5. Çocuk Psikopatmış

1.9K 238 154
                                    

Minho öğleden sonranın geri kalanında felsefe dersine girdi ve koro çalışmalarına katıldı. Ama aklı bir saniye için bile derse konsantre olamıyordu. Kocaman, gürültülü ve saniyeleri sayan bir saat sesi kulaklarında çınlarken konsantre olmak oldukça zordu zaten. Hayatında ilk defa, dakikalarını boşa harcadığını hissediyordu.

Changbin ile akşam yemeğine gittiler ama Minho'nun midesi sebze çorbasından başka bir şeyi almadı. Katı yiyecekler boğazından aşağıya inmiyordu. Changbin'in de ondan bir farkı yoktu, tabağında haşlanmış et benzeri şeyle oynayıp duruyordu.

Her şeyi Changbin ve Chan'a anlatmış, sonrada annesini arayıp yurtta kalmak istediğini bildirmişti. Birkaç saat önce yurda yerleşmişti.

Changbin iğrendiğini göstermek için dilini dışarı çıkardı. "Of, bu çok iğrenç. Kokusu bile midemi bulandırıyor. Cidden yurda yerleşmekte emin misin Minho?"

"Eminim."

"İğrenç."diye tekrarladı Changbin.

Minho onun ne demek istediğini çok iyi anlıyordu. Okuldaki ortam normalden daha da iç karartıcı bir hal almıştı. Bir hafta önce saatler geriye alınmış olduğundan, saat daha beş olmadığı halde hava kararmış, ortalığı sis kaplamıştı. Dışarıda insanın içine işleyen soğuk ve nemli bir hava vardı.

Yemek salonunun atmosferi de bundan farklı sayılmazdı. Yeji hala kayipti ve dedikodular durduktan sonra geriye yalnızca endişe kalmıştı; hem kayıp Yeji için hem de okullarında yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunun farkına vardıkları için. Bubokul hiçbir zaman iç açıcı bir yer olmamıştı, ama artık güvenli bir yerde değildi.

Kızlar ve erkekler sessizce yemeklerini yiyorlar, her zamanki gibi bağırıp çağırmak, gürültü yapmak yerine, en fazla birbirlerinin kulaklarına bir şeyler fısıldıyorlardı. Bay Park da oturduğu masadan öğrencilerini izliyordu. Minho, bulunduğu yerden masada konuşulanları duyabiliyordu. Yemeklerini bitiren Jimin ve Jungkook, Bay Park'ın yanına geldiler.

"Bay Park?"dedi Jimin, sesi haber sunucularınınki kadar ciddi çıkmıştı. "Ben ve birkaç arkadaşım Yeji için bir arama ekibi oluşturmak istiyoruz. Ya da belki Youtube'da yayınlamak için bir çağrı videosu hazırlayabiliriz."

İki yüzlü şeytan, diye düşündü Minho. Bu çocuğun dikkat çekmek için yapamayacağı şey yoktu. "Ne kadar düşünceli bir davranış, Jimin."diye karşılık verdi Bay Park. "Ama polis elinden gelen her şeyi yapıyor zaten."

"Tamam, yine de yardımcı olacak birilerine ihtiyaç olursa haber verin." Jimin ve Jungkook nerdeyse masanın önünde eğileceklerdi. Minho gizlice göz devirdi.

Yurt odalarında müdürün özel ve bir o kadar da katı kuralları sayesinde wifi yoktu. Minho gidip gelen kendi interneti ile kaybolan kişileri araştırıyordu. Hyunjin yatağının üstünde oturmuş, her zamankinden daha agresif bir şekilde Minho'yu inceliyordu.

"Buldum."diye bağırdı Minho.

"Neyi?"

"İyi dinle,"dedikten sonra derin bir nefes aldı Minho. "Bundan yirmi yıl önce, bu okulda, öğretmenine aşık olmuş bir çocuk varmış. Öğretmeninin yanında ona başka gözle bakan kişileri hep öldürüyormuş ve arkasında hiçbir delil bırakmıyormuş."

"Çocuk psikopatmış, amına koyayım."dedi Changbin göz devirirken.

"Sonra?"diye sordu Chan, Changbin'in kafasına vurup susması için işaret ederken.

