yasemin çiçeği tam karşında duruyor şimdi. Bundan gayri seninle ilişkimiz Güneş Tanrısı ve yasemin çiçeğinden öte gitmez!"

Sözlerinin ardından başını kaldırdı. Gözünden akan bir damla yaşa inat susmadı ve son sözlerini söyledi.

"Senin doğduğun yerde ben solarım, benim açtığım yerde sen batarsın!"

(Lahuti: Tanrısal)

Bana Aşık Olacaksın [TAMAMLANDI]Where stories live. Discover now