siber değil ama zorbalık bu

124 6 3
                                    

📪The Strumbellas - Spirits

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

📪The Strumbellas - Spirits

Bayan Pectonia, üç haftada bir dibi gelen ancak hâlâ genç olduğunu savunarak iki aydan önce saçını asiliğin ve tazeliğin rengi olduğunu savunduğu ve bu yüzden âşık olduğu sarıya boyatmayacak kadar inatçı ve gençliğin ateşiyle kavrulmaktan keyif alan bir kadındı, kendisi kapı komşum ve de ev sahibim olur.

Liseyi okumak için şehre geldiğimde ve kendime deli divane ev aramaya başladığımda, ki bunun tek sebebi şehrin insanlarına altı saatten fazla katlanamıyor oluşumu sinir krizleri geçirerek ve ağzıma gelen her türlü küfrü bağıra çağıra ederek kalmam gereken öğrenci yurdunu dramatik bir biçimde terk ettiğimde farkına varmam, Bayan Pectonia bir tesadüf eseri karşıma çıkmış ve evinin camına astığı gözümün tutmadığına vermiyorum yazısını alelacele sökerken "Kaktüslerime dokunmayacaksın çocuk," diye bir tehdit savurarak çekip gitmişti. Anahtarları istemek için peşinden pata küte koşacakken ise evin çürümüş parkesine çarpan nesnenin şıngırtısı beni durdurmuş, inin cinin bizden biri olduğu sakin kasabamdan çıkıp nasıl bir manyak yere düştüğüm hakkında komplo teorileri üretme aşamasına geçmemi sağlamıştı. Çünkü inanın bana, Bayan Pectonia söyleyene kadar odam olarak belirlediğim küçük kutunun geniş balkonunun boy boy kaktüslerle kaplandığını fark etmemiştim bile.

Üç yıldır bu evde oturuyorum ve hâlâ hiçbirine dokunmadım, asla da dokunmam çünkü Bayan Pectonia'nın kendi balkonunda beslediği sarmaşıkların ümüğümü sıkması yüzünden ölemeyecek kadar gencim. Bu cümleyi ona her söylediğimde sırtıma güzel bir geçirip "Evinin camına gözümün tutmadığına vermiyorum diye bir tabela asamayacak kadar çocuksun sen Byun, ah ne çok kişi aramıştı o zamanlar beni senin yüzünden kısmetim kapandı be." diyerek eski günlere hülyalı hülyalı bakar ve ben, ağzıma zorla soktuğu, altları iki senedir bozuk olan fırını yüzünden hafifçe yanmış damla çikolatalı kurabiyeleri ahşap masasının üstüne püskürtüyormuşçaşına gülmeye başlarım. Etrafa döktüğüm en küçük kırıntıyı bile yalayarak temizleyeceğimi çıtlatıp beni ufaktan korkutur ama o kadar acımasız bir kadın olmadığının ikimiz de farkındayız, elime tutuşturduğu süpürgeyle dağıttıklarımı toplarken de çene çalmaya devam ederiz. Rayting getirsin diye ustaca kurgulanmış tartışmaları ve onun deyimine göre kafalarını kaçırttırmış yaşlı başlı kadınların birbirlerinin üzerine avı elinden alınan bukalemun misali atlamasını keyifle izler, ekran başından bizi duyabileceklerini zannederek millete fişnek vermeye ve ortalığı karıştırmaya çalışırız.

Devasa salonunun en ortasına yerleştirdiği tuvalet masasının üzerindeki antika radyoyu hep açar ve bana, kendine Gece Yarısı Şairi rumuzu takmış, tahminen benden üç yaş büyük bir kızın susturduğu ya da susturulan sesini bulmaya çalıştığı kasetleri dinletir. Yalan atmayacağım, Jess'in söylediği bir kelime dahi beni harbi harbi sarsar, içim bir hoş olur ve titrerim, Bayan Pectonia bunu yakaladığındaysa açık bıraktığı salonun camı yüzünden cereyanda kaldığım palavrasını uydururum. Asla inanmaz, bunu suratındaki buruk gülümsemeden ve bal rengindeki gözlerinde oynaşan yaramaz kıpırtılardan pek tabii anlarım ama bana hiçbir şey söylemeyip yalanıma uyar, kullanmadığı yatak odasının kapısını kapatır ve omuzlarımı kendi ördüğü turuncu hırkayla örter.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Nov 11, 2020 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Çatal YürekWhere stories live. Discover now