"En sonunda öğretmeni bunu görmüş falan. Çocuktan kaçmaya çalışmış, onu öldüreceğini falan düşünmüş."

"Niye durdun, anasını satayım?"dedi Hyunjin sitemle.

"Çünkü bitti."

"Ne demek bitti?"

"Bitti işte basbayağı."dedi Minho omuz silkerken. Ardından telefonunu diğerlerine doğru uzatıp fotoğrafı gösterdi. "Adamı öldürdükten sonra kendisini öldürmüş."

"Oh siktir, midem bulandı."dedi Changbin telefonu itirirken.

"Neyse,"dedi Minho telefonunu kapatıp komidine koyarken. Ayağa kalkıp birkaç saat önce annesinin getirdiği çantalardan birini eline aldı. "Hazır banyoda birileri varken banyoyu kullanmaya gitsem iyi olacak. Boşken ürkütücü oluyor orası."

"Doğru tercih."

Akşamın bu saatinde banyonun kalabalık olması normaldi ve bugün de diğer günlerden farklı değildi. Okuldaki kasvetli havanın yurdu da sardığı anlaşılıyordu. Banyoda iki tane duş bölmesi olduğu halde dışarıda da koridorun karşılıklı duvarlara dayanmış iki çocuk bekliyordu. Minho'nun içi rahatlamıştı. Böylece banyoda yanlız kalmayacaktı.

Sırada bekleyen alt sınıftan çocuklar, saçı sakalı birbirine girmiş deli bir adamın okula girerek Yeji'yi kaçırdığı dedikodusundan bahsediyorlardı. Onlardan daha büyük olmanın verdiği akıl ve mantıkla Minho bu dedikodunun doğru olmadığı hakkında onlara güvence verdi. Ama tabii ki onu öldürmüş olabilecek hayalet katilden bahsetmemişti. On dakikalık bir bekleyişin ardından, altında havlu ile banyodan çıkan bir çocuk banyonun müsait olduğunu haber verdi.

Banyoya girince üzerindekileri çıkarıp düşün altına giren Minho, yan bölmedeki çocuğun gözüne şampuan kaçırması üzerine söylediğini duyunca elinde olmadan bir rahatlama hissi duydu.

Yan taraftan gelen sesin kesildiğini suyu kapatınca fark etti. Suyun altında hayallere dalmışken yandaki çocuğun işini bitirip sessizce çıkıp gitmiş olmalıydı. Kendini her şeyin yolunda olduğuna inandırmaya çalışıyordu. Aydınlık bir ortamdaydı ve etrafta bir sürü kişi vardı. Başına ne gelebilirdi ki?

Hisetirik bir gülme sesi duydu.

Bu sesi daha önce de duymuştu. Her yerde yankılanan ve nerden geldiği bir türlü anlaşılmayan bir gülme sesi. Minho etrafa bakmamaya çalışarak hızlıca kurulandı.

Hisetirik bir gülme sesi.

Birden ışıklar yanıp sönmeye başladı. Minho duş bölmesinden çıkıp ıslak zemine basarak havlusuna uzandı. Bir an önce burdan çıkmak istiyordu. Havluyu beline bağlayıp kapıya yöneldi.

Hisetirik bir gülme sesi daha.

Minho yerinde donup kaldı. Sağ taraftaki bölmenin perdesi yarıya kadar açılmıştı, ama boş değildi. Perdenin arkasında bir silüet vardı. Başı sola doğru hafif eğik, kolları iki yanına sabitlenmişti.

Tekrar bir gülme sesi.

"Hyunjin? Komik değil." Minho'nun boğazında bir yumru vardı. Siluet ne cevap verdi ne de kımıldadı.

Çık dışarı, kaç, diye kendi kendine söylendi Minho. Ama Minho siluete doğru yaklaşmaya başlamıştı. Yeterince saklambaç oynamışlardı bu gizemli figür ile. "Ne istiyorsun?"diye sordu Minho fısıldayarak. "Hey?" Islak ve titreyen eliyle perdeye doğru uzandı.

Tam bu sırada arkasındaki kapı sertçe kapanarak onu içeri hapsetti.

...
Yazdığım sen uzun bölüm~

If I Can't Have You \MinSung/Where stories live. Discover now