1. Bölüm "Giriş Sahnesi- Perde Arkası"

8.7K 218 85
                                    

Uzun uzun bakıyordu etrafına, gelip geçen onlarca insan. Hepsi telaş içinde, hepsinin bir acelesi var. Gözlerini gökyüzüne dikti. Kendi içinde düşüncelere daldı. Düşünüyordu ama cevap bulmak zordu. Milyonlarca düşünce, bilinmezlik vardı. Bilinmezliğin içinden sıyrılmak istercesine eğidi kafasını. Düşünmek istemiyordu. Kafasında ki sesleri susturmak istercesine baktı etrafa. Çaresizliği hissediyordu, çaresiz oluşunu hissediyordu. Rüzgâr esintisi tenine çarpmış ürpertmişti. Daha sonra hissetti gerçek dünyayı deniz dalgalarının hırçın ve hoyrat bir şekilde kıyıya vurmasını. Derin bir nefes çekti ciğerlerine son kez.
Oturmuş olduğu banktan ayağa kalkarak ilerledi. Halledebilmiş miydi? Emin değildi. Huzursuzlukla devam etti yürümeye. Yine her zaman olduğu gibi davranacaktı. Hiç bir şey olmamış gibi. Şimdi oyun sırası ondaydı.

Sahil yolunun sonuna geldiğinde karşıya geçmek için bir süre durakladı. Dik başlılığıyla yürümeye devam etti. Herkese meydan okuyan bakışları vardı. Dikkat çeken güzelliği ile gizemli gözleri, baktıkça anlam yükleyeceğiniz ama asla anlayamayacağınız bakışları vardı. Belki asla göremeyeceğiniz tükenmiş bir hali, belki de yıkılmaz bir kişiliği vardı. Her ne olursa olsun vazgeçmeyen ve pes etmeyen genç kadındı Liyan Algın AKAR.
Taştan duvarları vardı, yıkmak güç isterdi. Bazen hayat doluydu bazense hayatı acı doluydu. Çok üstünde durmazdı acılarının, umursamazdı çoğu zaman. Ders çıkarırdı acılarından, tecrübe olurdu. Derin düşünürdü, duygusaldı ama yansıtmazdı. Güvenmezdi insanlara çünkü hep en güvendiğinden yara almıştı. Sevmeyi de sevilmeyi de bilmezdi. Henüz o duyguyu tatmamıştı ama o duyguyu çok okumuştu.
Aşık olmamıştı, aşık okumuş, aşık görmüştü..
Yetimhane de büyümüştü, çocukluğu yaralıydı en çok.
Çocuk olamamıştı, büyümek zorunda kalmıştı ama hiç büyüyememişti. Hep bir köşelerdeydi. Kırgındı herkese her şeye küskündü. Ama yine de devam etti her şeye rağmen. Zamanla geçtiğini sanıyordu insan, oysa hiçbir acı geçmiyordu sadece bizler geçtiğini zannediyorduk. Oysa hep içimizdeydi, zamanı gelince fazlasıyla hissediyorduk sonra tekrar geçmiş gibi oluyordu. Tekrar ve tekrar...Bu böyleydi, hayat hep döngüydü..

2 Gün Sonra/ 02.18 (Gece yarısı)

Israrla çalan kapıyla sinirle gözlerini açtı Liyan.
Kimdi bu? Diye geçirdi içinden eğer bu saatte uykusundan uyandırılacak kadar önemli değilse bela olmaktan kaçınmazdı. Kapıyı yumruklamaya devam eden her kimse, aynısnı suratında uygulayacaktı Liyan.
Komidinin çekmecesinden silahını alarak kapıya ilerledi. Kapı merceğinden Mert'i görmesiyle hava da tuttuğu silahı indirdi ve yanında ki rafın üzerine koydu. Kapıyı açınca Mert'in eli hava da kalmıştı.
Endişeli ve heyecanlı yüzüne bakıyordu Mert'in.
Ne oldu dercesine baktı, o sırada Mert lafa girmişti.

"Başkomiserim! Allah aşkına neredesiniz siz?"

"Normal insanlar gibi uyuyorum evimde Mert. Ayrıca ne oldu? Ne bu alacaklı gibi!?"

Tek kaşımı kaldırmış sorduğum soruyla Mert'e bakıyordum.

"Sizin için önemli bir konu da araştırmamı istediğiniz dosya ve kamera görüntülerine ulaştım komiserim ve ne bulduğuma şaşıracaksınız!"

Anlamsız bakışlarımla Mert'e bakmaya devam etmiştim, o ise heyacanlı gözlerle bana bakıyordu.

"Eee? Devam et."

"Saçmalamayın komiserim! Kapıdan olmaz gelmeniz gerek."

"Bazen yanlış mı yaptım diye düşünüyorum?"

"Hangi konuda başkomiserim?"

"Seni komiser yardımcısı olarak yanıma almakla."

"Aşk olsun komiserim!"

Kukla ve Matruşka Onde histórias criam vida. Descubra agora